Bir Fransız klasiği Capucines

Fransız modaevi, bir buçuk asırdan fazla zamandır kadınları ve hayallerini sürekli daha ileri bir boyuta taşıma konusunda hiç hayal kırıklığı yaratmadı. Markanın dünyanın en yetenekli zanaatkarlarını bir araya getirdiği atölyeleri, el işçiliğini sıradışı yaklaşımlarla buluşturmaya devam ediyor.

Bu buluşmalardan doğan tasarımlardan biri de artık bir klasik haline gelen Capucines. Geometrik stili ve sade hatlarıyla Paris'ten Pekin'e dünyanın dört bir yanındaki pek çok kadının arzu nesneleri arasında yer alan bu çantanın tasarımı kendi içinde paradokslar barındırıyor. İsmini Louis Vuitton'un 1854 yılında açılan ilk mağazasının bulunduğu Rue Neuve-des-Capucines'ten alan model; gelenek ve moderniteyi zanaatkarlık ve kullanım rahatlığıyla, klasik duruşu ise eğlenceli bir bakış açısıyla bir araya getiriyor. Mimari hatlara sahip formuna bakıldığında, Louis Vuitton zanaatkarlarının her bir çanta için yüzlerce farklı adım attığı muazzam bir teknik görülüyor.

Mükemmeliyet kuşkusuz sadece sınırlar zorlandığında ortaya çıkabiliyor. Louis Vuitton atölyeleri de her zamanki mükemmeli arama tutkularıyla, dünyanın en kıymetli egzotik derilerini tek tek seçerek Capucines'lerde kullanıyor. İşte, onları böylesine özel kılan da bu; sert ve nadide derilerin farklı boyutlar için büyük bir ustalıkla forma sokulabilmesi.

Her bir Capucines çanta için yüksek mücevher tekniğini hatırlatan 250 ayrı el adımı gerekiyor. Tüm bu işlemler ise modeli artistik zanaatkarlığın sembolü haline getiriyor. Altın rengi metal LV logosu doğrudan derinin üzerine çok özel bir sistemle, elde oturtulurken; çok özel renk dalgaları ve kombinasyonları yaratabilmek için tüm yıl boyunca Louis Vuitton atölyeleri dünyanın en özel egzotik derilerinin izini sürüyor. Dört farklı boydaki Capucines çantalar, klasik renklerinin yanı sıra her sezon farklı inovatif varyasyonlar ve boncuklar, işlemeler, el işi çiçekler, deri yapraklar gibi sürprizlerle sahneye çıkıyor.