İçki dünyasında kadın hâkimiyeti
LIFESTYLE

İçki dünyasında kadın hâkimiyeti

Bir içki firmasında rakı, şarap, votka gibi farklı kategorilerin pazarlamasından sorumlu beş kadın yöneticiyle buluştuk. Onlar, rakının artık 'akşamcı'ların tekelinden çıktığını, sadece meyhanelerde içilmediğini, kadınlarla gençlerin de kendi zevklerine u

GÜNCELLEME TARİHİ: 29 Temmuz 2010

Öyle bir içki firması düşünün ki; rakı kategorisinin de votka-cin-likör kategorisinin de, şarap kategorisinin de pazarlama müdürü kadınlar. 90 kişilik yönetici kadrosunun 21'i kadın. Bunların 11'i pazarlamada. Biz de merak ettik, "İçki dünyası erkeklerin tekelinden çıkıp kadın hâkimiyetine mi giriyor?" diye Mey İçki'nin kapısını çaldık. Ve az önce saydığımız içkilerin pazarlama müdürü beş kadınla buluştuk. Dünyadaki içki trendlerinden kadınların içki zevklerine kadar pek çok konuda ' kadın kadına' sohbet ettik.

- Elif Hanım, siz Rakı Pazarlama Müdürüsünüz. Ne zamandır Mey'desiniz, ondan önce ne yapıyordunuz?

- Elif Göktaş:
İki buçuk yıldır Mey'deyim. ODTÜ İşletme mezunuyum. Sabancı Üniversitesi'nde MBA yaptım. 95'ten beri de pazarlama alanında çalışıyorum.

- Rakıyı hep sever miydiniz?
- E.G:
Severdim ama bu kadar çok rakı içmezdim. Bu işe girdikten sonra markalara büyük bir bağlılık oluştu bende.

- Müge Hanım siz Dış Ticaret Müdürüsünüz...
- Müge Çevik: Evet. İlk günden beri Mey'deyim, neredeyse altı yıl bitti. Türkiye dışındaki her yerde rakı satışından sorumluyum. Mülkiye mezunuyum. Bilkent Üniversitesi'nde MBA yaptım. Rakıyı bu kadar içmezdim aslında, ama bir süre sonra onlarla yaşamaya başlıyorsunuz artık.

- Peki sonradan seviliyor mu?
- M.Ç:
Seviyorsunuz. Kendinize uyan bir içim tarzı yaratıyorsunuz. Türkiye'deki içme şeklinden farklı olarak dünyada da birçok kişiye bunu sevdirmeye çalışıyorum. İçki çok kişisel bir şey. Herkesin damak zevki ve yeme-içme alışkanlığının bir parçası aslında. Herkes her şeyi aynı şekilde sevecek diye bir kural yok. Rakıda da öyle. Kimi sek içiyor, kimi buzlu içiyor, kimi yumuşak içimli seviyor, kimi sert seviyor, kimisi kokteyl yapıp içiyor. Türkiye'de rakı kültürü hareketlendi. Gençler ve kadınlar da içiyor artık. Bizim rakı kültürümüz, turistler için de çok cazip. Ve turistlerin eskiden sadece Türkiye'de bulabildikleri rakıyı, döndüklerinde evlerinde de bulabilmelerini sağlamaya çalışıyoruz.
Öyle bir içki firması düşünün ki; rakı kategorisinin de votka-cin-likör kategorisinin de, şarap kategorisinin de pazarlama müdürü kadınlar. 90 kişilik yönetici kadrosunun 21'i kadın. Bunların 11'i pazarlamada. Biz de merak ettik, "İçki dünyası erkeklerin tekelinden çıkıp kadın hâkimiyetine mi giriyor?" diye Mey İçki'nin kapısını çaldık. Ve az önce saydığımız içkilerin pazarlama müdürü beş kadınla buluştuk. Dünyadaki içki trendlerinden kadınların içki zevklerine kadar pek çok konuda ' kadın kadına' sohbet ettik.

- Elif Hanım, siz Rakı Pazarlama Müdürüsünüz. Ne zamandır Mey'desiniz, ondan önce ne yapıyordunuz?
- Elif Göktaş: İki buçuk yıldır Mey'deyim. ODTÜ İşletme mezunuyum. Sabancı Üniversitesi'nde MBA yaptım. 95'ten beri de pazarlama alanında çalışıyorum.

- Rakıyı hep sever miydiniz?
- E.G: Severdim ama bu kadar çok rakı içmezdim. Bu işe girdikten sonra markalara büyük bir bağlılık oluştu bende.

- Müge Hanım siz Dış Ticaret Müdürüsünüz...
- Müge Çevik: Evet. İlk günden beri Mey'deyim, neredeyse altı yıl bitti. Türkiye dışındaki her yerde rakı satışından sorumluyum. Mülkiye mezunuyum. Bilkent Üniversitesi'nde MBA yaptım. Rakıyı bu kadar içmezdim aslında, ama bir süre sonra onlarla yaşamaya başlıyorsunuz artık.

- Peki sonradan seviliyor mu?
- M.Ç:
Seviyorsunuz. Kendinize uyan bir içim tarzı yaratıyorsunuz. Türkiye'deki içme şeklinden farklı olarak dünyada da birçok kişiye bunu sevdirmeye çalışıyorum. İçki çok kişisel bir şey. Herkesin damak zevki ve yeme-içme alışkanlığının bir parçası aslında. Herkes her şeyi aynı şekilde sevecek diye bir kural yok. Rakıda da öyle. Kimi sek içiyor, kimi buzlu içiyor, kimi yumuşak içimli seviyor, kimi sert seviyor, kimisi kokteyl yapıp içiyor. Türkiye'de rakı kültürü hareketlendi. Gençler ve kadınlar da içiyor artık. Bizim rakı kültürümüz, turistler için de çok cazip. Ve turistlerin eskiden sadece Türkiye'de bulabildikleri rakıyı, döndüklerinde evlerinde de bulabilmelerini sağlamaya çalışıyoruz.

-Kaç ülkede var sizin rakılarınız?

- M.Ç:
55'ten fazla ülkede var. Avrupa'da, Amerika'da var...

- Yaygın mı peki satışı?
- M.Ç:
Avrupa'da çok yaygın. Avrupa zaten büyük bir anasonlu içki pazarı.

- Avrupa hariç dünyanın hangi ülkelerinde rakı biliniyor, seviliyor?
- M.Ç:
Ortadoğu'da. Kaliteli arak ( Tadı rakıya benzeyen Ortadoğu içkisi) olarak algılıyorlar. Gerçek anasondan yapıldığı için. Amerika, küçük bir anasonlu içki pazarı ama büyüyor. Çünkü artık yeniliklerin peşindeler. Votka, viski açısından doymuş pazarlar. Artık dünya çok küçük ve insanlar etnik, butik, niş şeylerin peşinden koşuyor ve değişik şeyler tatmak istiyorlar. Uzakdoğu da üzerinde çalıştığımız bir pazar. Pek çok yeniliğe açık.

- Gözdem Hanım siz şaraptan sorumlusunuz. Sizi tanıyalım...
- Gözdem Gürbüzatik:
ODTÜ İşletme mezunuyum. Sonra İngiltere'de MBA yaptım. 94'ten beri de pazarlama üzerine çalışıyorum. 2004'te Mey'de başladım.

- Özel bir tercih miydi bu?
- G.G:
Aslında çok daha farklı bir sektördeydim. Ama yeme-içme, benim hayatımda her zaman çok önemli oldu. Dolayısıyla keyifli bir geçiş oldu.

- Çiçekten Hanım siz her ürüne hâkimsiniz. Mey İçki Pazarlama Direktörüsünüz. Siz daha önce neler yaptınız?
- Çiçekten Becel:
Boğaziçi Üniversitesi Satış ve Pazarlama Bölümü mezunuyum. Sonra Unilever ve Coca Cola'da çalıştım. Yaklaşık iki buçuk senedir de Mey'deyim.

- Neler yapıyorsunuz burada?
- Ç.B:
Mey'de, özelleştirme sürecinde çok önemli işler yapıldı. En büyük hacmi rakı oluşturduğu için rakı açısından bakınca en önemli konulardan biri şu: Aslında son derece büyük potansiyeli olan bir içki olmasına rağmen, daralan bir kategoriydi. İki-üç sene öncesine kadar demode, köhne bir içki imajı vardı rakının. Ayrıca çok fazla erkek tüketicisi vardı. Onların alanı gibi duruyordu. Bu tablo bayağı değişti şimdi. Rakam vermek gerekirse mesela kadın tüketici oranı, 2007 başlarında yüzde 10 seviyesindeyken, bu sene itibariyle yüzde 20'ye ulaştı. Yani üç sene içinde iki katına çıktı. Rakının trendy bir içecek olarak nitelendirilmesi, bundan üç-dört sene öncesine kadar yoktu. Şimdi ' Trendy içecek hangisidir?' diye sorulduğunda insanların yüzde 40'ı 'Rakı,' diyor.

- Bu biraz kendi kültürünü sahiplenmeye başlamakla da ilgili değil mi?
- Ç.B:
Kesinlikle o da var. Biz özellikle genç yetişkinler arasında trendleri de çok yakından takip ediyoruz. O trendlerin içinde otantik değerlerin keşfedilmesi, kültür unsurlarının popüler hale gelmesi gibi şeyler var. Rakı, bunların ortasına oturan bir ürün. Bir taraftan da gelen 100 binlerce turistle, Türkiye tecrübesinin bir parçası olarak rakının buluşturulması çok önemli. Bu amaçla da etkinlikler yapıyoruz. Turistlere, 'Rakı nedir, nasıl içilir?'i eğlenceli bir şekilde anlatmak istiyoruz. Çünkü sonra bu insanlar ülkelerine geri dönecekler ve Müge'nin 'pazar'larında rakı içmeye devam edecekler.

- Peki siz de rakı mı severdiniz hep?
- Ç.B:
Hayır. Ben şarap içerdim, sosyal içiciydim. 45 yaşımda tanıdım rakıyı. O ritüelleri bana hep çok ilginç geliyordu ama ürküyordum. İşte kadınların rakı içmeme nedenlerinden biri bu. Çekiniyorlar, 'Ya kontrolü kaybedersem, rezil olursam,' diye.

- Bu anlamda değişim ne zaman başladı?
- Ç.B:
Son üç-dört yıl diyebiliriz. Oradaki bariyerleri anladıktan sonra ona dönük doğru yatırımlar yaparsanız, bunun karşılığını alıyorsunuz.

- Mesela Mey'in, pazarlamada kadınlarla çalışma nedenlerinden biri bu mu? Yani kadınları da yakalamak mı?
- Ç.B: Hayır, öyle değil. Türkiye'de pazarlama alanında çok başarılı kadın yöneticiler var. Biz kadın olduğumuz için burada değiliz, işimizi iyi yaptığımız için buradayız. Pazarlamayı kadınların daha iyi yapabilmesinin nedeni de; çok boyutlu düşünmeleri, bir şeyi parçalarına ayırarak derinlemesine analiz etmeleri, detaycı olmaları. Bu özellikler işe yarıyor tabii.

- Peki iyi kadın pazarlamacılar, kadın tüketiciyi yakalama açısından avantaj oldu mu?
- Ç.B: Tabii, o bizim çok işimize yaradı. Çünkü anlayabiliyoruz onları. Benim örneğimde olduğu gibi, bir kadın neden rakı içmekten korkar anlıyoruz mesela. Sonra bunu kırmak için çalışıyoruz. Rakının önündeki bariyerlerden biri de sert olması, boğazı yakması, anason kokusunun rahatsız etmesiydi, kadınlar açısından. Onun için de rakıyı çok çeşitlendirdik. Daha hafif, anasonu bastırılmış rakılar yaptık.

- Hangileri onlar?
- E.G: Örneğin Tekirdağ, yumuşak içimli bir rakı ve kadınlar çok tercih ediyor. Tekirdağ'ın tamamen yaş üzümden yapılan, anason oranı daha düşük ve daha hafif olan Trakya serisini çıkardık geçen yıl. Mest var. Onun dışında Yeni Rakı'nın yeni serisi var, taze anasondan.

- Şarapta bu anlamda durum nasıl?
- G.G:
Şarap zaten kadın tüketici oranı en yüksek olan içki. O yüzden rakı bölümü 'Bu yıl kadın tüketici oranını artıracağız,' diye hedef koyduğunda, 'Bizim tüketicimiz onlar, almayın,' diyoruz.

- Kendi içinizde böyle küçük rekabetler de var yani.
- E.G: Evet. Mesela biz rakıyla barlara, yani votkanın alanına girmeye çalışıyoruz.
- G.G: Biz şarapta erkeklere yönelik yapılması gerekenlere bakıyoruz daha çok.