LIFESTYLE
İş hayatınızda karşınıza çıkabilecek 6 zor durum
Büyük uğraşlardan sonra elde ettiğiniz bir işte, yükselmek için sadece işinizi iyi yapıyor olmanın yeterli olmadığını fark etmeniz çok uzun sürmez. Bilginin yanı sıra esneklik ve pratik zekaya da ihtiyacınız var.“İşler artık çok çetrefilli olmaya başladı,
GÜNCELLEME TARİHİ: 12 Aralık 2009
1) Yemek molanızda iş arkadaşlarınızın sürekli mesaj çekmesi veya patronunuzun gecenin bir yarısı siziaraması...
24 saat boyunca iştesiniz !
Teknolojinin hayatı kolaylaştırırken, biryandan da sizi sürekli olarak çalışma hayatına ve işyerine bağlı bırakması çok ironik.
"Sesli mesaj, sms ve e-posta, iş ve özel hayatınızarasındaki sınırları kaldırıp gününher saatinde işin devam etmesine yol açıyor" diye açıklıyor "The Working Life" (ÇalışmaHayatı) kitabının yazarı Joanne Ciulla. "Sürekli bu şekilde aranmanız, sizin içinyeni bir stres kaynağı oluyor" diyor.
Nasıl baş edeceksiniz?
İşyerinin dışındayken,dijital aletlerinizi kontrol etme sayısınısınırlayın. "Patronunuz size ihtiyacıolabileceğini belirtmediği sürece, gece boyunca cep telefonunuzu veya mesajlarınızı bir kere kontrol etmeniz yeterli" diyor Ciulla. Böylelikle iş ve özel hayatınız arasında nefes alacak bir boşluk bırakabilirsiniz ve hâlâ çalışkan, sorumluluklarını bilen bir çalışan olabilirsiniz. Elektronik bağları gevşetmenin birbaşka yolu da, acil mesajlarla işyerine dönene kadar bekleyebilecek konuları birbirinden ayırmak.
Bir dahaki sefere bir arkadaşınızın evindeyken e-postalarınıza bakarken işten bir mesaj görürseniz, kendinize "Buna cevap verip vermemem işteki pozisyonumu etkiler mi?" diye sorun.
Eğer cevabınız hayırsa, eğlencenize geridönün. Son olarak da, işyerindeki herkese telefonnumaralarınızı verip her zaman arayabileceklerini hissettirmeyin ve acil olmayan işleri evden halletmeyi teklif etmeyin.
En akılcı yöntem sadece patronunuzave birkaç iş arkadaşınıza işten sonrada konuşabileceğinizi söylemek.
2) Gerçekten bu yılciddi bir zambekliyorsunuz,ama ekonomiye bakılırsa zamlar yüzde 5'i geçmiyor. Birkaç yıl öncesine kadar, çalışanlar her yıl yüzde 25 ile 30 arasında zam alırlardı. Fakat ekonomideki sözde düzelme ve enflasyonun düşüşüyle bu eski oranlarda zam görmek artık hayal.
Nasıl baş edeceksiniz? Mantıklı bir artış istemek imkansız değil aslında. Ancak buna patronunuz tek başına karar veremeyeceği için, onu daha tepedekilerle konuşmaya ikna etmeniz gerektiğini söylüyor New York'da yönetici danışmanlığı yapan Lynda McDermott. Yıllık zamların yapıldığı dönemde ya da işe başladıktan en az altı ay sonra patronunuzla bir görüşme ayarlayın. Bu işler karşında elinin kolunun bağlı olduğunu anladığınızı belirterek, niçin daha fazlasını hakettiğinizi ve istediğinizi anlatın. "Özel becerilerinizive sıradan bir çalışanın başaramayacağı işlerin üstesinden nasıl geldiğinizi söyleyin" diye de ekliyor McDermott. Ayrıca patronunuzla bu işte kısa vadeli çalışmayı düşünmediğinizi, ileriye dönükbir yatırım gibi düşündüğünüzü belirtin. Konuşmanızı, çalışmanızın ve çabalarınızın ortalama artıştan daha fazlasını hak ettiğini ve aklınızdaki miktarı söyleyerek bitirin. Büyük olasılıkla onu bir üstteki patronlarla konuşmaya ikna etmiş olursunuz. Sonuç olarak, patronunuz istediğiniz zammı vermek istese de, ortamdaki finansal durumdan dolayı bu güce sahip olamayabilir. Böyle bir durumda yapmanız gereken, fiyatı olmayan ödüllerle anlaşmayagitmektir. Fazladan izin, bazı günler evden çalışma, titrin değişmesi gibi ekstra hoşluklar patronunuzun size zamdan daha kolay sağlayabileceği şeylerdir
3) İletişimin hızlandığı ve kolaylaştığı iş dünyasında bir şeyleri düzeltmek eskisine göre daha kolay. Günümüzde hataların bazen korkunç hale gelmesinin nedeni, çok hızlı bir biçimde karmakarışık hale gelmesi. Düşününki umursamaz bir çalışan son erkek arkadaşıyla ilgili bir e-postayı yanlışlıkla bütün ofise yolluyor. Ya da bir asistan, patrona önemli bir video konferansın zamanının değiştiğini söylemeyi unutarak şirketin yüksek bütçeli bir kontratı kaçırmasına sebep oluyor. "Yeni teknolojiler ve işlerin yoğun akışı çalışanların daha büyük hatalar yapmasına neden oluyor" diyor Ciulla.
Nasıl baş edeceksiniz? İçinde bulunduğumuz iş dünyasında artık hiçbir şeyi gizlemek mümkün değil. Hata yaptığınızı fark ettiğiniz andan itibaren, olaya başkalarıda karışmadan, patronunuzdan kişisel olarak özür dileyin. "Çok üzgünüm, bir dahaolmayacağına emin olabilirsiniz" demek işe yarar. "Özür dilemek, bütün sorumluluğu üzerinize almak ve hatanızı kabullenmek yeniden saygı kazanmanıza yardımcıolur" diyor Ciulla. "Detayları anlatın ve nedenhata olduğunu söyleyin ama bir yandanda toy biri olarak değerlendirileceğiniziunutmayın" diye de ekliyor.
4) Deneyimsiz patronunuz karar veremiyor ve kime negörev vereceğini bilemiyor. Dolayısıyla sizin itibarınız da etkileniyor. "Günümüzde işyerlerindeki çalışanlar çok hızlı değişiyor ve dolayısıyla şirketler alt kadrolardaki elemanları daha tam olarak liderlik özelliklerine sahip olmadan yönetici koltuklarına oturtuyorlar" diyor McDermott. Yaşça kendinizden daha küçük bir yöneticiyle çalışmanın daha kolay olacağını düşünseniz de,deneyimsizdir.
Nasıl baş eği edeceksiniz? Bir an için kendinizionun yerine koyun: Birkaç yıllıktecrübeyle geldiği konumda bir yandan üstlerinin ondan beklediği performansı göstermeye uğraşırken bir yandan da altındaki adamların çıkardıkları işlerin sorumluluğunu üstleniyor. "Onun nereden ve nasıl bu pozisyona terfi ettiğini öğrendikten sonra meselabir öğlen yemeği gibi resmi olmayan birgörüşme ayarlayın" diyor McDermott. Bu buluşmada, şirketin başarılı olmasını istediğinizi söyleyin ve bunun gerçekleşebilmesi için ona nasıl yardım edebileceğiniz konusunda birkaç soru sorun. Gündeme getirmek istediğiniz konuları "... konusunda biraz kafam karıştı" gibi cümlelerle sanki sizin için bir problemmiş gibi aktarın. Böylelikle, sorunu sizin sorununuz olarak görecek ve her ikinizin de faydalanabileceği çözümler önerecektir. Ayrıca sizi bir arkadaş gibi görecektir. Dolayısıylada yöneticilerle elemanların birbirleriyle aynı safta olduğu şirketler her zaman için daha verimli ve başarılı olur. Üstlerinizlede astlarınızla da barışık olmaya çalışın.
5) Sizin ve sevgilinizin farklı sektörlerde çalışıyor olması ilişkinizde sorunlara sebep olabilir. Birkaç jenerasyon önceki kadınlara göre günümüzde kadınlar daha uzun sürelerde,daha çok çalışıyorlar ve bu durum biriyle çıkmayı veya düzenli bir ilişki sürdürmeyi oldukça zorlaştırıyor" diyor Moses. Ayrıca, sevgilinizden daha fazla maaş alma ihtimaliniz, farklı çalışma saatleriniz olabilir veya siz kariyeriniz konusunda çok ciddiyken o hâlâ bir kariyer planı yapmamış olabilir. "En eşitlikçi erkek bile bu rol değişimini kabullenmekte zorlanabilir" diyor Moses.
Nasıl baş edeceksiniz? Biraz güven tazeleyerek ilişkinizi devam ettirebilirsiniz. İşteki yoğunluğunuz eskisi kadar beraber vakit geçirmenizi engelliyorsa, hiçbir zaman işi ona tercih etmediğinizi sık sık hatırlatın. Ayrıca, düzenli olarak mail'leşerek ve mesajlaşarak fiziksel olarak beraber olamasanızda duygusal olarak birbirinize yakın olabilirsiniz. Maaşınızdan ve statünüzden dolayı erkek arkadaşınızla aranızdaki fark,onu mutsuz ediyorsa çalışma hevesinizi ve hırsınızı sorgulamayın. "Genç bir adamın,kız arkadaşından daha az kazanması ve daha düşük statüde çalışması günümüzün kaçınılmaz gerçeklerinden biri ve eğer bu durum onu gerçekten rahatsız ediyorsa, erkek arkadaş olmak için yeterli biri değildir" diyor Moses. Çözüme ulaşmak için, karşılıklı oturun ve onu rahatsız eden daha derin bir sorun olup olmadığını sorun.
Belki insanların onadaha az saygı duyacaklarından korkuyor veya kariyer olarak daha yüksek statüde çalışan bir erkek için kendisinden ayrılacağınızı düşünüyor olabilir. "Eğer bu şekilde hissediyorsa, onun ne kadar kazandığının,hayatını sürdürmek için ne iş yaptığının ve diğer insanların ne düşündüklerinin sizin için önemli olmadığına onu inandırın" diyor Moses.
6) İşyeriniz "Çırak"la "Survivor" kıvamında ve sizher an kendinizi bir yarışta gibi hissediyorsunuz. Sağlıklı dozdaki bir yarış, kişiyi çok iyiişler başarmaya yönlendirebilir. Ancak günümüzde, üç aşağı beş yukarı yaşıtınız olan genç çalışanlar adeta bir kafatası avcısı kıvamında. Bu insafsızlığın olası nedenlerinden biri, gururunu arttıran övgülerleve yetkilerle büyüyen günümüzün 20'li yaşlardaki gençliğinin, 30'larına geldikleri zaman nüfuz sahibi birer işadamı/kadını olmayı ummaları. Üstelik bu uğurda her yolu mübah görmeyi de yanlış bulmuyorlar.
Nasıl baş edeceksiniz? Bu yeni kesime,kendi doğal davranışlarınızla nasıl daha saygılı ve kibar olunabileceğini göstererek örnek olabilirsiniz. Mesela, bir arkadaşınızabir son dakika işi için yardım edebilirsiniz. "Yaptığınız küçük ama belirginşeyler, iyi niyet konusunda dalgalanmalar yaratacaktır" diyor Ciulla. Her ne kadar ultra rekabetçi çalışma hayatı son zamanların en önemli fenomeni olsa da, bazı modası geçmiş yöntemler bu durumu hafifletebilir. "Haftalık 'happy-hour" buluşmaları veya ayda bir topluca yenen öğlen yemekleri, şirket içinde birlikteliği sağlar" diyor Moses ve ekliyor: "Hiç kimse dışlanmaz ve bir araya gelmenin bir şikayet seansına dönüşmesine izin vermezseniz, grup içindeki herkes kendini takımın bir parçası olarak hisseder."
24 saat boyunca iştesiniz !
Teknolojinin hayatı kolaylaştırırken, biryandan da sizi sürekli olarak çalışma hayatına ve işyerine bağlı bırakması çok ironik.
"Sesli mesaj, sms ve e-posta, iş ve özel hayatınızarasındaki sınırları kaldırıp gününher saatinde işin devam etmesine yol açıyor" diye açıklıyor "The Working Life" (ÇalışmaHayatı) kitabının yazarı Joanne Ciulla. "Sürekli bu şekilde aranmanız, sizin içinyeni bir stres kaynağı oluyor" diyor.
Nasıl baş edeceksiniz?
İşyerinin dışındayken,dijital aletlerinizi kontrol etme sayısınısınırlayın. "Patronunuz size ihtiyacıolabileceğini belirtmediği sürece, gece boyunca cep telefonunuzu veya mesajlarınızı bir kere kontrol etmeniz yeterli" diyor Ciulla. Böylelikle iş ve özel hayatınız arasında nefes alacak bir boşluk bırakabilirsiniz ve hâlâ çalışkan, sorumluluklarını bilen bir çalışan olabilirsiniz. Elektronik bağları gevşetmenin birbaşka yolu da, acil mesajlarla işyerine dönene kadar bekleyebilecek konuları birbirinden ayırmak.
Bir dahaki sefere bir arkadaşınızın evindeyken e-postalarınıza bakarken işten bir mesaj görürseniz, kendinize "Buna cevap verip vermemem işteki pozisyonumu etkiler mi?" diye sorun.
Eğer cevabınız hayırsa, eğlencenize geridönün. Son olarak da, işyerindeki herkese telefonnumaralarınızı verip her zaman arayabileceklerini hissettirmeyin ve acil olmayan işleri evden halletmeyi teklif etmeyin.
En akılcı yöntem sadece patronunuzave birkaç iş arkadaşınıza işten sonrada konuşabileceğinizi söylemek.
2) Gerçekten bu yılciddi bir zambekliyorsunuz,ama ekonomiye bakılırsa zamlar yüzde 5'i geçmiyor. Birkaç yıl öncesine kadar, çalışanlar her yıl yüzde 25 ile 30 arasında zam alırlardı. Fakat ekonomideki sözde düzelme ve enflasyonun düşüşüyle bu eski oranlarda zam görmek artık hayal.
Nasıl baş edeceksiniz? Mantıklı bir artış istemek imkansız değil aslında. Ancak buna patronunuz tek başına karar veremeyeceği için, onu daha tepedekilerle konuşmaya ikna etmeniz gerektiğini söylüyor New York'da yönetici danışmanlığı yapan Lynda McDermott. Yıllık zamların yapıldığı dönemde ya da işe başladıktan en az altı ay sonra patronunuzla bir görüşme ayarlayın. Bu işler karşında elinin kolunun bağlı olduğunu anladığınızı belirterek, niçin daha fazlasını hakettiğinizi ve istediğinizi anlatın. "Özel becerilerinizive sıradan bir çalışanın başaramayacağı işlerin üstesinden nasıl geldiğinizi söyleyin" diye de ekliyor McDermott. Ayrıca patronunuzla bu işte kısa vadeli çalışmayı düşünmediğinizi, ileriye dönükbir yatırım gibi düşündüğünüzü belirtin. Konuşmanızı, çalışmanızın ve çabalarınızın ortalama artıştan daha fazlasını hak ettiğini ve aklınızdaki miktarı söyleyerek bitirin. Büyük olasılıkla onu bir üstteki patronlarla konuşmaya ikna etmiş olursunuz. Sonuç olarak, patronunuz istediğiniz zammı vermek istese de, ortamdaki finansal durumdan dolayı bu güce sahip olamayabilir. Böyle bir durumda yapmanız gereken, fiyatı olmayan ödüllerle anlaşmayagitmektir. Fazladan izin, bazı günler evden çalışma, titrin değişmesi gibi ekstra hoşluklar patronunuzun size zamdan daha kolay sağlayabileceği şeylerdir
3) İletişimin hızlandığı ve kolaylaştığı iş dünyasında bir şeyleri düzeltmek eskisine göre daha kolay. Günümüzde hataların bazen korkunç hale gelmesinin nedeni, çok hızlı bir biçimde karmakarışık hale gelmesi. Düşününki umursamaz bir çalışan son erkek arkadaşıyla ilgili bir e-postayı yanlışlıkla bütün ofise yolluyor. Ya da bir asistan, patrona önemli bir video konferansın zamanının değiştiğini söylemeyi unutarak şirketin yüksek bütçeli bir kontratı kaçırmasına sebep oluyor. "Yeni teknolojiler ve işlerin yoğun akışı çalışanların daha büyük hatalar yapmasına neden oluyor" diyor Ciulla.
Nasıl baş edeceksiniz? İçinde bulunduğumuz iş dünyasında artık hiçbir şeyi gizlemek mümkün değil. Hata yaptığınızı fark ettiğiniz andan itibaren, olaya başkalarıda karışmadan, patronunuzdan kişisel olarak özür dileyin. "Çok üzgünüm, bir dahaolmayacağına emin olabilirsiniz" demek işe yarar. "Özür dilemek, bütün sorumluluğu üzerinize almak ve hatanızı kabullenmek yeniden saygı kazanmanıza yardımcıolur" diyor Ciulla. "Detayları anlatın ve nedenhata olduğunu söyleyin ama bir yandanda toy biri olarak değerlendirileceğiniziunutmayın" diye de ekliyor.
4) Deneyimsiz patronunuz karar veremiyor ve kime negörev vereceğini bilemiyor. Dolayısıyla sizin itibarınız da etkileniyor. "Günümüzde işyerlerindeki çalışanlar çok hızlı değişiyor ve dolayısıyla şirketler alt kadrolardaki elemanları daha tam olarak liderlik özelliklerine sahip olmadan yönetici koltuklarına oturtuyorlar" diyor McDermott. Yaşça kendinizden daha küçük bir yöneticiyle çalışmanın daha kolay olacağını düşünseniz de,deneyimsizdir.
Nasıl baş eği edeceksiniz? Bir an için kendinizionun yerine koyun: Birkaç yıllıktecrübeyle geldiği konumda bir yandan üstlerinin ondan beklediği performansı göstermeye uğraşırken bir yandan da altındaki adamların çıkardıkları işlerin sorumluluğunu üstleniyor. "Onun nereden ve nasıl bu pozisyona terfi ettiğini öğrendikten sonra meselabir öğlen yemeği gibi resmi olmayan birgörüşme ayarlayın" diyor McDermott. Bu buluşmada, şirketin başarılı olmasını istediğinizi söyleyin ve bunun gerçekleşebilmesi için ona nasıl yardım edebileceğiniz konusunda birkaç soru sorun. Gündeme getirmek istediğiniz konuları "... konusunda biraz kafam karıştı" gibi cümlelerle sanki sizin için bir problemmiş gibi aktarın. Böylelikle, sorunu sizin sorununuz olarak görecek ve her ikinizin de faydalanabileceği çözümler önerecektir. Ayrıca sizi bir arkadaş gibi görecektir. Dolayısıylada yöneticilerle elemanların birbirleriyle aynı safta olduğu şirketler her zaman için daha verimli ve başarılı olur. Üstlerinizlede astlarınızla da barışık olmaya çalışın.
5) Sizin ve sevgilinizin farklı sektörlerde çalışıyor olması ilişkinizde sorunlara sebep olabilir. Birkaç jenerasyon önceki kadınlara göre günümüzde kadınlar daha uzun sürelerde,daha çok çalışıyorlar ve bu durum biriyle çıkmayı veya düzenli bir ilişki sürdürmeyi oldukça zorlaştırıyor" diyor Moses. Ayrıca, sevgilinizden daha fazla maaş alma ihtimaliniz, farklı çalışma saatleriniz olabilir veya siz kariyeriniz konusunda çok ciddiyken o hâlâ bir kariyer planı yapmamış olabilir. "En eşitlikçi erkek bile bu rol değişimini kabullenmekte zorlanabilir" diyor Moses.
Nasıl baş edeceksiniz? Biraz güven tazeleyerek ilişkinizi devam ettirebilirsiniz. İşteki yoğunluğunuz eskisi kadar beraber vakit geçirmenizi engelliyorsa, hiçbir zaman işi ona tercih etmediğinizi sık sık hatırlatın. Ayrıca, düzenli olarak mail'leşerek ve mesajlaşarak fiziksel olarak beraber olamasanızda duygusal olarak birbirinize yakın olabilirsiniz. Maaşınızdan ve statünüzden dolayı erkek arkadaşınızla aranızdaki fark,onu mutsuz ediyorsa çalışma hevesinizi ve hırsınızı sorgulamayın. "Genç bir adamın,kız arkadaşından daha az kazanması ve daha düşük statüde çalışması günümüzün kaçınılmaz gerçeklerinden biri ve eğer bu durum onu gerçekten rahatsız ediyorsa, erkek arkadaş olmak için yeterli biri değildir" diyor Moses. Çözüme ulaşmak için, karşılıklı oturun ve onu rahatsız eden daha derin bir sorun olup olmadığını sorun.
Belki insanların onadaha az saygı duyacaklarından korkuyor veya kariyer olarak daha yüksek statüde çalışan bir erkek için kendisinden ayrılacağınızı düşünüyor olabilir. "Eğer bu şekilde hissediyorsa, onun ne kadar kazandığının,hayatını sürdürmek için ne iş yaptığının ve diğer insanların ne düşündüklerinin sizin için önemli olmadığına onu inandırın" diyor Moses.
6) İşyeriniz "Çırak"la "Survivor" kıvamında ve sizher an kendinizi bir yarışta gibi hissediyorsunuz. Sağlıklı dozdaki bir yarış, kişiyi çok iyiişler başarmaya yönlendirebilir. Ancak günümüzde, üç aşağı beş yukarı yaşıtınız olan genç çalışanlar adeta bir kafatası avcısı kıvamında. Bu insafsızlığın olası nedenlerinden biri, gururunu arttıran övgülerleve yetkilerle büyüyen günümüzün 20'li yaşlardaki gençliğinin, 30'larına geldikleri zaman nüfuz sahibi birer işadamı/kadını olmayı ummaları. Üstelik bu uğurda her yolu mübah görmeyi de yanlış bulmuyorlar.
Nasıl baş edeceksiniz? Bu yeni kesime,kendi doğal davranışlarınızla nasıl daha saygılı ve kibar olunabileceğini göstererek örnek olabilirsiniz. Mesela, bir arkadaşınızabir son dakika işi için yardım edebilirsiniz. "Yaptığınız küçük ama belirginşeyler, iyi niyet konusunda dalgalanmalar yaratacaktır" diyor Ciulla. Her ne kadar ultra rekabetçi çalışma hayatı son zamanların en önemli fenomeni olsa da, bazı modası geçmiş yöntemler bu durumu hafifletebilir. "Haftalık 'happy-hour" buluşmaları veya ayda bir topluca yenen öğlen yemekleri, şirket içinde birlikteliği sağlar" diyor Moses ve ekliyor: "Hiç kimse dışlanmaz ve bir araya gelmenin bir şikayet seansına dönüşmesine izin vermezseniz, grup içindeki herkes kendini takımın bir parçası olarak hisseder."