Hayal et, keşfet, YAŞA...
MODA HABER

Hayal et, keşfet, YAŞA...

GÜNCELLEME TARİHİ: 13 Ekim 2010

Yeni bir kişisel gelişim programına katılma arifesinde; "Ye, Dua Et, Sev" filmini izlemiş olmanın etkisi altında, yağmurlu ve soğuk bir günde, olmayı istemediğim bir yerde şunu düşünürken buldum kendimi: "Gerçekten ne yapmak istiyorum hayatta?" Sınırsız kaynağım olsa nasıl değerlendirmek isterdim; halen bugün yaptığım işi yapıyor olur muydum, oturduğum evde mi otururdum, mevcut ilişkimi yaşamaya devam eder miydim vs. vs...?

Bazıları evet, bazıları belki, bazıları kesinlikle hayır! Peki, gerçekten bana bu kaynağı bugün verseler, değerlendirebilecek miyim, yoksa içinde bulunduğum fanusda sadece camı kaldırarak ona ulaşabileceğim halde, "arada cam var, ne yapabilirim" diyerek bu fırsatı pas mı geçeceğim? İşte yanıtını bulmam gereken bu!

Şu anki depresif ruh halime bakmayın, kara bulutlar, mevsim geçişi, biraz da yolunda gitmeyen bir – iki konu canımı sıkmakla birlikte, içtenlikle "çaresizlik" duygusunu sevmem ben... Ne kendimde, ne de çevremde.. Bir insanın başına gelebilecek en kötü şeylerden biri olduğunu düşünüyorum bu hissin... Öyle kötü birşeydir ki bu, fırsatlar önünüzden geçer, siz sadece seyirci gibi bakakalırsınız… Zamanınız yoktur, paranız yoktur, gücünüz yoktur, arkadaşınız yoktur... Bir de üstüne başkalarıyla kendinizi kıyaslar "O neden hep şanslı olan?" diye iç çekersiniz..

Doğru bazı kişiler biraz daha şanslı olabilirler ancak kimse çaresiz değildir; buna katılmamı istemeyin benden... Her zaman bir çıkış bulunabilir... Tek çaresizliğin ölümcül bir hastalıkta olacağına inanırım ben... Benim bakış açımla yola çıkarsak, bu iyi haber; yani yapılabilecek bir çok şey var... Haberin pek de iyi olmayan kısmı ise; bu çıkışı bulabilecek tek kişinin yine biz olduğu ve çaba gerektirdiği...

Aynı şeyleri yiyerek kilo veremeyeceğimiz, aynı yoldan giderek daha kısa zamanda aynı yere ulaşamayacağımız gibi, aynı şekilde düşünüp, davranarak farklı sonuçlar elde etmemiz de mümkün olamayacaktır elbette... İşte zor kısım bu... Kendi bedenimizden çıkıp, yukarıdan o kişiye yani "Kendimize" yukarıdan, karşıdan, yandan bakabilmeyi kasdediyorum burada... Ne yapıyoruz, neyi farklı yapabiliriz ya da yapmalıyız?

Bu çok kolay bir süreç değil öte yandan ve hatta bazen destek de gerektirebilir ancak bu sürecin sonu bize kendimizi daha iyi hissetme, potansiyelimizi daha iyi kullanma, çevremize ve kendimize faydalı olma ve yaşadığımız hayatı daha anlamlı kılma sözü vadediyorsa, neden bunu yapmayalım? Neden kaldırılabilecek fanusları kaldırma şansımız varken, fanusda yaşamayı tercih edelim? Belki güvenli diye, belki kolay diye, belki korktuğumuzdan... Bu da kabul edilebilir bir seçenek ama eğer öyle mutluysak, öyle verimliysek, öyle hayat bize anlamlı geliyorsa…

Şimdi zorluklarına rağmen, bu yolcuğa adım atmak isteyenlere bir önerim olacak: Kapatın şimdi gözlerinizi... Gerçekten kendinizi iyi hissetiğiniz bir anı düşünün… Ne oldu o anda; tüm detaylarıyla hatırlamaya çalışın o anı? Gözünüz kapalıyken, yüzünüzün istemsiz güldüğü anda durun! O anki hissi tanımlamaya çalışın ve bulduğunuz kelimeyi bir yere not edin... Şimdi şunu düşünmenizi öneriyorum: Bu hissi hayatınıza yaymak ister miydiniz? Çoğunlukla böyle hissedebilseniz hayatınızda neler değişirdi?

Cevabınız evet ise; biran önce o hissi tekrar yaşamak ya da hayatınızın farklı alanlarına yaymak için yapılabilecek adımlar planlamaya başlamaya ne dersiniz? O hissi sizi veren işi, kişiyi, aktiviteyi, davranışı, filmi, dostu arıyoruz..

Hayatınızın yolculuğunda size iyi seyahatlar ve keyifli keşifler diliyorum... Yolculuğunuzda yanınıza istediğiniz kadar bavul alabilirsiniz, sadece yorulursanız bir fincan kahve alıp, dinlenmeyi de unutmayın...