İlk buluşma...
MODA HABER

İlk buluşma...

Adam kadının gözlerinin içine bakıyor... Kadın sakin, kendinden emin... Sahi huzur ve tutku birarada barınabilir mi?

GÜNCELLEME TARİHİ: 31 Ağustos 2010

Asmalımescit hareketli gecelerinden birini daha yaşıyor. Ne de olsa Cuma akşamı... Semtin popüler lokantalarından birinin sokağa kurulmuş masaları dolu. Yanyana sıkıştırılmış üç küçük masaya insanlar dizilivermiş. 50'li yaşlarında bir çift, muzipçe gülüşüp duran iki kadın ve en köşedeki masada kıyafetinden, buraya iş çıkışı geldiği anlaşılan genç bir kadın oturmuş. Bir akşam yemekliğine komşu bu birbirinden habersiz insanlar...

Yalnız oturan kadın tedirgin görünüyor... Birini bekliyor sanki... Evet, evet doğru tahmin! Spor giyimli, 30 yaşlarında bir adam, kadının yanına yaklaşıyor.
"Merhaba. Ya kusura bakma geciktiğim için. Geceleri çıkmadan önce mutlaka eve uğrayıp bir duş alıp üstümü değiştiririm. Yoksa rahat edemiyorum".
Adam kadının şıklığı ile tezat oluşturan spor beyaz bir gömlek ve blucin giymiş. Hımm anlaşılan o ki yeni tanışmışlar... Bu da ilk başbaşa randevuları...

Ortadaki masada olup biteni izleyen kadınlar kulak kabartıyorlar ister istemez... Onların yanındaki yaşlı çift ise romantik anlar yaşıyor; adam kadının elini tutup dudaklarına götürüyor. Alyansları göze çarpıyor ikisininde. Mümkün mü bu? Bu yaşta evli bir çift böylesi bir romans yaşayabilir mi? Yoksa eşlerini mi aldatıyorlar ? Ya nerden geliyor bu tuhaf şeyler insanın aklına ? İnsanlıktan çıktık mı nedir?

Gece yavaş yavaş ilerliyor. Sohbetler koyulaşıyor. Bir yandan başlangıç atıştırmalıkları yenirken yanında buz gibi şaraplar içiliyor. Hava öyle güzel ki... Hani o "limonata" gibi yaz gecelerinden biri yaşanan. Yumuşacık, sarıp sarmalıyor insanı...

İlk kez başbaşa yemeğe çıktığı artık aşikar olan kadın ve adamın yemekleri geliyor. Kadına pizza, adama salata...Kadın konuşuyor, adam dinliyor... Kadın kendini anlatma telaşında... Gözlerinde tedirgin bir ifade, yoksa hala gergin mi ne? Yanık teninden anlaşılan o ki bu yaz güneşin altında bayağı mesai harcamış. Kaşları yay gibi incecik... Gözlerinde mavi lensler var. Kısa saçlarını arkaya doğru fön çektirmiş... Pizzasından bir dilim alıyor sadece. Sevmedi mi acaba? Yok ondan değil, konuşmaktan olsa gerek. Gecenin başından beri kendini anlatıyor adama. Adam yavaş yavaş salatasını yiyerek dinliyor onu. Tanımaya çalışıyor belli ki...

Kadın için için merak ediyor olsa gerek; acaba adam onu beğendi mi? Anlamak için bir yem atıyor:
"Ben çok iştahlıyımdır"
"Göstermiyorsun" diyor adam
Kocaman bir gülümseme kaplıyor kadının yüzünü... Demek gülümsemeyi biliyormuş. Güzel! Anlatmaya devam ediyor gece boyunca...
"Vejeteryanım, yumurta bile yiyemem. Paella bence deniz ürünü katliamıdır"
" iş odaklıyım, maalesef öyle, elimde değil"
"insanlara mesafeli durmayı severim"
"haftada iki gün spora gidiyorum"

Saatler ilerliyor ortalık iyiden iyiye hareketleniyor. Sokağın iki yanındaki masaların arasından düzensiz bir nehir gibi akıyor insanlar. "Geceye akmak" bu olsa gerek. Olgun ve romantik çiftin elleri masanın üstünde huzurla karışık bir tutkuyla birleşmiş... Adam kadının gözlerinin içine bakıyor... Kadın sakin, kendinden emin... Sahi huzur ve tutku birarada barınabilir mi?

Diğer masada oturan, henüz çift mertebesine ulaşamayan kadın ve adam konuşuyorlar hala. Sigara içiyor ikisi de... Kadehler boşalsa da nafile, ciddiyete devam... Ortadaki masada bir hareketlenme oluyor. Tüm gece hiç susmayan, kıkırdayıp duran kadınlar hesabı ödüyor galiba. Kalkacaklar anlaşılan...

"Hesabı ikiye bölelim kredi kartıyla veririz" diyorum.
"Tamam" diyor Leyla.
"Bozuğun var mı? Metro'ya da lazım olacak."
"Var .Ya yine ne çok güldük bu gece.Arayı bu kadar açmayalım"

Yan masadaki romantik çifte iyi akşamlar diyoruz kalkarken. Diğer masa kalktığımızı farketmiyor bile... Kadın adama işinden bahsediyor hala... Uymayan kimyalarının kokusunu alabiliyor insan... "Bırakın zorlamayın" diyesi geliyor... Olmayınca olmuyor işte... Oysa aşk akıp gidiverir engel tanımadan... Şairin dediği gibi kiminin gözlerinde ışıldar, kiminin dilinin ucundadır, kiminin yanan yüzünde...

Şu hayatta bunu bilmek mi, yoksa hiçbirşeyin farkında olmamak mı iyi acaba? İki kadın, konuşa konuşa İstiklal Caddesine doğru yürüyoruz. Giderek uzaklaşıyor mutlu silüetimiz... Evlere dağılma vakti...