Buluşma Anı
Ruhu dinlendiren, tasarımıyla göze hitap eden, gastronomik açıdan yepyeni deneyimler sunan Avrupa’nın en yeni otellerinin izini sürüyoruz.
GÜNCELLEME TARİHİ: 2 Şubat 2024
Yazar: İlker Topdemir
Hotel Pilgrim Paris
Kasım ayında Paris'in Saint Germain bölgesinde hizmete giren ve 53 odası olan bu beş yıldızlı otel dışarıdan şehrin alışagelmiş mimari dokusuna sahip binalarından biri gibi durmasa da içerisi dört renkten oluşan 1970'lerin retro modern dekorasyonu ile oldukça dikkat çekici. Saint Germain ile beşinci bölge arasındaki konumu, farklı kafe ve restorana yürüme mesafesinde oluşu oteli cazibeli kılıyor.
La Fantaisie Hotel Paris
La Fantaisie Paris kapılarını temmuz ayında açmıştı. Toplam 63 odası olan butik otel, Paris'in dokuzuncu bölgesinde, Opera Meydanı'na on dakika mesafede bulunuyor. Otelin içinde Kaliforniya mutfağı sunan bir restoranı ve terasında yeşile bürünmüş gizli bir bahçe yer alıyor. Ayrıca otelin alt katındaki spa'sı ve minik dinlenme havuzu hem konuklarının hem de lokallerin sıklıkla ziyaret ettikleri saklı bir cennet. Otelin metro durağına uzaklığı sadece bir dakika; ana tren istasyonu Gare du Nord'a ise yürüyerek yaklaşık 10 dakika.
W hotel Milano
W, Roma sonrası İtalya'daki ikinci otelini açmak için gün sayıyor. 116 odasıyla Piazzetta Bossi Meydanı'nda konumlanacak otel, meşhur Teatro alla Scala'nın tam arkasında. Her zaman olduğu gibi bol renk ve enerjisi olan otelin içinde iki ayrı konsepte sahip restoran hizmet verecek. Birincisi Japon restoranı Odachi; diğeri de Şef Andrea Barton tarafından yönetilecek Scena adlı İtalyan restoranı.
Elbette W otellerinin olmazsa olmazı W Lounge, teras bar ve dj performansları burada da konuklarla buluşacak. Keyifli saatler geçireceğinizi garanti eden ortamıyla misafirlerinin ve şehrin sakinlerinin favori adresleri arasında gireceğine kesin gözüyle bakabiliriz.
Max Brown Missori
Sir Hotels grubunun yeni oteli Max Brown Missori, Milano'nun tarihi merkezindeki CinqueVie mahallesinde kapılarını açtı. Galeriler, el sanatları ve antika dükkanları, sanatçı stüdyoları, moda ve tasarım mağazalarıyla çevrili Milano'nun kalbine açılan 64 odalı otel, iç mimarisiyle rahat ve konforlu bir deneyim sunuyor. Evcil hayvanlarınızla konaklayabileceğiniz bu otel, evinizden uzak eviniz gibi. Bu arada Sir Collection ve Max Brown Avrupa'nın birçok şehrinde yer almaya başladı.
Rosewood Amsterdam
Rosewood Amsterdam 2024 yılının ilk yarısında açılacak ve şimdiden şehrin en havalı oteli olacağı konuşuluyor. Eski Amsterdam mahkeme binasının senelerce süren renovasyonu sonucunda 134 odalı bir otel olarak hizmete girecek. Üç restoran ve barın bulunacağı otel aynı zamanda Asaya spa, spor salonu, havuz ve organizasyon alanları ile her türlü ihtiyaca cevap verecek. Otelin Amsterdam'ın en önemli kanallarından biri olan Prinsengracht üzerinde konuşlanması ve her yere yürüme mesafesinde olması konuklayanlar için ideal.
Mandarin Oriental Mayfair
Mandarin Oriental otel grubu Londra'nın kalbinde ikinci otelini açmaya hazırlanıyor. Toplam 77 rezidansı ve 50 otel odası ile şehrin gözde Mayfair bölgesinde nisan ayında hizmet vermeye başlayacak. 30 ile 140 metrekare arasında değişen, son teknolojiyle donatılmış odalarda her türlü konfor düşünülmüş. Otel bünyesindeki Akira Back ve Dosa, fine dining opsiyonu sunarken, A Bar Lounge ve A Bar teras ise daha çok atıştırmalıklarıyla ön plana çıkıyor.
Rosewood Munich
Münih'in tarihi binalarından birine yeni açılan Rosewood Munich'e 132 odası ve süiti ile şehre uzun süre sonra gelen ilk lüks otel denebilir. Marienplatz ve Englischer Garden gibi Münih'in önemli merkezlerine yürüme mesafesinde konumlanan otel, şimdiden şehrin gözbebeği olmuş durumda. Bünyesindeki ana restoran Brasserie Cuvillies, hem uluslararası lezzetleri hem de Alman mutfağının önemli yemeklerini tadabileceğiniz bir mekan. Otelde bulunan Bar Montez ise kokteylleriyle meşhur. Burada kokteyller eşliğinde canlı caz müziğin de keyfini çıkarabilirsiniz. Ayrıca Rosewood markasının olmazsa olmazı Asaya spa ve havuz da otelde konuklayanların favori alanı.