Harper’s Bazaar Temmuz 2024 Elsa Hosk Röportajı

Röportaj: Bade Çakar

Fotoğraflar: Adam Franzino

Moda dünyasının en başarılı modellerinden birisin. Aynı zamanda da sosyal medyada aşırı popülersin ve kendi markanı yarattın. Bu aralar ne kadar meşgulsün?

13 yaşımda modelliğe başladığımdan beri o kadar çok şey değişti ki! Hala gidecek uzun bir yolum olmasına rağmen sektör artık çok daha ilerici. Adımı duyuran Victoria’s Secret’taki kariyerim, kişiliğim, moda ve stile ilgim hakkında konuşabileceğim bir platform olan Instagram’a minnettarım. Her zaman yaratmaya meraklıydım; 12 yaşımdayken annemin bana aldığı dikiş makinesinde yaptığım pantolon ve blazer’larla okula gelirdim. Eğer model olarak keşfedilmeseydim muhtemelen daha önce bir marka kurardım! Bir model olarak yolculuğum bana Helsa’nın bu kadar başarılı olmasına katkıda bulunan pek çok değerli şey öğretti!

Helsa’yı yaratmanda sana neler ilham oldu? Kişisel tarzını tasarımlara nasıl aktarıyorsun?

Helsa benim moda günlüğüm gibi; aklımda tuttuğum referansların, anıların ve sevdiğim, sonsuza kadar gardırobumda saklamak istediğim kombinlerin keşfi. Her bir ürün benim için kişiseldir... Her tasarımı çizer, üzerime yerleştirir ve kumaşından ipliğine, düğmesine kadar her şeyi seçerim. Bugünlerde ne kadar meşgul olduğumu sordunuz; Helsa ve Tuuli’den önceki hayatımı düşündüğümde ne kadar zamanım olduğuna inanamıyorum! Çocuk sahibi olma ve iş kurma değişikliğine alışmak biraz zaman aldı. Bir iş asla uyumaz ve aynı şey bir çocuk için de geçerlidir! Her zaman yapılacak milyonlarca şey var ve ben hala ev-iş dengesi üzerinde çalışıyorum.

Senin için gerçekten yepyeni ve heyecan verici bir dönem olsa gerek. Bir de bu tempoda Instagram’a da zamanını ayırabiliyorsun?

Sosyal medya başlı başına bir işe dönüştü. Instagram, iş önceliklerim arasında Helsa ve fotoğraf çekimlerimin ardından geliyor; hatta sonuncu sırada yer alıyor. Dolayısıyla yaklaşımım organik ve doğal. Nerede olursam olayım giydiğim şeyin fotoğrafını çekip paylaşıyorum. Keşke daha fazla ilgilenecek, aktif olacak ve iletişim kuracak zamanım olsaydı çünkü bunu seviyorum. Ama gün içinde yeterli zamanım yok. İyi bir fotoğraf yaratmayı ve diğer markalar için de fotoğraf çekmeyi seviyorum. O kısmı eğlenceli buluyorum ve bunu bir iş olarak yapabildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum.

Şansın yanı sıra bu başarı biraz da senin bence yaratıcı gücünden geliyor. Yaratıcı ve yenilikçi tarafını nasıl aktif tutuyorsun?

Sadece içgüdülerimi takip ediyorum. Neyi sevdiğime dair her zaman çok güçlü bir içgüdüm vardı ve ona ne kadar güvenirsem o kadar güçlendi. Başkalarının ne yaptığına pek bakmamaya çalışıyorum; kendimi ne kadar özgün kılabilirsem o kadar iyi olduğumu düşünüyorum.

Bu özgünlük modayı iyi bilmenden de geliyor. Modellik kariyeri senin stil anlayışında neleri etkiledi, sana neler öğretti?

Kesinlikle! Her zaman güçlü bir stil anlayışım vardı.Yaşım ilerledikçe trendler gibi benim tarzım da değişiyor. Daha fazla zamansız parçalara ve iyi materyallere yönelirken daha az trende dayalı parçalara odaklanıyorum. Bunu Helsa’ya da yansıtmaya çalışıyorum. Kendi markam için istediğimi tam anlamıyla yapmak ve ardından diğer markaların aksesuarlarıyla bir araya getirmek oldukça eğlenceliydi. Hala alışveriş yapıyorum çünkü modaya olan mekamın, işimin zirvesinde kalabilmek için gerekli olduğunu düşünüyorum.

En büyük moda ilhamların kimler?

Şu anda Peter Mullier’nin Alaïa’sını seviyorum. Bir süredir vintage Alaïa koleksiyonu yapıyorum ve koleksiyonlarına baktığımda, referanslarını görebiliyorum. Mullier’nin kıyafetlere ve arşive uyguladığı modern yaklaşım harika ve yapılması çok zor. Bence o gerçek bir tasarımcı. Aynı şey Anthony Vaccarello’nun Saint Laurent için yaptığı şey için de geçerli. İkisi de moda kahramanlarım.

Tüm zamanların en sevdiğin moda trendi nedir?

Oversize olan her şey!

Gardırobunda olmadan yaşayamayacağın parça nedir?

Çoğu olmadan yaşayabilirim ama küçüklüğümden beri biriktirdiğim vintage arşivimi kaybedersem üzülürüm. 12 yaşında modaya ilgi duymaya başladığımda vintage dışında bir şey alacak param yoktu. Vintage’ın gerçekten önemsiz olduğu yıllardı; bu yüzden moda tarihinin en inanılmaz parçalarını neredeyse yok pahasına satın alırdım.

Trendlerin böylesine baskın olduğu bir sektörde özüne nasıl sadık kalabiliyorsun?

İçgüdülerime güvenmeye çalışıyorum… Trendlerden etkilenmek sorun değil ama hızla popüler olan bir akımı ve kalıcı, yatırım yapmaya değer bir parçayı fark edebilecek kadar uzun süredir bu sektörde olduğuma inanıyorum.Trendleri seviyorum fakat etrafı saran histeriden ve bir ürüne ihtiyaçları olduğunu düşünen insanlarda yarattığı güvensizlikten hoşlanmıyorum. Her trend her kişi için doğru olmayabilir; sizde bir etki uyandırıyorsa harikadır. Her zaman defalarca giydiğimi gördüğüm parçaları alıp gardırobumdaki farklı parçalarla şekillendirmeyi düşünürüm.

Bu dünyanın ihtişamı ve ilgisi karşısında nasıl bu kadar bilinçli kalabiliyorsun? Bazen fazla baş döndürücü olmuyor mu?

Çalışmadığım zamanlar çoğunlukla ailem ve arkadaşlarımla birlikteyim. Ayaklarımın olabildiğince yere basmasını sağlıyorlar. Ayrıca İsveçli olduğum için sanırım içten gelen bir şey bu benim için. Herkese nazik ve saygılı davranma mantalitesiyle yetiştirildim. Kısaca çok çalışın ve diva olmayın!

Tüm ışıklar ve kameralar sana dönükken bunu başarabilmek büyük başarı. Fotoğraf çekimlerinde sette olmanın en güzel yanı sence nedir?

İnsanlar! Benzer düşüncelere sahip insanlarla bir takım oluşturmak çok eğlenceli. Sonucu görmek ise büyülü. En çok Helsa çekimlerimiz için heyecanlanıyorum ve sektörde geçirdiğim yıllardan öğrendiğim her şeyi uyguluyorum. Heyecan verici bir ekip seçmek, öğelere ve koleksiyonlara dayalı bir konsept oluşturmak ve ayrıntılı bir moodboard yaratmak. Dürüst olmak gerekirse en sevdiğim kısım, her şeyin canlandığını görmek!

Moda endüstrisinde bir marka kurucusu olmak senin için genel anlamda nasıl bir deneyim?

Konu bir markaya sahip olmak olduğunda fazla düşünmemek lazım. Sadece doğru denklemi kurmak önemli. Öğrenmeye devam edip her zaman daha iyi olmaya çalışmalısın. Her koleksiyon bir öncekinden daha iyi olmalı. Amaç bu! Mükemmel olması gerekseydi kimse bir şeye başlayamazdı. Hiçbir şey mükemmel olmayacak. Özellikle de başlangıç sadece öğrenmekle geçiyor. Önemli olan ortaya çıkarmak ve sonra tüm hayatınız boyunca onu mükemmele olabildiğince yakın hale getirmek için çalışmak.

Aynı şey modellik için de geçerli mi? Mükemmel olmaya çalışmak bu kadar rekabet dolu bir alanda mümkün mü?

Sektördeki deneyimimden aldığım en değerli ders, kendimi kimseyle karşılaştırmamak oldu. Sektör bize nasıl görünmemiz gerektiğini, ne giymemiz gerektiğini, nasıl davranmamız gerektiğini, bir şeyi nasıl yapmamız gerektiğini, birinin her zaman daha başarılı, daha güzel, daha trend olduğunu söyleyen mesajlarla dolu. Bunlar önemli değil. Bence ne kadar özgün olursak, başkaları için o kadar ilham verici ve çekici oluruz.

Eminim hep bu kadar olgun düşüncelere sahip değildin. Şu an komik gelen veya senin için etkileyici olan bir anın var mı?

Modellere her zaman 30 yaşına gelip çocuk sahibi olduklarında her şeyin biteceği söylendi. Ben de 30 yaşında hamile kaldığımda ve New York’taki dairemi sattığımda bir daha asla çalışmayacağıma gerçekten inandım. Şimdi ise 35 yaşında bir çocukla her zamankinden daha fazla çalıştığımı bilseydim o daireyi kesinlikle satmaz bir kenarda tutardım!

Heyecanların hiç bitmiyor gibi. Geleceğe dair seni en çok neler heyecanlandırıyor?

Yakın gelecekte başka bir çocuğum olmasını çok isterim! Helsa’yı hayal ettiğim imparatorluğa dönüştürmeyi de arzuluyorum elbette. Hayatımda beni şu an bulunduğum ana getiren tüm anlardan dolayı çok mutlu ve minnettarım. Hayatta nasıl bu kadar şanslı olduğumu gerçekten bilmiyorum.

Genel Yayın Yönetmeni: Gülen Yelmen

Moda Editörü: Katie Mossman

Prodüksiyon: Sasha Corban

Saç: Lauren Palmer-Smith, Oribe ürünleriyle

Makyaj: Riku Campo, Chanel ürünleriyle

Model: Elsa Hosk

Model Ajansı: IMG Models

Manikür: Alex Jachno, Paume ürünleriyle