ÜNLÜ STİLİ
Erkek modası feminenleşiyor mu ?
Erkek modasına farklı bir bakış...
GÜNCELLEME TARİHİ: 10 Haziran 2010
Son zamanlardaki yükselişi dikkate alırsak erkek modasını rahat, düz taban sneakerlarını atıp sonunda stilettoya geçişini sağlayan bir erkeğe benzetebiliriz… Bana sorarsanız topuğun yüksekliği ne kadar artarsa, o kadar iyi! Daha yüksekleri gözleyebilmek lazım… Yoksa sürekli ilaç dolabının içinde ne olduğunu merak eden bir çocuk olarak mı kalmak isterdiniz?
İnanın dolabın içini açıp ilaçları karıştırmaya değer! Peki bu yükseliş nasıl başladı? Nasıl devam etti? Nereye kadar gidecek? Kendileri etkisini önce kiltlerle hissettirmeye başladı… Yavaştan girdi hayatımıza. Kilt dediysem yanlış anlamayın geleneksel olanlardan değil, moda haftalarının podyumlarında rastladıklarımızdan! Yayıldı, yayıldı, yayıldı ve hala da yayılmaya devam ediyor kiltler. Böylece temeller atılmış oldu. Bakıldı ki kiltler ses getiriyor, podyumlardan caddelere, partilere düşüyor. Ve bunu gören tasarımcılarımız ise tabiî ki boş durmuyor hemen tasarlamaya, üretmeye, giymeye, giydirmeye başlıyor! Daha sonra kiltler biraz daha maskülenleştirilerek etek halini alıyor. Başlarda biraz şaşırsak da sonradan bizler de kabulleniyor, alışıyoruz…
Eteklerimizde tamamlanıyor böylece. "Peki taytsız olur mu?" Tabii ki de olmaz! Eteklerin altına taytlar da giyilmeye başlanıyor. Bu duruma kayıtsız kalacak olan en son şey de editoryaller olsa gerek! Çeşit çeşit editoryal de karşımıza çıkıyor etek-tayt kombinleri. Street style bloglarındaki kişiler ise cabası!
Etekler, taytlar gardıroplardaki yerini aldıktan sonra düz taban sıkıcı olmaya başladı. Önce botların kalın topukları yükselmeye başladı. Ancak sizin de tahmin ettiğiniz gibi bu kimseye yetmedi! "Platformlar, stilettolar nerede?" dendi. Her yaptığı olay olan adamımız Karl Lagerfeld ise evinde gerçekleştirdiği bir çekim ile cevap verdi buna. Karl yaptığı çekimde erkeğe siyah stilettolar giydirdi. Konuşuldu mu? konuşuldu. Ancak kimse bununla kalmadı! Erkeğin en son giydiği topuklular ise Alexander McQueen defilesindeki "armadillolar" oldu!
Günler geçtikçe moda dünyası güneşin etrafındaki dönüşünü 365 gün+ 6 saatten, bir iki aya indirdi. Dönüş bu kadar hızlı, gelişimler bu kadar ani olunca bunun altında kalmamız gerekiyordu değil mi? Ama hayır! Bizler de kazandık direncimizi derken o anda başka bir şey daha atıldı ortaya: Çantalar! Büyüklü küçüklü çantalar raflardaki yerlerini aldılar. Buna alışmamız kolay oldu! Daha sonra el çantaları da girince hayatımıza, ne kadar normal karşıladığımızı günlük alışveriş yapılan mağazalarda bile bulabileceğimizden anlayabiliriz!
"Peki ya makyaj?" dediğinizi duyuyorum. Makyajlar aslında hep vardı! Gerek defilelerde gerek editoryallerde gerekse belirli yaşam tarzı benimsemiş (Yalnızca metal dinleyenler vs.) gençlerde çıkıyordu karşımıza. Ancak ne zaman birkaç öncü ortaya atılıp-amaç dikkat çekmek olsun ya da olmasın- yüzünü boyadı işte o zaman makyaj macerası da başladı! Bir baktık defilelerdeki makyajlar bile cesurlaştı! Şuan bulunduğumuz yerde ise kaşlara renkler veriliyor!
İster stiletto olsun ister makyaj… Değişim, gelişim kucaklanıyor ve damarlarımıza enjekte ediliyor. Biz ise bundan duyduğumuz mutluluğu numaralı gözlüklerimizi atarak belirtiyoruz. Daha uzakları görebilmek için…
Ozan Alçın; http://www.ozanalcin.com/
İnanın dolabın içini açıp ilaçları karıştırmaya değer! Peki bu yükseliş nasıl başladı? Nasıl devam etti? Nereye kadar gidecek? Kendileri etkisini önce kiltlerle hissettirmeye başladı… Yavaştan girdi hayatımıza. Kilt dediysem yanlış anlamayın geleneksel olanlardan değil, moda haftalarının podyumlarında rastladıklarımızdan! Yayıldı, yayıldı, yayıldı ve hala da yayılmaya devam ediyor kiltler. Böylece temeller atılmış oldu. Bakıldı ki kiltler ses getiriyor, podyumlardan caddelere, partilere düşüyor. Ve bunu gören tasarımcılarımız ise tabiî ki boş durmuyor hemen tasarlamaya, üretmeye, giymeye, giydirmeye başlıyor! Daha sonra kiltler biraz daha maskülenleştirilerek etek halini alıyor. Başlarda biraz şaşırsak da sonradan bizler de kabulleniyor, alışıyoruz…
Eteklerimizde tamamlanıyor böylece. "Peki taytsız olur mu?" Tabii ki de olmaz! Eteklerin altına taytlar da giyilmeye başlanıyor. Bu duruma kayıtsız kalacak olan en son şey de editoryaller olsa gerek! Çeşit çeşit editoryal de karşımıza çıkıyor etek-tayt kombinleri. Street style bloglarındaki kişiler ise cabası!
Etekler, taytlar gardıroplardaki yerini aldıktan sonra düz taban sıkıcı olmaya başladı. Önce botların kalın topukları yükselmeye başladı. Ancak sizin de tahmin ettiğiniz gibi bu kimseye yetmedi! "Platformlar, stilettolar nerede?" dendi. Her yaptığı olay olan adamımız Karl Lagerfeld ise evinde gerçekleştirdiği bir çekim ile cevap verdi buna. Karl yaptığı çekimde erkeğe siyah stilettolar giydirdi. Konuşuldu mu? konuşuldu. Ancak kimse bununla kalmadı! Erkeğin en son giydiği topuklular ise Alexander McQueen defilesindeki "armadillolar" oldu!
Günler geçtikçe moda dünyası güneşin etrafındaki dönüşünü 365 gün+ 6 saatten, bir iki aya indirdi. Dönüş bu kadar hızlı, gelişimler bu kadar ani olunca bunun altında kalmamız gerekiyordu değil mi? Ama hayır! Bizler de kazandık direncimizi derken o anda başka bir şey daha atıldı ortaya: Çantalar! Büyüklü küçüklü çantalar raflardaki yerlerini aldılar. Buna alışmamız kolay oldu! Daha sonra el çantaları da girince hayatımıza, ne kadar normal karşıladığımızı günlük alışveriş yapılan mağazalarda bile bulabileceğimizden anlayabiliriz!
"Peki ya makyaj?" dediğinizi duyuyorum. Makyajlar aslında hep vardı! Gerek defilelerde gerek editoryallerde gerekse belirli yaşam tarzı benimsemiş (Yalnızca metal dinleyenler vs.) gençlerde çıkıyordu karşımıza. Ancak ne zaman birkaç öncü ortaya atılıp-amaç dikkat çekmek olsun ya da olmasın- yüzünü boyadı işte o zaman makyaj macerası da başladı! Bir baktık defilelerdeki makyajlar bile cesurlaştı! Şuan bulunduğumuz yerde ise kaşlara renkler veriliyor!
İster stiletto olsun ister makyaj… Değişim, gelişim kucaklanıyor ve damarlarımıza enjekte ediliyor. Biz ise bundan duyduğumuz mutluluğu numaralı gözlüklerimizi atarak belirtiyoruz. Daha uzakları görebilmek için…
Ozan Alçın; http://www.ozanalcin.com/