İş dünyasında topuk sesleri!
LIFESTYLE

İş dünyasında topuk sesleri!

Üstlerindeki ‘cam tavan’lardan kurtulan kadınların gözü artık ‘zirve’de! FORBES Türkiye’nin toplam 121 şirketi ve 249 bin çalışanı kapsayan “Kadınların En Hızlı Yükselebileceği Şirketler” araştırması, bu değişimi gözler önüne seriyor...

GÜNCELLEME TARİHİ: 12 Şubat 2010

Geçen ay yaptığım bir uçak seyahatinde tanıştığım 35 yaşındaki, 10 yıllık bankacı yol arkadaşım oldukça dertli... Kadınlardan yakınıyor ama bu kez sorun, 'gönül meselesi' değil. Özelleştirme yolunda yeniden yapılanmadan geçen bir bankanın orta kademe yöneticisi olan koltuk komşuma göre "son dönemde yaşananlar sadece kadınlara yaramış" durumda. İspat mı istiyorum? Son bir yılda kendi bölümünden üst yönetime, tek bir erkek bile yükselmemiş! Buna karşılık iki kadın yönetici direktörlük koltuğuna oturmuş. Üstelik bankasında kriz yüzünden işini kaybedenlerin büyük çoğunluğu da erkekmiş. Başka sektör ve şirketlerdeki arkadaşlarından da benzer hikayeler duyduğunu "artık mevzilerin kadınlara karşı kaybedildiğini" ekleyiverdi bezgin bir sesle.

Yol arkadaşım haksız sayılmaz. Bu aralar kadın istihdamında ve iş dünyasındaki varlıklarında bir devinim yaşandığı kesin. Kadınlar artık pek çok iş kolu ve şirkette, erkek egemenliğinin kalelerini tek tek yıkıyor. Örneğin Türkiye Bankalar Birliği'nin geçen ay açıkladığı veriler, bankacılık sektöründe kadın sayısının ilk kez erkekleri geçtiğini gösteriyor. Kalkınma ve yatırım bankaları hariç 166 bin kişinin çalıştığı sektörde kadınların ağırlığı, yüzde 50,2'ye yükseldi. Özel ve yabancı bankalarda ise bu oran yüzde 54,5'e çıktı. Kamu bankalarında bile rakam yüzde 38. Oysa 15 yıl öncesine kadar bankalar, işe giriş mülakatlarında evlenmeyi ya da çocuk yapmayı düşünen kadınları eleyebiliyordu.

Hizmet sektöründe kadın gücü Kadınların işgücüne katılımı da, krizin başlangıcından beri düzenli biçimde artıyor. TÜİK verilerine göre Aralık 2007 ila Aralık 2008 döneminde erkek istihdamı, 160 bin kişi azaldı. Buna karşılık 250 bin kadın iş hayatına katıldı. Ve bu sayının 243 bini hizmet sektöründe ya iş kurdu (136 bin) ya da işe girdi. Krizi yansıtması nedeniyle 2009 verileri karşılaştırma için pek uygun değil ama bu dönemde bile Türkiye'de, küçülmeyen iş kollarının (balıkçılık hariç) tamamı hizmet sektöründe yer alıyor. Ve kadınlar, erkeklerle daha eşit koşullarda rekabet edebildikleri hızlı büyüyen bu iş kollarının tamamında, varlıklarını hızla artırıyor.

Erkekler, kol kuvveti gerektiren işler haricindeki hemen her alanda mevzi kaybediyor. Bir nevi "erkeklerin gerileme dönemi"nin başlangıcındayız. FORBES Türkiye'nin; iş dünyasındaki bu değişimi araştırmak, saptamak ve geleceğe dair bir projeksiyon yapabilmek amacıyla ilk kez gerçekleştirdiği "Kadınların En Hızlı Yükselebileceği Şirketler" araştırmasını incelediğinizde bunu daha iyi göreceksiniz.

121 şirket ve toplam 249 bin 102 kentli çalışanı baz alarak hazırlanan araştırma, 17 farklı sektördeki değişimi inceliyor. Kuşkusuz en çarpıcı veri; toplam çalışanlar içinde kadın oranının yüzde 43,1'e ulaşması. Üstelik bu şirketlerin yüzde 29'unda (34 şirket) kadın sayısı erkeklerden fazla. Araştırmamız diğer taraftan "yeni dönemin yükselen sektörleri"nin, kadınların yoğunlukta bulunduğu iş alanları olduğunu ortaya koyuyor. Örneğin çağrı merkezi işinde kadınların oranı yüzde 64,2'ye ulaşmış durumda. Sağlıkta da benzer bir tablo var. Hastaneler ve ilaç şirketlerini kapsayan veriye göre kadınların ağırlığı, yüzde 62,8. Sigorta şirketleri ve bankalarda da kadın çalışan oranı, yüzde 50'nin üzerinde. Zaten en çok kadın çalışan oranına sahip ilk 10 şirketin üçü, finans alanında faaliyet gösteriyor.

Peki ya yönetim kurulları?

Türkiye'de kadın çalışan oranın erkeklere göre en yüksek olduğu yer, Coca Cola Company. Şirketin yüzde 70'ini kadınlar oluşturuyor. Buna karşılık prefabrik sektöründe faaliyet gösteren Vefa Group, kadına hasret şirketlerden. Şirketteki kadın çalışan oranı, sadece yüzde 3,31. Coca - Cola İçecek ve İpragaz da yüzde 10'lu oranlarla arkadan geliyor.

Kadın çalışan sayısının, 'erkeklerden daha yüksek' olması pek fazla bir şey ifade etmiyor aslında. Sonuçta şirketlerin geleceğine karar verenler yönetim kurulları. Ortak, yönetim kurulu üyesi, CEO, CFO, genel müdür ve genel müdür yardımcısı sayısına göre yaptığımız "Etkinlik Endeksi"ne göre ise kadınlar en çok bankacılık sektöründe karar verici konumda. Bunu tekstil perakendesi izliyor. Holdingler ise üçüncü sırada. Ancak holdinglerdeki 'dişil güç', iş yaşamındaki dirayetlerinden değil, daha çok aile üyesi kadınlara yönetim kurullarında yer verilmesinden kaynaklanan bir durum. Kısacası kadınları işyerlerinde hapsettiğimiz 'cam duvarlar', büyük bir gürültüyle çatırdıyor... İyi ama neden şimdi?

Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Cemil Ertem, bunu krize bağlıyor. Ertem, "Bugün tüm dünya hem ekonomik hem de siyasi olarak büyük bir alt - üst oluş yaşıyor. Kriz her alanı değiştiriyor, dönüştürüyor. Ve bu değişiminin en önemli öznesi, kadınlar" diyor. Gerçekten de birçoklarına göre kadınların ekonomik hayatta elde ettiği güç, son 50 yılın en büyük sosyal değişimlerinden biri.

Kadınların ağırlığı kriz sonrası artacak

Örneğin The Economist dergisinin yeni yıldaki ilk sayısında yayınlanan bir makalede "daha önceden erkeklerin eline bakan milyonlarca kadının ekonomik özgürlüğünü kazanmasının dinamikleri değiştirdiğini ve iş dünyasında 'kadınların, erkekler kadar yeterli olmadığı' yönündeki zihniyeti yıktığı" görüşüne yer verildi. Bugün Avrupa genelinde birçok ülkede kadınların istihdama katılma oranı, yüzde 60'ı geçti. Örneğin İsveç'te bu oran, yüzde 75'e yaklaştı ve erkeklerle aradaki makas yüzde 5'e düştü. Yerkürenin diğer ucunda ise kadınlar, toplam Amerikalı çalışanların yüzde 49,9'una ulaştı.

Diğer taraftan yine bu yılın başında yayımlanan Boston Consulting Group (BCG) imzalı bir araştırma da, önümüzdeki beş yılda ekonomiye kadınlar tarafından kazanılmış 5 trilyon doların katılacağı öngörüsünde bulundu. Şu ana kadar tüm dünyada erkek nüfusun yarattığı gelir 23,4 trilyon dolar olarak hesaplanıyordu. Kadınların yarattığı gelir ise ancak 10,5 trilyon dolardı. BCG analisti, bu veriyi kadınların kriz sonrası dünya ekonomisindeki ağırlığının şimdiye kadar görülmemiş oranda artacağı şeklinde yorumluyor.

Erkekler şimdiden paranın kontrolünü kaybetmiş bile sayılabilir aslında. McKinsey'in araştırmasına göre otomobil ve teknoloji dahil hızlı tüketim ürünlerinde dünyadaki harcamaların yüzde 83'ü, kadınların kontrolünde. "Erkeklerin her şeyin satın alımına karar verdiği bir dönemden yetkinin kadınlarda olduğu bir döneme geçiyoruz" diyor KAGİDER üyesi Meltem Gürler, "Bu eskiden deterjan, yağ ile sınırlıyken şimdi otomobil alırken bile kadınlara soruluyor". Bunun iş dünyası için tercümesi çok basit: Eğer kadınlara ürün satıyorsanız bunu sadece erkeklerin direksiyonda olduğu bir yapı içinde yapamazsınız!

Kadınlar artık daha fazlasını istiyor

Dolayısıyla kadınlar ellerindeki bu görkemli güçle şimdi daha fazlasını istiyor: Yönetim kurullarını ve üst düzey yöneticilik pozisyonlarını! Zira artık orta kademe çoktan aşılmış bir bariyer. FORBES'un araştırmasında orta kademe yönetici pozisyonundaki kadınların oranı yüzde 40,7'ye ulaşıyor. Örneğin banka teknolojileri, kadına orta kademede en fazla fırsat tanıyan iş kolu. Bu alanda faaliyet gösteren şirketlerdeki orta kademe kadın yönetici oranı yüzde 75. Çağrı merkezleri, hastaneler ve tekstil perakendesinde ise kadın sayısı, orta kademedeki erkeklerden daha fazla.

Ama yüksek irtifada durum o kadar da parlak değil. FORBES araştırmasına katılan 121 şirket içinde üst yönetimdeki kadın oranı, sadece yüzde 17,5. Toplam 3 bin 616 üst düzey pozisyonun yalnızca 635'i, kadınlar tarafından dolduruluyor. Fakat durum tüm sektörlerde bu kadar vahim değil. Araştırmaya katılan 121 şirket içinde ilaç sektörü, üst kademe kadın yöneticilere en fazla fırsat tanıyan iş kolu olarak karşımıza çıkıyor. Benzer şekilde araştırmaya katılan banka teknolojileri ve tekstil perakendesi şirketlerinde de oran, yüzde 50 seviyesinde. Ama 121 şirket içinde kadın genel müdür oranı, yüzde 15 ile sınırlı. Yönetim kurullarında ise bu oran yüzde 9'a bile ulaşamıyor.

StantonChase Kurucu Ortağı Çağrı Alkaya, işe girişlerde yüzde 50 - 50 olan kadın - erkek oranının, orta kademede erkek lehine yüzde 60'a çıktığını söylüyor: "Bu kabul edilebilir ama asıl sorun, üst kademede. Eşitsizlik bir anda erkek lehine yüzde 20'ye yüzde 80 oluyor." Bu dengesizlik, kriz sonrası iş dünyasında artık pek makbul karşılanmıyor. Hali hazırda kurumsal yönetişim ilkelerinin dayatmasıyla şirketler konuyu bir itibar unsuru olarak görmeye başlamıştı. Ama asıl zorlayıcı olan liderlik kavramının yaşadığı köklü değişim. Eskinin Jack Welch tarzı sert ve kahraman liderliği bugün pek de rağbet görmüyor. "Bunu dünyanın devr-i daimine bağlamak lazım" diyor Meltem Gürler, "Savaşın değil, barışın konuşulduğu dolayısıyla empatinin gelişmek zorunda olduğu bir dönem başladı". Bugün her danışmanın veya insan kaynağı uzmanının size söyleyeceği şey paylaşımcı, karşısındakini dinleyen, empati kurabilen liderlerin yükseleceği olacaktır. İşin açıkçası bu özellikler fazlasıyla feminen unsurlar taşıyor.

Kadınlar ve "web thinking"

Praesta'nın Türkiye yönetici ortağı Hande Yaşargil Ateşağaoğlu, "Bugünün iş dünyası kadınlarda 'default' olan özellikleri talep ediyor" diyor. Antropologların araştırmaları, erkeklerin düşünme biçimlerinin daha doğrusal olduğunu ve tek bir hedefe yönelip atak hareket ettiklerini ortaya koyuyor. Kadınlar ise daha ağsal düşünüyorlar. Bugün buna "web thinking" deniyor. Antropologlar, bunu kadınların köklerine bağlıyor: Evi toplamak, çocuklarla ilgilenmek, diğer kadınlarla işbirliği halinde yaşam alanını yönetmek… Yani aynı anda farklı işleri koordinasyon halinde yürütebilmek ve sürdürülebilir yapılar kurmak kadınların genetik özellikleri. Ve şimdi iş hayatı hiç olmadığı kadar bu özelliklere ihtiyaç duyuyor. "Artık CEO ve direktör pozisyonları için bize gelen şirketler tercihen kadın adayları görmek istiyor" diyor Heidrick & Struggles Türkiye Yönetici Ortağı Ayşegül Aydın. 12 yıldır Türkiye'de faaliyet gösteren şirketin beş yıl önce işe yerleştirdiği çalışanların yüzde 22'si kadındı. Bu oran 2008'de yüzde 37'ye, 2009'da ise yüzde 38'e çıktı.

İlk kuşak başarılı kadın yöneticilerin çoğu, erkeklerin kurallarıyla yargılandı ve giydikleri eril özelliklerin çokluğuna göre yükselebildiler. KAGİDER'in 'bıyıklı kadın' reklamlarını hatırlayın. Stanton Chase Kurucu Ortağı Çağrı Alkaya, "Ama şimdi kadın olmanın verdiği özelliklerden taviz vermeyenlerin başarılı olduğu bir dönemdeyiz" diyor.

Ama tüm bu iyi haberlere rağmen her şey tozpembe değil. Türkiye'de kadınların istihdama katılma oranı, TÜİK verilerine göre sadece yüzde 24. Bu rakam 1989'da bile yüzde 36,5'di. "Türkiye'de 1950'lerden itibaren kadınların istihdama katılım oranı düşüyor. Son yıllarda da aslında en düşük noktasına geldi" diyor TÜSİAD'ın yeni başkanı Ümit Boyner FORBES'a yaptığı açıklamada… Diğer taraftan son 10 yıl içinde yapılmış farklı araştırmalarda kadınların, erkeklere göre (yüzde 40 ila 64 arasında) daha az maaş aldığı sonucuna ulaşılmış. Örneğin 2002 tarihli "Kadın - Erkek Eşitliğine Doğru Yürüyüş" isimli TÜSAİD raporunda, üniversite mezunu kadınların aynı eğitim seviyesindeki erkeklere göre yüzde 41 daha az maaş aldığı yazıyor.

Yine de kadınlar, cam duvarlara, ön yargılara, ev işlerini idare etmek, çocuk büyütmek, yaşlanan ebeveynlere bakmak gibi ekstra görevlerine rağmen fırsat verildiğinde erkeklerle aynı seviyede rekabet edebileceklerini gösteriyor. Üstelik şimdi değişen dünya, erkeklerden ziyade onları üst kademelerde görmek istiyor.

KADINLAR HAZIR MI?

Asıl soru şu… Kadınlar üst yönetime hazır mı? Eğitim seviyesi olarak erkeklerden ilerideler, yeni dünyanın liderlik ve yöneticilik özelliklerine doğal yollardan sahipler… Peki tüm bunlar yeter mi? Bugüne kadar kadınlar ağırlıklı olarak insan ilişkilerinin ön planda olduğu işlerde (idari, iletişim, insan kaynakları gibi) yükselebildiler. Çünkü şirketler 'prezantasyona' bakıyorlardı bu alanlarda. Dolayısıyla pazar bilgisinin, rakamların önemli olduğu işlerde üst düzey pozisyonları erkeklere emanet etmeyi tercih ettiler.

"Kadınlar elbette hazır değil" diyor 18 ülkede 85 koçuyla hizmet veren uluslararası yönetici koçluğu şirketi Praesta'nın Türkiye yönetici ortağı Hande Yaşargil Ateşağaoğlu: "Ama bu, üst yönetime giden yolun kadınlar için sonsuza dek tıkalı olduğu anlamına gelmez. Hazır değillerse 'hazırlamak' gerekir. Bunu piyasa
koşulları da dayatıyor zaten."

Kadınları üst yönetime hazırlamak konusunda bazı şirketlerde özel programlar uygulanıyor. Ama son yıllarda bu konudaki en çarpıcı örnek, İngiltere Praesta'dan geliyor. Avrupa genelinde olduğu gibi İngiltere'de de kadınlar üst yönetimde pek etkin değiller. Ülkenin büyük şirketlerinin oluşturduğu FTSE - 100 içinde yönetim kurulundaki kadınların oranı, 2003 yılında sadece yüzde 8,6'ydı. Gerçi 2000 yılında 11 olan icra yetkisine sahip kadın üye sayısı, 2003'te 17'ye çıkmıştı ama rakamlar hiç de iç açıcı değildi. Praesta İngiltere ofisinden Peninah Thompson, 2003 başında bu tabloyu değiştirmek için bir çalışma başlattı.
İngiltere'nin büyük şirketlerinin yönetim kurulu başkanları ile görüştü ve 32 erkeği, "yönetim kuruluna yükselebilecek nitelikteki kadınlara" mentorluk yapmaya ikna etti. Tüm başkanların ortak sıkıntısı, şirketlerinde kadınların yükselmesine olanak sağlayacak politikaları ve uygulamaları olduğuna inanmalarına rağmen yönetim kurullarında kadının izine rastlanmamasıydı. 32 yönetici adayı kadın, 2004 Eylül'ünde "FTSE 100 Cross - Company Mentoring" programına başladı.

Tamamı erkeklerden oluşan ve ülkenin en büyük şirketlerinin yönetim kurulu başkanlarından kurulu bu ekip, kendi sektörleri dışındaki şirketlerden seçilen kadın adaylarla bir yıl boyunca ayda birer kez iki saatlik seanslarda bir araya geldiler. Burada amaç bu yüksek potansiyeli kadın profesyonelleri, en kısa vadede her hangi bir şirketin yönetim kurulu koltuğunu hakkıyla doldurabilecek yetkinliklere kavuşturmaktı. Programın sonuçları ülkede tam bir bomba etkisi yarattı: İki kadın aday, kısa zamanda FTSE-100 şirketlerine yönetim kurulu üyesi olarak atandı; bir başka aday Global Operasyonlar Direktörü konumuna yükseldi, birçok kadın aday icra görevi olmayan yönetim kurulu üyesi olarak FTSE-100 şirketlerinde çalışmaya başladı. İngiltere'deki başarısı o kadar yüksek oldu ki Praesta'nın kadınlar için yarattığı bu program derhal kıta Avrupa'sına sıçradı. Benzer bir başarı Fransa'dan da gelince Peninah Thompson bir karar aldı: Program artık tüm dünyaya yayılmaya hazırdı!

İşte bu karardan hareketle Hande Y. Ateşağaoğlu, "Orta ve üst düzeydeki kadın profesyonelleri zirveye yani yönetim kurulu seviyesindeki görevlere hazırlamaya ve bu programı Türkiye'de de uygulamaya başlıyoruz" diyor ve ekliyor: "Çünkü iş dünyasının kadın yöneticilere ihtiyacı -bu hızla giderse- ancak 15 - 20 yılda kapanabilir. Dolayısıyla kadınları katalizör etkisi ile yukarıya taşıyacak bir program gerekiyor ve bu işin formülü bizde var!"

Cazibeli Şirketler

Kadınlar nasıl bir şirkette çalışmak ister?

Bir kadın çalışan için ideal şirket; ona en geniş sosyal olanakları sunan mı yoksa yükselme şansı tanıyan mıdır? FORBES olarak bu yıl ilkini gerçekleştirdiğimiz "Kadınların En Hızlı Yükselebilecekleri Şirketler" araştırması bu sorunun peşine düşüyor. Listemizin ilk sırasında PepsiCo Türkiye var. Şirketi kadınlar için ideal yapan özelliği sosyal imkanlardan çok sunduğu kariyer fırsatları. 43 milyar dolar cirolu uluslararası içecek devi 2009 Ocak'ında Güneydoğu Avrupa Bölge Başkanlığı'nı Ümran Beba'ya emanet etmişti. Türkiye merkezli olarak yürütülen bu operasyon, üst düzey yöneticilerinin yarısının kadın olduğu şirketi bir kariyer cenneti yapmaya yetiyor. Ayrıca şirket bünyesindeki Frito Lay'in de genel müdürü de bir kadın – Ece Aksel. İlk 10 içindeki şirketlerin yarısı finans sektöründen geldi. Global Bilgi, Silk&Cashmere ve Memorial Sağlık Grubu ise ilk 10'un diğer konukları…