Ayşe Burcu Kaya ile Fashionable Life
Kendi adını taşıyan markasıyla her dönem giyilebilecek, şıklıktan ödün vermeyen ve spesifik bir duruşu olan tasarımlar yaratan Ayşe Burcu Kaya’nın Acarkent’teki evindeyiz...
GÜNCELLEME TARİHİ: 12 Kasım 2024
Röportaj: Bade Çakar
Fotoğraflar: Serkan Eldeleklioğlu
Evinizi dekore ederken nelere önem verdiniz?
Rahat, samimi ve hem günlük yaşam alanı olarak konforlu hem de davetlerimde
şık ama modern bir çizgide kalmasını istedim. Seçilen her objenin birbiriyle uyumlu olmasına, uymayanların da totalinde uyumsuzluğun doğal uyumunda olmasını önceliğimde tuttum.
Sanat eserleri evinizde önemli bir yere sahip. Favori sanatçılarınız kimler?
Evimde yer alan Ergin İnan’ın Yusufçuklu eseri, Nilay Özenbay’ın Cat Women heykeli, Ekrem Yalçındağ’ın Impressions FromThe Streets’i, Ahmet Oran’ın Kırmızı Soyut Kompozisyon’u, Şahin Demir, Jeff Koons’un Baloon Dog’u; ayrıca Küba ve Brezilya’da galerilerden alınan eserlerim var.
Kendi adınızı taşıyan bir moda markanız var. Markanın kuruluşundan bu yana izlediği süreci nasıl özetlersiniz?
Markanın tasarım ve üretim yolculuğunda özellikle son üç senedir ikonik karakterlerden etkileniyorum. Ve bunları da koleksiyonların ruhuna yakışır bir biçimde tanıtım filmleriyle onurlandırıyorum. Bu sayede ben de o hayali yaşıyor ve o karakteri resmedebiliyorum. Sinematografi ve mekan kullanımı hikayeyi anlatmanın en güzel yolu bence. Üç sene önce Di Forever, geçen sene Grace, bu sene Memories kısa moda filmlerimizle koleksiyonların ruhunu en iyi şekilde yansıtabiliyoruz. Bu yolculukta en büyük avantajım iletişim becerilerim, kendimi ifade etme konusundaki önsezilerim, trendleri kendi tarzımla harmanlama biçimim, modaya olan tutkum idi. Zamansız, her dönem giyilebilen, şıklıktan taviz vermeden, duruşu olan kıyafetler tasarlamak marka mottom oldu. Sinematografik resim hafızam işimin her anında vermek istediğim duygu ile ürünü buluşturmamı kolaylaştırdı.
Sanat tasarım süreçlerinizde nasıl bir rol oynuyor?
Sanat ve edebiyat merakım, estetik gözümün bana tasarım sürecinde oldukça destek olmasını sağladı. Hep daha iyisini yapmak için uğraşmak, kendimin daha iyi versiyonuna ulaşmak için gösterdiğim çaba başarı yolunda yol göstericim oldu.
Koleksiyonlarınızla sosyal sorumluluk projelerine de destek oluyorsunuz aynı zamanda...
Grace koleksiyonuyla beraber toplumsal bir soruna destek olmak istedik. Bir marka sadece trend ya da stillerden ibaret değildir. Marka, DNA’sında ve misyonunda toplumdan aldığını, tekrar topluma sunma işlevine sahip olmalı bana kalırsa. Kitleleri minik hareketlerle de olsa sorumluluk, bilinç ve birbirine destek konusunda etkileyebilmeli. Burada en değerli gördüğümüz sorun kız çocuklarının eğitimiydi. Çalışmalarına inandığım ve yaşarken tanıma şerefine nail olduğum saygıdeğer Türkan Saylan’ın kurucusu olduğu Çağdas Yaşamı Destekleme Derneği ile iki senedir anlaşmalı bir çalışma yürütmeye başladık.Grace ve Memories koleksiyonundan yapılan her satışın belli bir kısmı ile “Anadolu’da Bir Kızım Var” projesine destek oluyoruz.
Markanızın nasıl tanımlarsınız?
Kaliteli malzeme, iyi kalıp ve kaliteli aksesuarın iyi bir tasarımla can bulduğu zamansız bir marka. Zaman çok hızlı akıp geçiyor ve popüler kültürde sistem bize hep hızlı tüketilen ürünleri sunmakta. Oysa zamansız, evladiyelik parçalardan oluşan koleksiyonlar, gündüzden geceye, iş hayatından özel hayata her daim giyilebilir seçenekler sunmakta.
2024-25 İlkbahar/Yaz koleksiyonunuzun ilham kaynakları neler?
Güncel sanatçı ressam Yasemen Latife Ayvaz ile bir işbirliği yaptık. Giyilebilir sanat mottosu ile hazırlanan kapsül koleksiyonda sanatçının eseri dijital baskı tekniğiyle günlük hayatın hızlı akışına uygun spor parçalar üzerine uygulandı. Markanın DNA’sındaki zamansız ve şık kavramına uyumlu olarak smokin takımlarla kombinlenen tişört, hoodie, body gibi detaylar ve ürünler bütünsellik oluşturdu. İlk defa unisex olarak üretilen bu ürünlerle de erkek müşterilere ulaşmayı hedefliyoruz. “Sanat toplum içindir” yaklaşımı ile kitlelere ulaşılabilir sanat sunmayı hedefledik. Kadın sanatçıları destekleyerek bu konuya gösterdiğim hassasiyeti vurgulamış olduğum için çok mutluyum.
Kendi kişisel stilinizi nasıl tanımlarsınız?
Eklektik bir stile sahibim. Renklerin ve formların birleşimi benim ruhumu yansıtıyor. Bir rengin, formun veya aksesuarın ön plana çıktığı, çarpıcı, şık, özgün parçalar ya da bunların karışımından oluşan bir stilin notalarını gözlemleyebilirsiniz. Zamansız, özgün parçaları uzun ömürlü kullanmayı seviyorum. Birbiriyle uymayan renk, desen ve formların bileşimini seviyorum. Bence stil auradır. Giydiğiniz bir parçayı kendinize has taşıma tarzınızdır.
Gardırobunuzun vazgeçilmez parçaları nelerdir?
Tüvit, kaşmir ve gabardin dokudaki ceketlerim ve farklı kesimde mini, tütü, volanlı, tafta eteklerim... Denim pantolonlarım, stiletto’larım, loafer’larım, sneaker’larım ve bunları kombinlediğim şapkalarım, fularlarım, gözlüklerim aklıma ilk gelenler.
Markanızın dışında farklı projeler yapıyorsunuz. Bunlardan biraz bahsedebilir misiniz?
Çekimlerine mayıs ayında başlanacak "Kelebeklerin Uyuduğu Yerdeyim" adlı bağımsız filmin styling danışmanlığını yapacağım. Ayrıca özel bir televizyon kanalında program sunucusu ve içerik hazırlayacısı olarak konuklarımı ağırlayacağım. İletişimci geçmişim sayesinde bu kısmın da oldukça keyifli olacağını düşünüyorum. Hayatın içinden ilham alarak hayata ve sanata dair unsurlardan beslenmeye devam edeceğim. Ayrıca styling için danışmanlık alan müşterilerimle de ilgileniyorum. Bir başka severek ilgilendiğim kısım ise prodüksiyon. Koleksiyon çekimleri ve moda filmleri için prodüksiyon yapmak, her detay ile en ince ayrıntısına kadar ilgilenmek uğraşlarım arasında.