
Dünyaca Ünlü Keman Virtüözü Suna Kan’a Veda
Emekli Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) solist sanatçısı ve dünyaca ünlü keman virtüözü Prof. Dr. Suna Kan, 87 yaşında hayatını kaybetti.
GÜNCELLEME TARİHİ: 12 Haziran 2023
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası tarafından Suna Kan'ın sosyal medya hesabından "Ülkemizin yetiştirdiği en değerli sanatçılardan biri olan ve orkestramızda 44 yıl boyunca 'Solist Sanatçı' unvanı ile çalışarak dünyanın dört bir yanında üstün başarılarıyla ülkemizi temsil eden Prof. Dr. Suna Kan'ı kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Başta ailesi olmak üzere ülkemizin ve tüm sanat camiasının başı sağ olsun" ifadeleriyle duyurulan vefat haberi sevenlerini yasa boğdu.
Piyanist Gülsin Onay ise bu acı haberin ardından, sözlerinde "Suna Kan'ı kaybetmişiz.. Allah rahmet eylesin.. Mekanı cennet olsun.. Oğlu Ömer Üstel başta olmak üzere tüm yakınlarına, sevenlerine, müzik camiamıza baş sağlığı ve sabırlar dilerim.. Büyük bir müzisyenimizi, yakın dostumu ve yeri doldurulamaz değerli kemancımızı kaybetmenin üzüntüsü içerisindeyim.. Kalbimizde hep yaşayacak eşsiz anıları ve kayıtlarıyla.." ifadelerine yer verdi. Kan'ın cenazesi, Pazartesi günü saat 10.30'da CSO Ada Ankara Tarihi Salon'da yapılacak törenin ardından ve Karşıyaka Mezarlığı'ndaki camide öğle vakti kılınacak cenaze namazından sonra defnedilecek.
Suna Kan'ın yaşamı ve başarıları
Müzik yeteneği henüz küçük yaşta tespit edilen Suna Kan, uzun yıllar boyunca Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nda solist ve başkemancı olarak görevlendirildi. Türkiye'nin en iyi keman virtüözlerinden birisi olarak tanınan Kan, 1971'den bu yana "devlet sanatçısı" unvanını da gururla taşıdı.
1936 yılında Adana'da doğan sanatçı, keman çalmayı beş yaşındayken babası Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Viyola sanatçısı Nuri Kan'dan öğrenmeye başladı. Sonrasında aile dostları Hulusi Karsel'den keman dersleri almaya devam ederek Ankara Devlet Konservatuvarı'na kabul edildi. Bu okulda Avusturyalı eğitimci Walter Gerhardt ile başladığı temel keman öğrenimini İzzet Nezih Albayrak ve Gilbert Back ile sürdürdü ve nihayetinde Liko Amar ile çağdaş müzik eserleri üzerinde çalışmalarını ilerletti.
18 Nisan 1946'da Ankara Devlet Konservatuvarı'nın konser salonunda Mozart'ın 5. Keman Konçertosunu seslendirerek verdiği ilk resitalle Suna Kan, ''Harika Çocuk'' olarak anıldı. Böylece Kan'ın eğitimine yurtdışında devam etmesi meselesi gündeme gelerek 1948'de isme-özel olarak çıkarılan "İdil Biret ve Suna Kan'ın yabancı memleketlere müzik tahsiline gönderilmesine dair kanun" (Harika Çocuk Yasası) ile yurt dışında öğrenim görmek için devlet bursu almayı başardı. Bu yasanın çıkmasından kısa bir süre sonra ailesiyle birlikte önce Roma'ya giden Suna Kan, birlikte çalışması planlanan eğitimcinin hayatını kaybettiği haberiyle birlikte Paris Konservatuvarı'na gönderildi. Paris'te Gabriel Bouillon ile çalışma imkanına kavuşan Suna Kan, konservatuvardan 1952 yılında birincilikle mezun oldu. Böylece okulunu büyük bir başarıyla tamamlayan Suna Kan, Gabriel Bouillon ile repertuvar çalışmalarına da devam ederek uluslararası yarışmalara katıldı. Kan, Viotti Yarışması'nda birincilik ödülü (1955), Münih Yarışmas'nda İkincilik ödülü (1956) ve Long-Thibaud Yarışması'nda Paris Kenti ödülünü (1957) kazanmayı başardı.
Türkiye'ye geri döndüğü 1957 yılında Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası solist sanatçılığına atanan Kan, Türkiye'nin ilk konser piyanisti Ferhunde Erkin'le kurduğu keman-piyano ikilisi ile 1960 yılında Türkiye'nin pek çok yerinde oda müziği konserleri ve resitaller verdi. Ferhunde Erkin ve Suna Kan ikilisi, yurtdışında da çeşitli merkezlerde resitaller vermeye devam ettiler. Suna Kan, Ferhunde Erkin'in ardından, Almanya'da öğrenimini tamamlamış olan sanatçı Gülay Uğurata ile birlikte tam 29 yıl boyunca beraber sahne alıp çalmayı sürdürdü.
1970'li yılların başında orkestra şefi Gürer Aykal ve eşi Faruk Güvenç ile Ankara Oda Orkestrası'nın kuruluşunda yer alan Suna Kan, orkestrayla beraber yurt dışında yüzün üzerinde konser verdi ve ayrıca çeşitli plaklar yaptı. Kan, Ankara Oda Orkestrası'nda başkemancı ve solist sanatçı olarak 1977-1986 yılları arasında yer aldı. Türkiyeli bestecilerinin keman için ürettikleri repertuvarın önde gelen yorumcuları arasında yer alan ve geniş bir repertuvara sahip olan Kan, Ahmet Adnan Saygun'un Keman Konçertası da dahil birçok kez çeşitli ünvanla sanatını icra etti.
Türkiye'nin ilk kültür bakanı olan Talât Sait Halman'ın Cumhurbaşkanlığı Konser Salonu'nda düzenlemek istediği Itri konserine karşı çıkan Suna Kan, Başbakan Nihat Erim'e mektup göndererek 'alaturka müzik o salonda icra edilirse devlet sanatçısı unvanımı geri iade ederim' sözleriyle tepksini dile getirdi. Nihayetinde Talât Sait Halman'ın bütün çabalarını geri çevirdi ve Itri konseri iptal edildi. Sanatçı olayın ardından Talât Sait Halman Kültür Bakanlığı görevinden istifa etti.
Sanatçı 1966 yılında Sevda - Cenap And Müzik Vakfı Onur Altın Madalyası'na layık görülürken takip eden yılda Müşerref Hekimoğlu'nun yazdığı ve Sevda - Cenap And Müzik Vakfı'nın "Suna Kan: Öz Şarkısını Duyuran Keman" adlı kitabı yayınlandı.
2017 yılının Mayıs ayında "Kemanın kutusunu şimdilik, bu dünyadan gidinceye kadar kapattım" ifadelerini kullanarak sağlık sorunları nedeniyle uzun bir süre konser veremeyeceğini açıkladı.
Suna Kan'ın kazandığı ödüller
Viotti Yarışması (1955)
Münih Yarışması (1959)
Long-Thibaud Yarışması (1957) - "Paris Kenti Ödülü"
Vitring yarışması(1958)
Kulitibang yarışması(1965)
Temtobant yarışması(1956)
1971: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Sanatçısı unvanı
8. Sadri Alışık Anadolu Tiyatro Oyuncu Ödülleri Onur Ödülü
Hazırlayan: Badel Kenet