Aynı suların kıyısında
GÜZELLİK

Aynı suların kıyısında

Bulgari’nin İtalya ve Akdeniz Ülkeleri Müdürü Tiziana Cuscunà’nın yolu İstanbul’a düştü ve sohbetimiz 134 yıllık bir mücevher ekolünü temsil etmenin değerleri üzerine oldu.

GÜNCELLEME TARİHİ: 22 Ocak 2018

Güneş Uysalefe

Tiziana Cuscunà gerçek bir Bulgari kadını; duruşundan mimiklerine, kendine güven ve sıcaklık yayıyor, gerek boynundaki turkuaz Diva kolye, gerekse zarif Diva's Dream deri çantasıyla markanın buram buram İtalya kokan dünyasını rahatlıkla taşıyor. Bulgari'nin Zorlu AVM'deki butiğinde buluştuğumuzda Cuscuna, markada geçen 18 yılını dolduruşunu yeni kutlamış, sarı altın ve renkli madenlerle bu kadar uzun süre çevrili olmaktan mıdır bilinmez, gözlerinin içi parlıyor. Bu zaman dilimi sonunda, günümüzde 'İtalya ve Akdeniz Ülkeleri Müdürü' görevinde ve son olarak şahit olduğu başarılar arasında markanın New York'ta kapılarını açtığı, mabedi andıran butiği ve otel zincirine eklenen, Dubai'deki muhteşem resort yer alıyor. Cuscunà ile Bulgari kültürü içinde var olmanın getirilerinden, zanaat ve vizyonla yaratılan çok yönlü tasarımlardan ve kendisinin inancının tam olduğu Türkiye lüks profilini konuştuk.

Bulgari'de 18. yılınızı doldurmak üzeresiniz. Sizin için nasıl bir süreçti?
Her zaman mücevherleri seviyordum ve bu şirketle bağlantıya geçmek aslında benim için bir hayaldi. Bunca yıl geçmesine rağmen her detay dün gibi aklımda.


Peter Marino imzasıyla yenilenen New York butiği

Gerçekten çok uzun bir zaman… Peki böylesine prestijli bir şirkette çalışırken kendinizde, karakterinizde değişiklikler gözlemlediniz mi?Elbette... Öncelikle çok daha planlı olmayı öğrendim çünkü bir özel hayatım var. Önceliklerinizi belirlemeyi, hayır demeyi bilmeyi, gerekirse çok hızlı bavul toplamayı öğrenmeniz gerekiyor! Bunların dışında 18 yıl içerisinde çok seyahat etmemden kaynaklanan fırsatları görme yeteneğine sahip oldum. Arjantin'den Japonya'ya gidebildiğinizde, gerçekten ufkunuz genişliyor. Farklı kültürlerde anlaşmayı, pazarlık etmeyi öğreniyor, sayısız ilham kaynağına sahip oluyorsunuz. Bunun gerçek bir armağan olduğunu düşünüyorum. Aynı şekilde şirket içerisinde de birçok pozisyonda çalışmak da vizyonumu genişleten etkenlerden biri oldu. Farklı zaman dilimlerindesiniz, sürekli geziyorsunuz ve binlerce mail birikiyor… Bu yüzden dediğim gibi öğrendiğim en önemli özelliklerden biri planlı olmak. Bunları yönetebiliyorsanız gerçek bir avantaj sahibi oluyorsunuz, hem profesyonel açıdan hem de özel hayatınızda.

Söylediğiniz gibi özel hayatınızı da bu yoğunlukta dengeleyecek bir formül bulduysanız, çift taraflı bir kazanç oluyor.
Evet, bu günlerde daha sakin bir programa sahip olsam da eskiden çok sık seyahat ediyordum. Uluslararası bir görevim vardı; dolayısıyla o zamanlar çok dengeleyebiliyor muydum bilmiyorum, bunu aileme sormalısınız! Yine de bence kazandığım tüm tecrübelere değdi çünkü paha biçilmezdi.

Bulgari üzerindeki gözlemleriniz ne şekilde? Bu 18 yıl içinde sizin kadar marka da bir evrimden geçmiş olmalı...
Biraz garip gelebilir ancak çalışırken markanın gücüne daha çok tanıklık ettim. Bulgari sadece bir mücevher markası değil; aynı zamanda tarihi bir geçmişi olan, zengin, yaratıcılıkla dolu bir marka. Kendimizi, markayı olabildiğince incelememiz, geliştirmemiz gerekiyor. Her küçük detay böylece daha değerli hale geliyor, bir nevi markanın arkeoloğu oluyorsunuz. İlham kaynaklarına, büyümesine katkıda bulunan her parametreye dikkat ediyorsunuz. Dolayısıyla mücevher sektöründe yer almak ve rekabet ortamının gereklilikleri, markanın değişiminde çok büyük bir etkiye sahip oldu diyebilirim.


Bulgari'nin son High Jewellery koleksiyonu Festa'dan bir parça

Örnek vermek gerekirse bana göre son yıllarda 'mücevher' ve 'yüksek mücevher' arasındaki ayrımın çok daha belirgin hale gelmiş olması çok ilginç. Bilmiyorum, belki bu bir pazarlama yöntemidir. Özel insanlar için özel mücevherler tasarlandığını biliyorduk ama hiçbir zaman böylesine kategorize edilmiyordu. Belki de bu mücevher sektörünün moda sektöründen etkilendiği bir nokta olabilir. Bu konuda düşünceleriniz neler?
Bizim için tasarlanan her parça çok özel ve sonsuza kadar var olmasını dileyeceğimiz değerde. Bu yüzden moda dünyasının etkisini çok göremiyorum, modada her şey çok hızlı değişiyor. Bana göre bu ulaşılabilirlikten öte, daha içsel bir ayrım var. Herhangi bir mücevher onu alacak kişi için çok fazla anlam ifade edebilir. Hatırlıyorum, bir keresinde mağazamızın vitrini önünde bir genç kız vardı. Annesine telefonda B.zero yüzüğünü ne kadar beğendiğini, harika olduğunu anlatıyor, hatta biraz da ona alması için ısrar ediyordu. Onu sonsuza dek takacağım diye söz verdiğini hatırlıyorum!

Sizin de üzerinizde Diva parçalarını görüyorum. Bunlar favori parçalarınız diyebilir miyiz?
Benim için durum biraz farklı aslında, favorilerim diyemem çünkü mücevherlerimi sürekli değiştirmeyi seviyorum. Hangisini takacağıma ruh halime, ne yapacağıma göre karar veriyorum. Diva en yeni koleksiyonlarımızdan biri ve markanın DNA'sını çok iyi yansıtıyor. İlhamını Caracalla mozaiklerinden almış bir koleksiyon olarak çok tarihi bir havayla birlikte aynı zamanda feminen, modern bir ruhu da bünyesinde barındırıyor.


Lapis lazuli, krizopras ve pırlantalı beyaz altın bu kolye Diva's Dream koleksiyonundan

Evet, 'Ben Bulgari'yim!' diye bağırmayan bir koleksiyon. Belki B.zero daha kolay tanınır ama Diva sanki sadeliğiyle connaisseur'ler için sanki.
Gösteriş sevmeyen, daha yalın bir tarza sahip olan insanlar için daha uygun, evet. Markamız her zaman çok cesur oldu ve logomuz çoğunlukla tasarımlarımızın bir parçasıydı, tıpkı saatlerde olduğu gibi. Ama anladık ki bazı insanlar daha mütevazı, basit parçaları tercih ediyorlar. Diva da onlar için alternatif niteliğinde bir koleksiyon oldu.

Gösterişi seven alter egonuzdan yani içinizdeki prensesten bahsedecek olursak, size göre Bulgari arşivlerinden en değerli, tarihi, sahip olmak isteyeceğiniz hangi parça olurdu?
Sanıyorum ki şirketteki herkesin aklına Elizabeth Taylor koleksiyonu gelir. Çünkü birçok değerli parçası, inanılmaz taşlarla süslü. Ancak markayla tamamen bütünleşen bir koleksiyon söylemem gerekirse Musa koleksiyonunu söylemeliyim. Çünkü zümrüt, safir, pırlanta ile turkuaz gibi farklı taşların yan yana getiren, gerçekten ikonik tasarımlar... Dolayısıyla kalbim onda.

New York'ta yeni açılan adresiniz mimari anlamda sütunlarıyla, detaylarıyla son derece görkemli görünüyor.
Evet, orada da köklerimize dayanan bir yenilenme olması için çok özen gösterildi. Amerika'daki ilk mağazamız 1971'de açılmıştı, butik bir adresti ve sonrasında marka çok gelişti. Dolayısıyla gereken bir yenilenmeydi. Hatta o ilk küçük butiğin kapısı korundu ve yeni adresin VIP odasının kapısı olarak birinci katta şu anki yerini aldı. Bunun sebebi o zaman emek veren sanatçıların, o anıların gerçek bir ilham kaynağı olması. O butiğe girmek benim için her zaman bir müzeye girmek gibiydi. Peter Marino'nun da katkısıyla tarihe verdiğimiz değeri yansıtırken geleceğe de adım atan bir dekorasyon ortaya çıkardık. Akdeniz bölgesinin kültürü, tüm çelik detaylar ve mermerler bir bütün oluşturuyor. Dekorasyona bayıldığım için onunla çalışmak ilham vericiydi.


Tiziana Cuscunà

Akdeniz demişken, Türkiye'nin de arasında olduğu ülkelerden siz sorumlusunuz. Belki dünya artık global bir zevke sahip. Buna rağmen sizce Türk müşteriler diğerlerine göre hangi konularda farklılıklar gösteriyorlar?
Latin ülkeleriyle kıyasladığımda kültürünüzün süslemelere olan merakının mücevherlere olan ilgiyi beslediğini gözlemledim. Türkiye'de müşterilerin mücevherin onlara verdiği mutluluğu çok samimi bir şekilde yansıttıklarını gördüm ayrıca. Mücevher sizin geleneğinizin bir parçası; o nedenle müşteriler tasarımları ve yaratılış aşamasını önemsiyorlar.

Markanın kendi geçmişine yönelik referansları var ama gerçekten günümüzü yakalamış bir tarza sahip. Retro tuzağına düşmemek ve aynı zamanda çok da geçmişten kopmamak biraz zor bir denge; sizce Bulgari bunu nasıl başarıyor?
Bana göre bu markanın DNA'sına kazınmış bir özellik ve Bulgari'nin gerçek gücü. Bir yandan markanın ikonik özelliklerini kaybetmeden, köklerden kopmadan tasarım yaparken bir yandan bu özellikleri sadece bugüne değil; aynı zamanda yarına uyarlamak gerçek bir kapasite göstergesi. Bulgari bir parçayı sonsuza kadar takabilmenizin sırrı da burada yatıyor: İleri görüşlülük. Örnek vermek gerekirse yeni Serpenti saatler çok genç bir çizgideler çünkü farklı kayışlarla ve neredeyse 300 farklı kombinasyonda kullanabiliyorsunuz. Küçük ve hafif tasarımı sayesinde de bilezik takıyor gibi hissediyorsunuz.

Yeni yıl ile birlikte bizimle paylaşabileceğiniz gelecek projeleriniz neler?
Şirketimiz gerçekten çok dinamik ve her yıl pek çok projemiz oluyor… Pekin ve Dubai'de açılan Bulgari otelleriyle 2017 çok verimli bir yıl oldu. Renovasyonlar, oteller, koleksiyonların yanı sıra büyük etkinlikler de bizi bekliyor. Yakın zamanda heyecan duyduğumuz yeni projeleri de paylaşacağız.