''Kusura bakma seni kırmak istememiştim'' dedi…
Düşündüm bir an için beni niye kırdığını zannettiğini; hatta herhangi bir şeye kırılıp, kırılmadığımı düşündüm ya da nasıl bir hayal âleminde yaşadığını anlamaya çalıştım…
''Neden kırdın ki beni'' dedim, aslında ''Ne diyorsun sen be!'' demek istediğim halde…
''Bilerek kırmadım ama öyle oldu işte'' diye beni anlamamaya devam etti… Gerçi ben de onu anlamıyordum ve ne yalan söyleyeyim uzun zamandır ilk defa bir ''ilişkimde'' karşımdakiyle eşit şartlar altında bir konuşma yapıyordum…
''Tamam da ben herhangi bir şeye kırılmadım ki; yani ne demek istediğini anlamıyorum'' diye kendimi ifade etme çabasına devam ettim…
''Seni aramadım çünkü senin bana bağlanmandan korktum; sen duygusal bir kadın olduğun için bana bağlanacağını hissettim ve kendimi geri çektim'' dedi… Kahvemden aldığım koca yudumu, aldığım miktarıyla geri fışkırttım bunu duyunca. Ne bir miligram eksik, ne bir miligram fazla!
Tamam, normal şartlarda bu cümleyi duyabilme kapasitem mevcut benim ama söz konusu adam değildi bana bu cümleyi kurması gereken. Çünkü zaten ben, 2-3 kere yemeğe çıktığım ama asla sevgilim olmasını istemediğim o adama bu duygumu nasıl belli edeceğimi düşünüyordum günlerdir! Ben onu istemiyordum zaten. Onun ısrarları sonucu 2-3 kere görüşmüştük ama ben zaten yeni bir yıkımdan çıkmış bir insan olarak zaten hayatımda birini istemiyordum ki. Hadi birini isteyecek olduğumu varsayacak olursak da; bu kesinlikle o olmayacaktı. Yani hali hazırda beni süper bir yıkıma sürüklemiş, muhteşem yakışıklı bir ''ex''im varken, onun yerine de onunla aynı ayarda birini koyardım elbette. Benimle bir ilişki yaşadığını sanmakla kalmayıp, üstüne bir de beni terk etmeye çalışan bu şaşkını değil! Zaten istemediğim biri tarafından terk edilmek üzere olduğumu hissettim o anda. Üstelik de henüz bir ilişki yaşamadığımız halde! Yaşamadığım ve şiddetle istemediğim bir ilişki; istemediğim bir adam tarafından bitiriliyordu. Acil müdahale etmem gerektiğini hissettim…
''İyi de biz zaten bir şey yaşamadık ki ve fark ettiysen ben seni hiç aramadım ki'' dedim kelimeleri tane tane kullanarak…
''Biliyorum sen de kendini kaptırmak istemedin'' dedi…
Etrafıma baktım; biri evime gizli kamera sistemi kurmuş mu diye. Yani o saçma konuşma sadece bir kamera şakası olabilirmiş gibi geldi o anda. Görebildiğim kadarıyla etrafımda kamera yoktu. Yeniden telefona odaklandım. İçimden de belki de telefon şakasıdır bu diye geçirdim.
''Yok, valla ben seni sadece bir arkadaş olarak gördüm. Zaten ben seninle bir şey yaşamak isteseydim suyunu çıkarana kadar arardım, mesaj filan atardım deliler gibi'' dedim…
''Benim bu karmakarışık hayatımda duygularını bastırmak zorunda kaldığın için üzgünüm'' diye cevap verdi bu kez…
Acaba beni duymuyor mu diye bir endişeye kapıldım haliyle… Sonra birden ses tonunun beni sinirlendirmeye başladığını anladım… Benimle, ben sanki bacağı sakatlanmış ve aciz bir sokak köpeğiymişim gibi konuşuyordu. Hani yanımda olsa çenemin altını okşayıp, teselli edecekti beni!
İşte o anda içimde yaşayan ama zamanının büyük bir bölümünü uyuyarak geçiren Pınar ortaya çıktı… ''Ya birader, sen benimle olmak istedin ve sen arayıp, buldun beni… Hep sen beni aradın ve ben de seninle 2-3 kere çıktım ama biz zaten hiç sevgili olmadık. Niye ve nasıl ayrılıyoruz ki şimdi'' dedim az sonra şirretleşeceğimi belli eden bir ses tonuyla.
Ve o, bu koca cümleden sadece son kısmı alarak cevap verdi:
''Ayrılıyoruz çünkü ben henüz bir ilişkiye hazır değilim'' diye…
Sinirden ağlamaya başladım. Ben sinirlenince ağlarım çünkü!
Haliyle ve haklı olarak ağlamamı yanlış anladı!
''Sen daha iyilerine layıksın, ağlama'' gibi bir cümle savurdu teknoloji vasıtasıyla kulağıma doğru! Hıçkırmaya başladım!
Kendimi durduramamacasına ağlıyordum! Aslında koltuktan kalkıp, ilaç dolabına ulaşsam; bir şişe Pasiflora'yı kafama dikip, bitirebilirdim sırf sakinleşmek için ama yerimden kalkacak takat bırakmamıştı adam bende.
İçimden 750'ye kadar saydım sakinleşmek için. Ben sayarken o konuşmaya devam ediyordu. Saydığım için cevap veremememi küskünlük olarak algıladığı için benimle barışmaya çalışıyordu… O konuştukça ben saydığım sayıyı unutuyordum ve daha çok sinirleniyordum…
''Yapma böyle, medeni bir şekilde ayrılalım''
''Senin daha olgun olduğunu düşünmüştüm'' şeklinde cümleler beynim tarafından emilirken bitirdim saymayı ve vahşi Pınar devreye girdi. Evet, saymak hiçbir işe yaramamıştı elbette…
''Sen manyak mısın?'' diye sordum…
''İşte hemen böyle saldırganlaşıyorsunuz siz kadınlar, ilişki biteceği zaman'' dedi.
''Ne ilişkisi ya! Arkadaş olarak 2-3 kere görüştük ve sen benden hoşlanıyordun. Ben de uzun zamandır sana aramızda bir şey olmayacağını nasıl söyleyeceğimi düşünüyordum. Nedir yani bu saçma konuşmanın anlamı'' diye ciyakladım. Evet, ciyakladım!
''Maksadını aşan bir konuşma yaptıysam üzgünüm ama durum bu! Olmayacak, yapamıyoruz'' dedi… Çaresizce kabullendim o anda durumu…
''Tamam, olmuyorsa zorlamanın anlamı yok; bitsin madem'' dedim…
''Ne zaman istersen beni arayabilirsin. Hep yanındayım ve arkadaşın olarak kalmak isterim'' dedi… ''Sağ ol'' diye karşıladım cümlesini…
Sinir sistemim çöktüğü için gözyaşlarım sel olmuş şekilde yanaklarımdan akıyorlardı beraberlerinde rimellerimi de götürerek. Suya dayanıklı olmayan rimel kullanıyorum da ben!
Neyse…
Vedalaştık ve kapattık…
Telefonu kapattığımda tuhaf bir duygu kaplamıştı bünyemi.
Zaten olmayan bir ilişki bitmişti az önce…
Elimi bile tutmayan bir adam tarafından terk edilmiştim…
Arkadaşlarımın ısrarları sonucu 2-3 kere yemeğe çıkarak şans verebilir miyim diye baktığım ama asla beraber olamayacağımı anladığım bir adam bana acımıştı… Hâlbuki onun iyi niyetli tavırları ve bana bir sülük yapışmasından dolayı ''Lütfen sadece arkadaş olalım, bir ilişkiden bahsetmeyelim bile'' cümlesini onu kırmadan nasıl kuracağımı düşünürken!
Bu arada arkadaşlarımdan bahsetmişken söylemeden geçemeyeceğim bir şey var! Bu adamla yemeğe çıkmam konusunda ısrar eden ve ilk yemekten sonra eve döndüğümde, adamdan hoşlanmadığımı söylediğim için bana ''Bu adam seni derinleştirecek, aydınlatacak; şimdiye kadar beraber olduğun serserilerden biri olmadığı için hayatına huzuru o sokacak. Aydınlığa kavuşacaksın'' diyen sevgili arkadaşım Alper, ben seni en yakın zamanda öyle bir aydınlatacağım ki; ışıl ışıl olup, 7 cihana nur yağdıracaksın, yemin ederim! Senin aklına uyup, elin delisinde arkadaşça da olsa huzur arayanda kabahat zaten!
Evet, kızlar!
Bu ''beterin beteri'' dedikleri bir durumdu…
Hali hazırda yaşadığınız bir ayrılık varsa kendinizi benimle kıyaslayın ve şükredin…
Bundan sonra zaten sevgilim olan bir adamdan ayrılırken ya da zaten âşık olduğum bir adam tarafından terk edilirken aklıma hep bunu getireceğim ve kendi kendime sürekli şunu söyleyeceğim:
''Pınar, sen beraber olmadığın ve olmayı asla düşünmediğin bir adam tarafından bile terk edildin! 3 aydır beraber olduğun adam seni terk etse; bu seni bozmaz ki''
Evet, budur benim bundan sonraki ayrılıklarımda rehberliğimi yapacak olan cümle…
Şimdi izin verirseniz utancımı alıp, yatağa uzanmak istiyorum…
Sevgiler ve Tanrı, hepinizi ''O ADAM''dan korusun!
NOT: Ben hayatım boyunca çok fazla deli gördüm ve genetik olarak müsait olduğumuz için benim ailemde de deli çoktur; yani deliye ve deliliğe alışığımdır. Ama benim gibi alışık bir bünyeyi bile alt üst edebilen ve hayatta gördüğüm en büyük deli olan biri tarafından acınarak terk edilmek bende derin bir travma yaratmış olabilir. Bu yüzden önümüzdeki hafta size evrenin sırlarını ya da ne bileyim kanaviçe işlemenin püf noktalarını anlatırsam şaşırmayın, lütfen…
Düşündüm bir an için beni niye kırdığını zannettiğini; hatta herhangi bir şeye kırılıp, kırılmadığımı düşündüm ya da nasıl bir hayal âleminde yaşadığını anlamaya çalıştım…
''Neden kırdın ki beni'' dedim, aslında ''Ne diyorsun sen be!'' demek istediğim halde…
''Bilerek kırmadım ama öyle oldu işte'' diye beni anlamamaya devam etti…
''Tamam da ben herhangi bir şeye kırılmadım ki; yani ne demek istediğini anlamıyorum'' diye kendimi ifade etme çabasına devam ettim…
''Seni aramadım çünkü senin bana bağlanmandan korktum; sen duygusal bir kadın olduğun için bana bağlanacağını hissettim ve kendimi geri çektim'' dedi…
Tamam, normal şartlarda bu cümleyi duyabilme kapasitem mevcut benim ama söz konusu adam değildi bana bu cümleyi kurması gereken. Çünkü zaten ben, 2-3 kere yemeğe çıktığım ama asla sevgilim olmasını istemediğim o adama bu duygumu nasıl belli edeceğimi düşünüyordum günlerdir!
''İyi de biz zaten bir şey yaşamadık ki ve fark ettiysen ben seni hiç aramadım ki'' dedim kelimeleri tane tane kullanarak…
''Biliyorum sen de kendini kaptırmak istemedin'' dedi…
Etrafıma baktım; biri evime gizli kamera sistemi kurmuş mu diye. Yani o saçma konuşma sadece bir kamera şakası olabilirmiş gibi geldi o anda. Görebildiğim kadarıyla etrafımda kamera yoktu. Yeniden telefona odaklandım. İçimden de belki de telefon şakasıdır bu diye geçirdim.
''Yok, valla ben seni sadece bir arkadaş olarak gördüm. Zaten ben seninle bir şey yaşamak isteseydim suyunu çıkarana kadar arardım, mesaj filan atardım deliler gibi'' dedim…
''Benim bu karmakarışık hayatımda duygularını bastırmak zorunda kaldığın için üzgünüm'' diye cevap verdi bu kez…
Acaba beni duymuyor mu diye bir endişeye kapıldım haliyle… Sonra birden ses tonunun beni sinirlendirmeye başladığını anladım… Benimle, ben sanki bacağı sakatlanmış ve aciz bir sokak köpeğiymişim gibi konuşuyordu. Hani yanımda olsa çenemin altını okşayıp, teselli edecekti beni!
İşte o anda içimde yaşayan ama zamanının büyük bir bölümünü uyuyarak geçiren Pınar ortaya çıktı…
Ve o, bu koca cümleden sadece son kısmı alarak cevap verdi:
''Ayrılıyoruz çünkü ben henüz bir ilişkiye hazır değilim'' diye…
Sinirden ağlamaya başladım. Ben sinirlenince ağlarım çünkü!
Haliyle ve haklı olarak ağlamamı yanlış anladı!
''Sen daha iyilerine layıksın, ağlama'' gibi bir cümle savurdu teknoloji vasıtasıyla kulağıma doğru!
Kendimi durduramamacasına ağlıyordum! Aslında koltuktan kalkıp, ilaç dolabına ulaşsam; bir şişe Pasiflora'yı kafama dikip, bitirebilirdim sırf sakinleşmek için ama yerimden kalkacak takat bırakmamıştı adam bende.
İçimden 750'ye kadar saydım sakinleşmek için. Ben sayarken o konuşmaya devam ediyordu. Saydığım için cevap veremememi küskünlük olarak algıladığı için benimle barışmaya çalışıyordu… O konuştukça ben saydığım sayıyı unutuyordum ve daha çok sinirleniyordum…
''Yapma böyle, medeni bir şekilde ayrılalım''
''Senin daha olgun olduğunu düşünmüştüm'' şeklinde cümleler beynim tarafından emilirken bitirdim saymayı ve vahşi Pınar devreye girdi. Evet, saymak hiçbir işe yaramamıştı elbette…
''Sen manyak mısın?'' diye sordum…
''İşte hemen böyle saldırganlaşıyorsunuz siz kadınlar, ilişki biteceği zaman'' dedi.
''Ne ilişkisi ya! Arkadaş olarak 2-3 kere görüştük ve sen benden hoşlanıyordun. Ben de uzun zamandır sana aramızda bir şey olmayacağını nasıl söyleyeceğimi düşünüyordum. Nedir yani bu saçma konuşmanın anlamı'' diye ciyakladım. Evet, ciyakladım!
''Maksadını aşan bir konuşma yaptıysam üzgünüm ama durum bu! Olmayacak, yapamıyoruz'' dedi…
''Tamam, olmuyorsa zorlamanın anlamı yok; bitsin madem'' dedim…
''Ne zaman istersen beni arayabilirsin. Hep yanındayım ve arkadaşın olarak kalmak isterim'' dedi…
Sinir sistemim çöktüğü için gözyaşlarım sel olmuş şekilde yanaklarımdan akıyorlardı beraberlerinde rimellerimi de götürerek. Suya dayanıklı olmayan rimel kullanıyorum da ben!
Neyse…
Vedalaştık ve kapattık…
Telefonu kapattığımda tuhaf bir duygu kaplamıştı bünyemi.
Zaten olmayan bir ilişki bitmişti az önce…
Elimi bile tutmayan bir adam tarafından terk edilmiştim…
Arkadaşlarımın ısrarları sonucu 2-3 kere yemeğe çıkarak şans verebilir miyim diye baktığım ama asla beraber olamayacağımı anladığım bir adam bana acımıştı…
Bu arada arkadaşlarımdan bahsetmişken söylemeden geçemeyeceğim bir şey var! Bu adamla yemeğe çıkmam konusunda ısrar eden ve ilk yemekten sonra eve döndüğümde, adamdan hoşlanmadığımı söylediğim için bana ''Bu adam seni derinleştirecek, aydınlatacak; şimdiye kadar beraber olduğun serserilerden biri olmadığı için hayatına huzuru o sokacak. Aydınlığa kavuşacaksın'' diyen sevgili arkadaşım Alper, ben seni en yakın zamanda öyle bir aydınlatacağım ki; ışıl ışıl olup, 7 cihana nur yağdıracaksın, yemin ederim! Senin aklına uyup, elin delisinde arkadaşça da olsa huzur arayanda kabahat zaten!
Evet, kızlar!
Bu ''beterin beteri'' dedikleri bir durumdu…
Hali hazırda yaşadığınız bir ayrılık varsa kendinizi benimle kıyaslayın ve şükredin…
Bundan sonra zaten sevgilim olan bir adamdan ayrılırken ya da zaten âşık olduğum bir adam tarafından terk edilirken aklıma hep bunu getireceğim ve kendi kendime sürekli şunu söyleyeceğim:
''Pınar, sen beraber olmadığın ve olmayı asla düşünmediğin bir adam tarafından bile terk edildin! 3 aydır beraber olduğun adam seni terk etse; bu seni bozmaz ki''
Evet, budur benim bundan sonraki ayrılıklarımda rehberliğimi yapacak olan cümle…
Şimdi izin verirseniz utancımı alıp, yatağa uzanmak istiyorum…
Sevgiler ve Tanrı, hepinizi ''O ADAM''dan korusun!
NOT: Ben hayatım boyunca çok fazla deli gördüm ve genetik olarak müsait olduğumuz için benim ailemde de deli çoktur; yani deliye ve deliliğe alışığımdır. Ama benim gibi alışık bir bünyeyi bile alt üst edebilen ve hayatta gördüğüm en büyük deli olan biri tarafından acınarak terk edilmek bende derin bir travma yaratmış olabilir. Bu yüzden önümüzdeki hafta size evrenin sırlarını ya da ne bileyim kanaviçe işlemenin püf noktalarını anlatırsam şaşırmayın, lütfen…