Acil kilo vermek isteyenlere özel!
Sihirli değnek yok, patates çuvalından periye dönüşemezsin! Ancak tüm güç senin elinde, yardımcı bir elle…
GÜNCELLEME TARİHİ: 12 Mayıs 2011
Röportaj Özlem YILMAZ / Cafe RUJ
Takıntılı bir kadının diyet günlüğünden…
"Yeni evli, masa başı işinde çalışan şişman bir insandım ve şişman kocamla güle oynaya daha da şişmanlaşıyorduk. Enteldim ya, böyle de mutluydum, kapitalist düzenin pompaladığı sıfır bedenlere gülüp geçmeliydim, :) fakat günün birinde benimle aynı yaş, aynı boy ve yakın kilolardaki bir arkadaşımla eğlencesine bir tartıya çıktık veee tanrım… Aramızda 20 kilo vardı!"
İşte, Ece'nin soluğu Diyetisyen Simge Çıtak'ın yanında almasının minik hikayesi bu. Acil kilo vermek isteyenlere özel olarak yazdığı "Acil kilo veriyorum" isimli kitapta neler yaşadığını, ideal kilosuna nasıl kavuştuğunu tüm detaylarıyla anlatan Ece'ye kitabı ve özel yaşamı üzerine sorular sorduk. O da bize her şeyi en acilinden anlattı…
"Diyetisyenime güvendim, çünkü diğer diyetisyenler gibi sihirli değnek bende, ben bir dokunacağım patates çuvalından bir periye dönüşeceksin, diyerek beni kandırmadı. Tersine, bütün güç sende, ben sana yardımcı olacağım dedi."
Kitapta hangi süreçler var, neler anlatılıyor?
Simge Çıtak: Kitapta, kilo vermek isteyen Ece'nin tüm yaşadıkları yer alıyor. Yaşananlar tamamen Ece'ye özel. Benim asıl amacım onun hikâyesinden yola çıkarak Ece gibi kilo verirken zorlanan insanlara aslında pek çok insanın aynı deneyimleri paylaştığını, yaşadıklarının aslında çok normal olduğunu anlatmaktı. Kitapta beslenme bilgileri ve uygulamalı bazı NLP teknikleri de yer alıyor.
Ece: Simge ön görüşmemden itibaren benden bir beslenme günlüğü tutmamı istedi. Neredeyse her gün neler yazdığımı ve kilo verirken neler yaşadığımı tek tek anlatıyorum. Yani kitapta ne okuyorsanız ben onları birebir yaşadım.
Kitabın adı "Acil kilo veriyorum." Neden hep acil olur bu işler? Ne olur da acilen kilo vermem lazım dersin?
Simge Çıtak: Aslında bu işler acil olmaz, olamaz çünkü. Zaten bedenle savaş da orada başlar. Her şeyde olduğu gibi bunun da acil olmasını istersiniz ama bedeninizin kendi saati vardır. O kendi karar verir ne yapacağına. İnsanlar hep nasıl kilo aldıklarını unuturlar, alırken umurlarında değildir ama verme işine gelince sabırsızlanırlar. Ben de o zaman onlara şöyle derim: "Her şey bir günde olmadı sen bu kiloları alırken vücudun sana sabretti. Şimdi sıra sende. Sen de zamana bakmadan neler yapman gerektiğine konsantre olmalı kendine yardım etmelisin."
Ece: Evet, aslında kitap bu işin acil olmayacağını öğretiyor çünkü ben sadece kilo vermedim, beslenmeyi, kendime bakmayı, hayattan istediklerimi ve nasıl bir Ece hayalini kurduğumu öğrendim ve yaşantımı değiştirdim. İçin açıkçası böyle de bakmadığım için çok daha kolay ve hızlı kilo verdim.
Takıntılı bir kadının diyet günlüğü diyorsun, takıntıların nelerdi en çok?
Ece: Öncelikle kilo veremeyeceğime inanıyordum. Doğduğumdan beri kiloluydum ve zayıf olmak bana çok uzaktı. Sonra az yersem ya da sadece sebze yersem kilo vereceğimi sanıyordum. Diyet yapmanın çok acılı bir süreç olduğunu zannediyordum, sevdiğim bütün yemeklerin yasak olduğunu zannediyordum. Oysa şimdi bütün bunları zihnimden sildim Simge'nin yardımıyla. Hatta artık diyet yapmak sözcüğü bile çok komik geliyor. Diyet yapmıyorum ben sadece bedenimin ne dediğine kulak veriyorum ve bütün hayatıma denge kavramını uyguluyorum.
Ha, bir de her şeyi biliyorum gibi kendini beğenmiş bir önyargım vardı onu tamamen çıkardım hayatımdan. Ve tabii son olarak bir kadının kendine bakmasının gereksiz bir şey olduğunu düşünüyordum oysa ki çok zevkliymiş.
Verilen kilolar sonunda genellikle zafere ulaşılmış, her şeyin bittiğine inanarak rahatlamış olunuyor. Ve tekrar eski yeme alışkanlığına dönülüyor. Sende de böyle oldu mu? Bu diyet yaşam biçimi haline gelebilecek türden mi? ,
Ece: Ben diyet yapmıyorum sadece doğru yemek yemeği öğrendim, kendi zevklerime ve yaşam pratiklerime göre hazırlanmış bir programım vardı. İşte bu programdan yola çıkarak bütün hayatım boyunca nasıl beslenmem gerektiğini öğrendim. Her şeyi yediğim için hiçbir zaman "Ay şunu çok özledim" deyip bir yemeği çatlayıncaya kadar yemiyorum. Bu da beni her zaman dengeli kılıyor. Ve eğer gerçekten aç olmama rağmen bir şeyler yemeye çalışıyorsam o zaman hayalimdeki Ece'yi gözümün önüne getiriyorum ve kendime soruyorum şu makarna mı önemli yoksa hayalindeki Ece mi?" (Tabii bu ara makarna da yiyebiliyorum ? ) Yani bu program çok kolay.
Peki, asıl kilo almana neden olan yiyecekleri hayatından nasıl çıkardın?
Ece: Bir NLP tekniği uyguladı Ece bana. Artık cips yemiyorum mesela. Görünce iğrenç bir koku geliyor burnuma ama onun dışında başka bir yiyeceğe uygulamadım çünkü hepsini yemek istiyorum hayatım boyunca :)
Daha da önemlisi yemeyi sadece doymak için değil başka anlamlar yükleyerek yediğimi hissettim ve bu anlamları beynimden sildim. Mesela bazen çalışmama verdiğim arayı uzatmak için yemek yiyordum, bazen sosyalleşme ortamında grup psikolojisi ile yiyordum, bazen fark etmeden yiyordum, bazen etrafıma rejim yapmadığımı kanıtlamak için yiyordum, bazense birine çok kızdığımı söyleyemediğimden hıncımı yemek yiyerek çıkarıyorum, şimdiyse hepsinin yerine başka başka şeyler koydum.
Diyet süresinde diyetisyen bir psikolog gibi de destek veriyor değil mi? Mesela neler oluyor?
Ece: Simge kesinlikle benim yaşam koçum. Süreç içinde ona bütün hayatımı anlattım. Bazı randevularımızda kilodan değil özel yaşamımdaki sorunlarımdan bahsettim. Böylece ona hem tam anlamıyla güvenip her dediğini daha kolay uygulamaya başladım hem de benim neden daha fazla yediğimi, bunun psikolojik temellerini daha kolay bulduk.
Kitaptaki bölümlerden biri "Nasıl bir sen istiyorsun?" Nasıl bir sendin? Nasıl biri olmak istedin ve nasıl biri oldun?
İşte size defterimden iki bölüm. Bu bir uygulamadan sonra nasıl bir Ece istediğimi ne eskiden kendimi nasıl gördüğümü anlatıyor:
Eski Ece
"Omzunda ağır bir çanta, yanağında cep telefonuyla, işlek bir caddede koşturuyor, kamburu çıkmış. Üzerinde bir türlü atamadığı yıpranış bir kazak, onunla uyumsuz bir pantolon. Ayakkabıları eskimiş, düz spor bir ayakkabı. Kaşlarını almayı unutmuş, kaşlı ve bıyıklı ?, makyajsız, gözlüklü. 75 kilo. Hantal. Kazağından bile belli olan göbeği ve sutyenlerinden taşmakta olan kocaman göğüsleri var. Sesi çocuksu ve az çıkıyor, kafası işler ve diğer şeylerle karışık, dağınık, telaşlı, yaşama yetemeyen, yetişemeyen, kendine güvensiz biri."
Yeni Ece
"Ece bir bahar günü, mis gibi bir havada, yeşilliklerin içinde dimdik ayakta duruyor. Saçları değişik örgülerle çok güzel bir biçimde toplanmış. 58 kilo (neden böyle dedim acaba), incecik bir beli var. Üzerine oturan, zarif dantellerle süslü modern bir elbisesi var, bordo olabilir. Bordo bir ruju, uzun kirpikleri ve gözlerini ortaya çıkaran bir makyajı var. Lens takmış, gözlüğü yok. Çok güzel küpeleri, bilezikleri ve yüzükleri var. Tırnakları ojeli. Ayağında hafif topuklu zarif bir ayakkabı var. Güçlü bir sesi var, rahat konuşuyor ve yüksek kahkahalar atıyor.
Ona doğru gelen dostlarını karşılıyor ve onlara yeni evime ve sergime hoş geldiniz diyor. Gözleri ışıl ışıl, çok parlak. Dingin ve güçlü."
Yeni Ece'yi çok sevdim ?. Peki, diyet süresince hiç "Yeter artık dayanamıyorum" dediğin oldu mu?
Ece: Tam olarak öyle olmadı. Biz eşimle çok sosyal bir çiftiz ve haftanın mutlaka iki akşamı arkadaşlarımızla dışarıda geçiririz, bol bol içilen ve yemek yenilen uzun saatlerdir bunlar. Ben de işte bu günlerden çok korkuyordum. Ve telaşlanıp programımı bozuyor sonra da bu psikoloji ile ya tamamen programı bırakıyor ya da hiçbir şey yememeye çalışıyordum. Simge bu dengesizliği ortadan kaldırmamı sağladı. Artık otomatik olarak programımı uyguladığım için de bir şeyi bozmuşum hissine kapılmıyorum.
Peki çevrendekiler Ece'nin yeni hali karşısında neler diyor?
Ece: Ailem inanamıyor. Eşim de çok mutlu ve o da hiçbir şey yapmamasına rağmen benimle birlikte kilo verdi. Artık çok daha enerjiğiz. Kendimi daha güzel ve çekici hissettiğim için sanırım bunu etrafıma yayıyorum ve kendimi daha mutlu hissediyorum.