MODA HABER
Aşkınız gerçek mi?
Büyük aşkların en güzel yanı; Eninde sonunda bitecek olması!
GÜNCELLEME TARİHİ: 27 Nisan 2010
"Büyük aşkların en güzel yanı nedir?" derseniz…
Eninde sonunda bitecek olmasıdır derim…
Hiç bana kızmayın "düz mantık seni" diye dedikodumu yapmayın. Eski türk filmi aşklarına inanıyorsanız sizi bu rüyadan uyandıran olmak istemezdim ama başka biri gelip "hüoop kardeş uyan" diye uyandırmadan nazikçe uyarımı yapmalıyım…
Her ilişkinin bir son kullanma tarihi var. Size aşkın ömrü üç yıl, beş yıl diye akıl veremem.. Ama şuna inanın; İster bir hafta olsun, ister on yıl aşk bir şekilde bitip gidiyor… Rutinleşen ilişki şanslıysanız sonunu ayrılığa bırakıyor… Sonrasında biraz ağlama krizi, biraz eski anıların canlanması biraz dondurma, biraz çikolata derken bir bakıyoruz midemizde tekrar kelebekler uçuyor. Bir bakmışız eski sevgilinin anıları birer birer yerini yeni maceralara bırakıyor…
Elbette ayrılıklar zor oluyor ancak bunu bir trajedi olarak ele alırsanız kendiniz kaybedersiniz. Karşınızdaki ister yakışıklı Behlül olsun, ister vefalı Adnan kimse vazgeçilmez değildir. Herkesin daha iyisi mutlaka vardır. Zaten aşık olduğumuz adamın zannettiğimiz kadar mükemmel olmadığını zaman geçtikçe anlamıyor muyuz?
Bir düşünün ilk buluşmanızda saçları ne kadar sarı, gözleri ne kadar mavi gelmişti değil mi ?
Ya da onunla ilk kez uyandığınızda "ne kadar huzur dolu uyudum" diye düşünmüştünüz…
O içerde televizyon izlerken ona yemekler hazırlamıştınız.
En sevdiğiniz filmi izlerken omzunuzda uyuyakalmıştı, ah ne kadar tatlıydı değil mi ?
Yanlış!
Şimdi 2 yıl sonrasını düşünün ama gerçekten düşünün!
İlk buluşmanızda gözlerini izlemekten üzerindeki garip kareli gömleğe dikkat etmediniz değil mi ? Şimdi görmeye tahammül bile edemiyorsunuz!
Peki o huzur dolu uykunuz? Horlamalar yüzünden kabusa dönmüş olabilir mi ?
Siz işten gelip yorgun argın yemek hazırlamaya çalışırken televizyonun karşısında ayaklarını uzatmış bir adam bulduğunuzda aşkınız alevleniyor mu ?
Peki kaç kez uyuyakaldığı için en favori filminizi tek başına izlemek zorunda kaldınız? Onlarca kez…
Diyeceğim o ki sevgili Cafe Ruj okuru;
Biz aşık olmuyoruz… Gözümüze bir perde iniyor, aşık olduğumuzu sanıyoruz…
"Aman attın tuttu!" derseniz
"Beğendiğiniz bedenlere hayalinizdeki ruhları koyup aşk sanıyorsunuz" diyor William Shakespeare.
Hadi beni boş verin onun bir bildiği olmalı!
Eninde sonunda bitecek olmasıdır derim…
Hiç bana kızmayın "düz mantık seni" diye dedikodumu yapmayın. Eski türk filmi aşklarına inanıyorsanız sizi bu rüyadan uyandıran olmak istemezdim ama başka biri gelip "hüoop kardeş uyan" diye uyandırmadan nazikçe uyarımı yapmalıyım…
Her ilişkinin bir son kullanma tarihi var. Size aşkın ömrü üç yıl, beş yıl diye akıl veremem.. Ama şuna inanın; İster bir hafta olsun, ister on yıl aşk bir şekilde bitip gidiyor… Rutinleşen ilişki şanslıysanız sonunu ayrılığa bırakıyor… Sonrasında biraz ağlama krizi, biraz eski anıların canlanması biraz dondurma, biraz çikolata derken bir bakıyoruz midemizde tekrar kelebekler uçuyor. Bir bakmışız eski sevgilinin anıları birer birer yerini yeni maceralara bırakıyor…
Elbette ayrılıklar zor oluyor ancak bunu bir trajedi olarak ele alırsanız kendiniz kaybedersiniz. Karşınızdaki ister yakışıklı Behlül olsun, ister vefalı Adnan kimse vazgeçilmez değildir. Herkesin daha iyisi mutlaka vardır. Zaten aşık olduğumuz adamın zannettiğimiz kadar mükemmel olmadığını zaman geçtikçe anlamıyor muyuz?
Bir düşünün ilk buluşmanızda saçları ne kadar sarı, gözleri ne kadar mavi gelmişti değil mi ?
Ya da onunla ilk kez uyandığınızda "ne kadar huzur dolu uyudum" diye düşünmüştünüz…
O içerde televizyon izlerken ona yemekler hazırlamıştınız.
En sevdiğiniz filmi izlerken omzunuzda uyuyakalmıştı, ah ne kadar tatlıydı değil mi ?
Yanlış!
Şimdi 2 yıl sonrasını düşünün ama gerçekten düşünün!
İlk buluşmanızda gözlerini izlemekten üzerindeki garip kareli gömleğe dikkat etmediniz değil mi ? Şimdi görmeye tahammül bile edemiyorsunuz!
Peki o huzur dolu uykunuz? Horlamalar yüzünden kabusa dönmüş olabilir mi ?
Siz işten gelip yorgun argın yemek hazırlamaya çalışırken televizyonun karşısında ayaklarını uzatmış bir adam bulduğunuzda aşkınız alevleniyor mu ?
Peki kaç kez uyuyakaldığı için en favori filminizi tek başına izlemek zorunda kaldınız? Onlarca kez…
Diyeceğim o ki sevgili Cafe Ruj okuru;
Biz aşık olmuyoruz… Gözümüze bir perde iniyor, aşık olduğumuzu sanıyoruz…
"Aman attın tuttu!" derseniz
"Beğendiğiniz bedenlere hayalinizdeki ruhları koyup aşk sanıyorsunuz" diyor William Shakespeare.
Hadi beni boş verin onun bir bildiği olmalı!