İşyerinde duygusal taciz 'mobbing'
LIFESTYLE

İşyerinde duygusal taciz 'mobbing'

Eksiksiz çalışmasına rağmen yöneticileri tarafından sürekli duygusal tacize uğrayan bir çalışanın da performansı düşecek ve hatta ruh sağlığı bozulacaktır. İşte bu durumun düzenli hale gelmesine ve bilinçli yapılmasına “mobbing” deniyor. 80'lerin başında

GÜNCELLEME TARİHİ: 12 Aralık 2009


Her Gerginlik Mobbing Değildir!

İşyerindeki psikolojik baskı birçok şekilde ortaya çıkabiliyor. Başlangıçta hedefteki kişi konulara dahil edilmiyor, fikri sorulmuyor ya da kendini savunmaya çalışırken kimse onu dinlemiyor. "Mobbing" de son nokta ise cinsel tacize, fiziksel zarara kadar gidebiliyor. Bu davranışlardan biri ya da birkaçı ile karşılaşan her çalışan, duygusal taciz gördüğünü düşünmemeli. Çünkü "mobbing"i iş ortamının yoğun ve stresli ortamında yaşanan gerginliklerden ayırmak gerekiyor. Günlük çatışmalardan farklı olarak "mobbing"; belirli bir amaç doğrultusunda sistematik olarak yapılan ve belirli bir sürece yayılan davranışlar bütünüdür. Çoğunlukla "mobbing" yapan kişinin ya da kişilerin hedefi mağduru sistem dışına etmek, istifa ettirmek ya da işten çıkarımını sağlamaktır. Bu hedef doğrultusunda yapılan davranışlar en az altı ay sürerse duygusal taciz olarak yorumlanabilir.

Mobbing'e Uğrayan Depresyona Giriyor!
"Mobbing", son yıllarda, özelikle gelişmiş Batı ülkeleri için de ciddi bir tehdit haline gelmiş durumda. Fransa, İtalya ve Almanya gibi ülkelerde yaklaşık 1,5 milyon kişinin bu süreç sonunda oluşan problemler nedeniyle psikologlar tarafından tedavi gördüğü yönünde veriler var. Avrupalı uzmanlar ise bu kişilerin topluma maliyetinin yıllık gelirlerinden fazla olduğunu ileri sürüyorlar. Yenibir.com Editörü Didem Tekin, çoğunlukla insanların bu tip bir tacize uğrayınca utandığını ve bunu başkalarıyla paylaşmaktan kaçındığını söylüyor. Yani tüm bu sancılı sürecin sonunda "mobbing" mağduru, depresyona giriyor ve kendine olan güvenini kaybediyor. Çoğu istifa ediyor. Psikolojileri de bozulduğu için kolay kolay iş bulamıyorlar. İş arkadaşları ya da yöneticisi tarafından baskıya maruz kalan çalışanlara mağdur ya da kurban deniliyor. Acıbadem Sağlık Grubu Klinik ve Endüstrik/ Örgüt Psikoloğu Duysal Aşkun, kurbanlarda "mobbing" sonucunda çoğunlukla anksiyete oluştuğunu belirtiyor. "Bu da çalışanın işteki üretkenliğini azaltıyor. Sonuçta kurbanın bir süre psikolojik destek alması gerekiyor" diyor. Tabii burada "mobbing" yapan yöneticilerin psikolojileri de devreye giriyor. Çoğunlukla kendine güvensiz olan ya da daha önce çalışanlarıyla yaşadığı problemler sonucunda işlerini kaybeden yöneticiler, çalışanlar üzerinde bu tür baskılar yaratıyorlar. Aşkun'a göre yöneticilerin daha duyarlı davranmaları, çalışanların duygusal problemlerini anlamaya çalışmaları gerekiyor.

İş hayatında kadınlar anlaşamıyor!
Hayatın her alanında yaşadıkları çifte standartlar yetmiyormuş gibi kadınlar, iş hayatında da birbirlerini desteklemek yerine çoğunlukla çatışıyorlar.
Şöyle bir düşünün, eminim etrafınızda kadın yerine erkek yöneticilerle çalışmayı tercih eden çok arkadaşınız vardır. Yenibir.com Editörü Didem Tekin, Türkiye'de "mobbing"in çoğunlukla kadınlar tarafından kadınlara uygulandığını söylüyor ve ekliyor: "Genellikle eşit pozisyonda çalışan ya da bir üst düzeyde çalışan yönetici "mobbing" yapıyor. İş, fiziksel özelliklerle tacize kadar gidiyor." Yıllar önce finans sektöründe yaşanan ve mahkemeye kadar giden duygusal taciz sürecini Didem Tekin şöyle anlatıyor: "Kadın, bir üst pozisyondaki kadın çalışma arkadaşı tarafından sürekli hakarete uğruyordu. Toplantılarda fikirlerini, 'Bunlar sıradan şeyler, saçma' gibi yorumlarla küçümsüyor ve herkesin içinde onu utandırıyordu. 'Tacizci', 'şişmana mesaj' başlıklı epostalar atıyordu. Kadın tüm bunlara dayanamayıp sendikanın yardımıyla dava açtı. Hakaret dolu tüm yazılı mesajları saklaması ve olayı gören çalışma arkadaşlarının tanıklığı, ona davayı kazandırdı. Ve karşı taraf tazminata mahkum oldu.

Kurban Hakkını Nasıl Arayabilir?
"Kurban" kelimesi akla oldukça negatif bir kelimeyi çağrıştırıyor ama düşününce "mobbing"e uğrayan çalışanlar için çok uygun seçilmiş bir kelime bana göre. Bu kişiler binbir zorluğa rağmen işlerinin gerekliliklerini yerine getirmeye çalışıyorlar. Karşılığında ise duygusal baskılarla, aşağılanmalarla ve dışlanmalarla karşılaşıyorlar.

Bir nevi sabotaj... Peki ne yapmak gerekiyor bu durumda?
İletişim Uzmanı ve Yönetim Danışmanı Prof. İsmet Barutcugil'e göre; kurbanın istifa etmesi en son çözüm. "İstifa, zaten karşı tarafın istediğidir. "Mobbing" uygulayan, baskı altına aldığı kişiyi bitirmek, oradan gitmesini sağlamak için çalışmaktadır. Özellikle, günümüzde yeni bir iş bulmanın kolay olmadığı bir dönemde işi bırakan kişi yalnızca kendisine zarar verecektir" diyor Barutcugil. Önerisi ise; yöneticiye, baskı yapan kişiyi şikayete gitmek yerine, onu bu gibi durumların şirkete zarar verdiği konusunda bilgilendirmek. "Karşı saldırı da diğer tarafın işine yarar, çünkü onun istediği, her zaman açık olmasa da çatışmaktır. Duygusal tacizde ve baskıda bulunan kişinin kendine göre elinde kozları vardır. Bu durumda karşı saldırı, sorunu çözmekten çok olayın büyümesine, daha fazla kişi tarafından duyulmasına, istenmeyen boyutlara ulaşmasına ve daha yıpratıcı sonuçlar doğurmasına neden olabilir. Güvenli ve rahat davranış, 'mobbing'e karşı en etkili yaklaşım olacaktır. Özgüvenini pekiştirecek, kişisel ve mesleki gelişmesini sürdüren ve varsa kendi eksikliklerini giderecek şekilde çalışmasına devam eden bir kişi baskı uygulayana karşı en iyi cevabı vermiş olacaktır." Aylin Coşkunoğlu Nazlıaka, duygusal tacize uğrayanların, yaşadıklarını İnsan Kaynakları Departmanı ile paylaşmalarını öneriyor. "Kanıt teşkil etmesi için olayları, gün, saat ve şahitlerin adını da unutmayarak not almalılar. Sonra konuyu bir üst yöneticiyle, eğer tacizi uygulayan o ise onun bağlı olduğu yöneticiyle konuşabilirler. Rahatsız eden kişiyle yüzleşmek gerekebilir. Ancak bu kişiyle asla söz düellosuna girilmemeli.

" Yasal uygulamalara gelince; "mobbing" in en çok tartışıldığı ülke olan ABD, bu konuda hukuki açıdan geride.
İşyerinde Zorbalık Kanunu Tasarısı senatodan geçemeden yok olsa da, kamuoyunda tartışmaları güçlendirdi. Nazlıaka, İsveç'te 1993'te çıkarılan 'İşyerinde Kişilerin Mağdur Edilmesi' adlı kanunun dünyada ilk örnek olduğunu söylüyor ve ekliyor: "Avustralya'da bir diğerinin çalışmasını engelleyecek şekilde rahatsız eden çalışan, üç ay ağır hapis cezası alabiliyor." Tabii ki dava süreci aşamasına gelmeden önce sorunlarınızı yöneticinizle sonra da insan kaynakları müdürüyle konuşmanız en sağlıklı çözüm. Konuşarak halledemezseniz yasal yollara başvurup, haklılığınızı, size uygulanan duygusal tacizi belgeleriyle kanıtlayabilirsiniz. Bu, duygusal yönden sizi hırpalayan bir süreç olsa da kimsenin sizi ezmesine ya da kişilik haklarınıza zarar vermesine izin vermemelisiniz. Mobbıng'e Türkiye'de "mobbing" davaları son yıllarda oldukça arttı. Bu konuyla ilgili son yasal düzenlemeleri ve haklarımızı Avukat Hülya Gülbahar'dan öğreniyoruz. "Biz iş hukukçuları bu tür davalarla adına 'mobbing' denmese de yıllardır uğraşıyoruz. Yeni TCK'nın 117. maddesinde işyerinde böyle bir şiddet varsa, 'hukuka aykırı bir davranışla, iş ve çalışma hürriyetini ihlal eden ya da insan onuruyla bağdaşmayacak çalışma koşullarına tabi kılan' kişiye karşı altı aydan iki-üç yıla kadar hapis cezası getiriyor. 'Kişilerin huzur ve sükununu bozmak' da ayrıca bir suç. Hakaret, tehdit varsa bunlar da ayrı suçlar. Uygulayan işveren de olsa, çalışma arkadaşımız da olsa suç. Hapis yatabilir yani. Ayrıca çalışanların, maddi ve manevi tazminat davaları açma hakkı var. Ek olarak, İş Kanunu gereğince, tazminatlarını alıp işten ayrılabilir, o ortamda kalmak, yaşamak zorunda değil. İster işveren kendi yapsın, ister kendi yöneticilerine yaptırsın, isterse çalışanlar arasında gerçekleşsin, işverenler işyerindeki şiddetten sorumlu. Bir kere, yeni İş Kanunu'nun 5. maddesindeki, işyerinde 'dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünüce, felsefi inanç, din, mezhep vb. konularında ayrım yapılamaz' maddesinden sorumlu, ayrıca işyerinde 'güvenli', 'huzurlu' bir iş ortamı yaratmaktan sorumlu; kendisini ya da çalışanlarını denetleyemiyorsa, bundan da sorumlu. Bu sorumluluğu yerine getiremezse, ya da kendi ihlal ederse, sonuçlarına katlanacak: Çalışanların yasal hakları olan ihbar ve kıdem tazminatını ödeyecek. Eğer işyerinde 30'un üzerinde çalışan varsa, işten haksız olarak çıkarılan çalışanlar, mahkeme kararıyla (dava süresine ilişkin dört aylık ücretlerini de alarak) işe dönebilir; işveren işçiyi işe almazsa dört aydan sekiz aya kadar ücret ödemek zorunda kalabilir. Birbirimizin hukukuna saygılı yaşamak istiyorsak, yasalar böyle." karşı ne yapılabilir



Kaynak : Cosmopolitan
Abone olmak için: Tıklayın