Bir deliyi kontrol altında tutmanın, daha doğrusu kontrollü bir deli olmasını sağlamanın en kolay yoludur; eline kâğıt- kalem vermek! Zamanımızın şartlarını göz önünde bulunduracaksak da bir bilgisayar tutuşturun eline ve oturtun bir köşeye.
Annem buldu bu yöntemi…
Ben, böyle başladım yazmaya… Aşırı derecede yaramaz ve aynı zamanda uyanık olduğu saatler boyunca konuşan bir çocuğa sahip olmak yeterince zorken; aynı çocuk sürekli olarak deli saçması konulara odaklanıyorsa o anne için yapılabilecekler listesi, liste olamayacak kadar sınırlı oluyor.
Önceleri kâğıt- kalem…
Sonraları bilgisayar… ''Yaz kızım, ne istiyorsan!''
''Tamam, annem; bak ne güzel düşünmüşsün; hadi sen şimdi yaz bunu''
Böyle başladı her şey…
Zamanla yaşam şekli haline geldi… Konuşmaya üşendiğimde yazdım…
Ki; yapım itibarıyla konuşmak da dâhil olmak üzere pek çok şeye üşenebilirim ben!
Aklıma komik bir şey geldiğinde yazdım…
Ki; benim aklıma çok nadir gelir komik olmayan şeyler. Sadece sevgilime mesaj filan yazarken ciddi olabiliyorum ben!
Sinirlenince yazdım…
Ki; her şeye sinirlenebilen bir yapıya sahibim ben!
Gözüme eleştirebileceğim bir şey takıldığında yazdım…
Ki; evden markete yürüme mesafesinde bile eleştirilebilecek olaylar ve kişiler bulunması zor değil benim memleketimde!
Delirmeye çok yaklaştığımı hissettiğimde yazdım…
Ki; bundan hiç uzaklaşmadım ben!
Yazmaya o kadar odaklanınca, perakende sektöründeki üst düzey yöneticilik hayatımı da bırakmaya karar verdim. Zaten perakende sektöründe yönetici olmaktansa sınırsız ve bilinçsiz bir tüketici olmak çok daha cazip, değil mi?
Sonra sonra, aklımda başka karakterler oluşmaya başladı… Belki bir uzmana danışsam, ''Siz şizofrensiniz'' ya da ''Paranoyaksınız'' derdi ama ben; o aklımda yaşayan karakterlere, sayfalarda yer vermeyi tercih ettim…
Bazıları, kitabım ''Fondöten''de hayat buldular; bazıları yeni yeni kitaplar için beynimde sıra bekliyorlar… Ön sırayı kapanlar, önümüzdeki aylarda yayınlanacak olan yeni kitabım ''Pudra''da kadro almayı başardılar bile.
Hepimizin aynı bünyede yaşaması bazen sor olsa da; kelimeler yeniyor bu zorluğu! Kelimeler, sayfalarda şekil bulunca hepimiz özgür oluyoruz… Kelimelerle flört zevk veriyor aklımdakilerle dans ederken…
Yazarken, kavga ediyorum ben…
Yazarken, sevişiyorum…
Yazarken, ağlıyorum…
Yazarken, gülüyorum…
En sivri iğnem kelimelerim benim…
En şefkatli teselli oluyorlar bazen de… Gördüklerim, düşündüklerim, hissettiklerim, duyduklarım…
Biz ve kelimelerim, bugünden itibaren sizlerle bu köşedeyiz…
Eğer; ciddiyetten olabildiğince uzak, negatif, agresif, kıskanç, geçimsiz, yetişemediğiyle terlik fırlatmak suretiyle kavga edebilen, narsist, köpük kıvamında ve satirik bir kadınla vakit geçirmek istiyorsanız ve arada bir sizin yerinize haykıracak birine ihtiyaç duyuyorsanız, tanışabiliriz;
Ben, Pınar Özel…
Hoş geldiniz…