Nihan Peker ile 24 saat
2010 yılında kurduğu markasına son olarak bir de gelinlik koleksiyonu ekleyen başarılı tasarımcının, moda ve annelik kariyerine ışık tutan bir gününe konuk oluyoruz.
GÜNCELLEME TARİHİ: 17 Haziran 2019
Son zamanlarda, saatlerin bana yetmediği günler ve haftalar geçiriyorum. 3,5 yaşındaki kızım Derin ve henüz iki aylık oğlum Deniz dünyaya geldiğinden beri zaman benim için hiç olmadığı kadar kıymetli.
Bizim evde hayat 07.00 sularında başlıyor. Derin ile kahvaltı ettikten sonra Levent'teki evimizden Nişantaşı'na yola çıkıyoruz, onu anaokuluna bıraktıktan sonra ofise geçiyorum.
Saat 10.00 demek, benim için Türk kahvesi demek. Asistanım Hilal ile mutlaka o gün yapacaklarımızın ve randevuların üzerinden geçiyoruz ve gün provalarla başlıyor. Öğle yemeğinden sonra, saat 14.00'te ekip olarak bir sonraki koleksiyonumuzun üzerinde çalışıp, toplantı yapıyoruz. Vaktimizin çoğu yeni tasarımlar ve kumaş araştırmaları ile geçiyor. Danışmanlık yaptığım firmalarla sunumumuz veya toplantımız varsa, gün içinde onları hallettikten sonra hızlıca ofise dönüp, atölyedeki rutin işlerimizi takip ediyorum.
Akşam iş çıkış saatine kadar uzayan provalarımız yoksa, 17.00'de Derin'i okuldan alıyorum ve eve gidiyoruz. Eve geldikten sonra artık ikinci mesaim başlıyor diyebiliriz.
İlkbahar/Yaz 2019 koleksiyonundan
Derin ve Deniz ile ilgilendikten sonra, 19.30 gibi akşam yemeği yiyoruz ve 21.00'de çocuklar için uyku vakti geliyor. Sonrası, günün benim için en güzel saatleri: Tüm günün kalabalığından uzakta, eşimle film izlemek, kitap okumak ve mevcut işlerim üzerinde çalışıp yeni tasarımlar yapmak için mükemmel zaman. Bana en çok ilham veren zaman dilimi gece yarısı olduğu ve uykuyu pek sevmediğim için bu saatlerin tadını çıkarıyorum. Saat 01.30 gibi yatıyorum ve ertesi günü düşleyerek hayallere dalıyorum.