"Eskiden insanlar evlerde, çiftliklerde yaşardı şimdi internette yaşıyorlar". Sosyal ağ (social network) filminde kahramanlardan birinin söylediği bu cümle herşeyi anlatıyor aslında... Son yıllardaki halimiz başka nasıl özetlenebilir ki...
Hızın herşey olduğu bu çağda hayatlarımız facebook ve twitter sayfalarında akıveriyor... Tanıklık ediyoruz... Kimi zaman 20 senedir görmediğimiz sınıf arkadaşlarımızın, kimi zaman daha dün tanıştığımız hakkında adından başka hiçbirşey bilmediğimiz insanların yaşantılarına...
Artık uzun kitaplar okuyamaz olduk. Twitter'da kendimizi ifade edebilmemiz için sadece 140 kelime var. Herşey akmalı, akmalı...Hız çok önemli artık... Çünkü sıkılıyoruz. Çünkü seçenek çok... Giderek bir yarışa benzeyen hayatımızda finish çizgisine varmadan dahasını da istiyoruz.
Evli çiftler aynı evde, başka başka bilgisayarlarda, herkes kendi dünyasında. Kimi zaman konuşmak yerine mesajlaşıyorlar facebook üzerinden. Konuşmak "out"... Sevgililer ise tedirgin. Kafada şu soru var "acaba ilişki durumunu ilişkideyim diye güncelleyecek mi? Acaba sizi ciddiye alıyor mu, yoksa öylesine gelip geçici bir şey mi yaşadığınız... Enteresandır, yeri geliyor, bu özellik, Facebook'un kurucu ortağının bile başını ağrıtıyor...
Dünyanın öbür ucunda bir gencin kendi kendine kaydettiği bir şarkı sizin hitiniz olabiliyor. Ya da Barcelona'da yürürken blogunuzda kendi halinde duran bir yazınızdaki önerileri takip eden birisiyle karşılaşabiliyorsunuz. Hepimizin "star" olma duygusu perçinleniyor... Andy Warhol'ün kulakları çınlıyor mu acaba...
Artık şirketler markalarını sosyal medya üzerinden takip ediyor. Müşteri içgörüleri için en uygun yöntem bu belki de... Diğer yandan kişisel bilgilerin gizliliği konusu tartışılıyor. Türkiye'de facebook kapatılacak mı yoksa?
Anlamışsınızdır, sosyal ağ filminden şimdi çıktım... Kafamda tüm bu çağrışımlar var. "Nereye doğru gidiyoruz biz" diye düşünüyorum. Yönümü bulamıyorum, geleceği kestiremiyorum bir an... Herşey çok belirsiz geliyor... Bilgisayarımın karşısında öylece kalıyorum. Sonra Facebook sayfama giriyorum... Bir de ne göreyim, yeni bir resimde "tag" lenmişim. Dün geceki doğum günü partisinden taptaze bir hatıra... "Tüh" diye düşünüyorum. " yine gözlerim kapalı çıkmış"...
Hızın herşey olduğu bu çağda hayatlarımız facebook ve twitter sayfalarında akıveriyor... Tanıklık ediyoruz... Kimi zaman 20 senedir görmediğimiz sınıf arkadaşlarımızın, kimi zaman daha dün tanıştığımız hakkında adından başka hiçbirşey bilmediğimiz insanların yaşantılarına...
Artık uzun kitaplar okuyamaz olduk. Twitter'da kendimizi ifade edebilmemiz için sadece 140 kelime var. Herşey akmalı, akmalı...Hız çok önemli artık... Çünkü sıkılıyoruz. Çünkü seçenek çok... Giderek bir yarışa benzeyen hayatımızda finish çizgisine varmadan dahasını da istiyoruz.
Evli çiftler aynı evde, başka başka bilgisayarlarda, herkes kendi dünyasında. Kimi zaman konuşmak yerine mesajlaşıyorlar facebook üzerinden. Konuşmak "out"... Sevgililer ise tedirgin. Kafada şu soru var "acaba ilişki durumunu ilişkideyim diye güncelleyecek mi? Acaba sizi ciddiye alıyor mu, yoksa öylesine gelip geçici bir şey mi yaşadığınız... Enteresandır, yeri geliyor, bu özellik, Facebook'un kurucu ortağının bile başını ağrıtıyor...
Dünyanın öbür ucunda bir gencin kendi kendine kaydettiği bir şarkı sizin hitiniz olabiliyor. Ya da Barcelona'da yürürken blogunuzda kendi halinde duran bir yazınızdaki önerileri takip eden birisiyle karşılaşabiliyorsunuz. Hepimizin "star" olma duygusu perçinleniyor... Andy Warhol'ün kulakları çınlıyor mu acaba...
Artık şirketler markalarını sosyal medya üzerinden takip ediyor. Müşteri içgörüleri için en uygun yöntem bu belki de... Diğer yandan kişisel bilgilerin gizliliği konusu tartışılıyor. Türkiye'de facebook kapatılacak mı yoksa?
Anlamışsınızdır, sosyal ağ filminden şimdi çıktım... Kafamda tüm bu çağrışımlar var. "Nereye doğru gidiyoruz biz" diye düşünüyorum. Yönümü bulamıyorum, geleceği kestiremiyorum bir an... Herşey çok belirsiz geliyor... Bilgisayarımın karşısında öylece kalıyorum. Sonra Facebook sayfama giriyorum... Bir de ne göreyim, yeni bir resimde "tag" lenmişim. Dün geceki doğum günü partisinden taptaze bir hatıra... "Tüh" diye düşünüyorum. " yine gözlerim kapalı çıkmış"...