Benim küçük, tatlı adam: Hydra...
MODA HABER

Benim küçük, tatlı adam: Hydra...

GÜNCELLEME TARİHİ: 15 Ağustos 2011

Feribotta uyumamak için kendimi zor tutuyorum. Zira, Pire'den bindikten sonra ilk durak olan Hydra'ya yolculuk yaklaşık 1 saat sürüyor. Durağı kaçırıp başka adalara gitmek var işin sonunda... 3 gün sonra Atina'da evlenecek olan çok sevdiğim bir arkadaşımın düğünü için geldim Yunanistan'a... Buraya kadar gelmişken bir adaya uğramamazlık edemedim... Yunanlı arkadaşım Dena, Hydrayı önerince, ben de hemencecik karar verdim 2 günlüğüne bu adaya gelmeye... Hydra Yunanca ''su'' kelimesinden türemiş bir isim. Adanın içindeki su kaynaklarından dolayı bu adı aldığı düşünülüyor. Ege Denizindeki Saronic adalardan biri... Beni havalanından Pire Limanı'na getiren transfer aracının şöförü Panos, " zengin Yunanlıların adası, herşey ateş pahası orda" diyor.. Okuduğum internet sitelerinde ise " Mikanos junior" gibi tanımlamalar var... Bana göre is ünlü ozan Leonard Cohen'in adası... O sırada bilmediğim şey şu ki: birkaç gün sonra benim, küçük tatlı adam olacak... Feribottan inince, bir film setine gelmiş gibi hissediyorum kendimi... Sevimli mi sevimli, minik bir liman, hemen sağda karşılama heyeti gibi dizilmiş kara gözlü eşekler... Vay... Söylemişlerdi... "Bu adada motosiklet, araba yok, tek ulaşım aracı eşekler bir de deniz motorları" demişlerdi... Limanda göründüğü kadarıyla Hydra aynı zamanda yatların da uğrak yeri... Kalacağım otelin müdürü Stelyo, telefonda oteli tarif ediyor. Gülümseyerek kendi kendime mırıldanıyorum:"Prenses Zeynep Hanım, adanın taşlı yollarında tekerlekleri pek bir işe yaramayan 4 tekerlekli valizinizi 15 dakika mesafedeki otelinize götürmek size kaldı ne yazık ki..." Oflaya puflaya otele yürüdükten sonra karşımda üzerinde Hotel Angelica yazan taş binayı görmek beni mutlu ediyor... Çok cici bir butik otel burası... Herşey tam da olması gerektiği gibi, abartısız ve şık... Kimbilir, belki Yunanistan'ın turizm başarısının sırrı bu: küçük, temiz işletmeler. Bizdeki gibi yepyeni lüks oteller, tatil köyleri yok... Ama, bizdekinin çok üstünde bir turist kalitesi var burada... Plajlara ulaşmanın en kolay yolu deniz motorları. Limandan belli saat aralıklarıyla kalkıyorlar. Bazı plajlarda çok güzel restoranlar ve oteller de var. Vlyhos plajındaki Four Seasons bunlardan biri... Deniz taşlı Hydra'da. Bu tip denizlerde giyilmek üzere yapılmış ayakkabılardan almalı giderken... Hydra küçük bir ada... Öyle ki birkaç gün kalınca plajlarda, sokaklarda aynı yüzleri görmeye başlıyorsunuz... Neredeyse yazlık bir site gibi... At nalı şeklindeki Liman'dan yukarı çıkan daracık sokaklarda lokantalar, sanat galerileri, takı veya kıyafetler gibi özel tasarımları satan dükkanlar var... Akşamları gezinmek keyifli. Sonrasında güzel bir akşam yemeği ve belki barlar... Tamamen size kalmış. Aman şu restorana gidin, mutlaka bunu yiyin demeyeceğim size. Hydra zorunlulukları, yapılacak şeyler listelerini, trafiği, şehir koşuşturmacasını tamamen unutulacağınız bir yer çünkü... Burası kendi başına minik bir dünya ve sizi doğayla buluşturuyor... Bunu en çok Agios Nickolaos plajında hissediyorum... Limandan 45 dakikalık bir motor yolculuğuyla ulaşılıyor bu ücra plaja... Saat 11 gibi tekne yanaştığında plaj bomboş... Teknedeki yaklaşık 20 kişi dolduruyoruz şezlongları... Etrafta, açıkta demirlemiş yatlar dışında hiçbir yaşam belirtisi yok... Minnacık bir büfesi var... Bir bira istiyorum, buz gibi geliyor... Sıcağın bunaltmasını önleyen hafif bir rüzgar esiyor... Hani o Ege'ye özgü rüzgarlardan, bildiniz değil mi? Öğleden sonra usul usul caz çalmaya başlıyor... Kendimi çok iyi hissediyorum... Taa içimden mutluyum... Bir aşığın utangaç sevgilisinin kolundan tutup çekmesi gibi yanına çekiyor beni mutluluk. Direnmek nafile, kafamdaki tüm problemler uçup gidiyor... Doğaya, saf, katıksız doğaya ne çok ihtiyacım varmış meğer... Bu bakir ve basit hayat beni herşeyden koparıp kendine bağlıyor bir süreliğine de olsa... Hani şu moda deyimle "beni benden alıyor"... Nedendir bilmem dudaklarımda şu eski şarkı "bana benden yakın benden yabancı, içimde dolanan gezen biri var"...