Bütün gün bilgisayar başındayım!
Tam 12'de karnım zil çalıyor.
Ofiste bütün gün abur cubur yiyorum!
İşten 7'de çıkıyorum. Spor yapmaya vakit mi var?
Yukarıdaki diyaloglar tanıdık mı geliyor? O zaman siz de çalışma hayatının kilosuna etkisinden dert yanan ofis oburlarındansınız. Endişelenmeyin yalnız değilsiniz. Pek çok kadın yoğun iş hayatının kalçalarına 5 kilo olarak dönmesinden şikayetçi.
Evlilik kilo aldırır diyen şehir efsanelerinin yanına bir de çalışmak kilo aldırır aforizmasını ekleyebiliriz. Zira çalışma hayatına 6 ay önce atılmış bir çömez olarak, ofis hayatının vücuduma olan etkisini kendi gözlerimle gördüm. Önce sabahları kahvaltımı simit, poğaça çay şeklinde geçiştirmeye başladım daha sonra saat 12'yi gösterir göstermez acıkmaya… Aralarda bisküvi, çikolata, fındık, fıstık atıştırmalarım da cabası. Midem bu beslenme düzenini kabullenmeye çalışırken vücudum da bütün gün bilgisayar başında oturmanın sinyallerini vermeye başladı. Her sabah vücudumun farklı bir yerinde sinir bozucu ağrılarla uyanmaya, enerjimi yüksek tutmak için saat başı kahve içmeye başladım. Eve geldiğimde sürekli yorgun ve mutsuz hissediyordum çünkü günde yaklaşık 3 buçuk saati eve ulaşmaya çalışarak trafikte geçiriyordum.
Şimdi, "herkes böyle çalışıyor M, amma da naziksin!" diye bana söylenmeyin. İstanbul'da koca koca plazalarda çalışmak, iş kadını, pardon Sex And The City kadını olmak önceleri çok havalı geliyor. Ama Carrie yazdığı yazıyı bitirip soluğu spor salonunda alırken siz nefes nefese beşinci toplantınıza giriyor oluyorsunuz. Sonra da yorgunluktan ölmüş bir halde elinizde koca dilim bir pizzayla Sex And The City izleyip vay be ne hayatlar var diye iç çekiyorsunuz :)
Peki ne yapacağız?
Önce elinizden o pizzayı yavaşça bırakın ve beni dinleyin :)
Sex And The City'nin Carrie'si kadar havalı olmasam da benimde kendime göre bir karizmam var değil mi ama?
Ofis hayatının bize bahşettiği kilolardan kurtulmak aslında çok basit. Bunun için 5 altın kuralımız var.
Arabayı hayatınızdan çıkarın
Araba kullanıyorsanız ekmek almaya bile arabayla gidersiniz. Hazır benzin fiyatlarına da zam yapılmışken arabanızı garajda bırakarak hem cüzdanınıza hem de vücudunuza büyük bir iyilik yapın!
Asansörü unutun!
Muhteşem bacaklara sahip olmak hiç zor değil. Hayır, Tv'de satılan bilmemneShaper aletini almanıza gerek yok. Tek yapmanız gereken iş yerinizin merdivenlerini kullanmak. Günde birkaç kez merdiven çıkmak bacaklarınızı sıkılaştıracak ayrıca sabahları ağrılarla uyanmanızı da engelleyecektir.
Hamur işlerine son!
Sabahları kepek ekmeği, beyaz peynir, domates ve salatalıktan oluşan kahvaltınızdan vazgeçmeyin. Simit, poğaça ve türevlerine sararsanız vücudunuzu anlamsız hamur işleriyle dolduracağınız gibi poponuz da aynı poğaçaya benzer. Sağlıklı bir kahvaltı yapmayı ihmal etmeyin.
Abur Cubur!
5 çayı denen aktivite diyet yapan kadınların can düşmanıdır. Bu saatlerde çay dışında her türlü abur cubur tüketilir. Bol yağlı kek ve poğaçalar, şekerli kurabiyeler her an aklımızı çelebilir. Bu yüzden çekmecenizde atıştırmak için kepekli bisküviler bulundurun. Ben bazen çikolatalı diyet bisküvilerden yiyorum. Diyet yapıyoruz diye tadı saman gibi olan bisküvilere hapsolmaya gerek yok :)
Saat 7'de gün biter!
İşte benim uygulamakta en çok zorlandığım kural. Çoğu zaman işten çıkmam 8'i buluyor. Hala yemek yememiş olan vücudum o saatte sadece İskender yemek istese de meyve salatası veya salatayla geçiştiriyorum. Metabolizmanız akşam 7'den sonra çok yavaş çalışır bu yüzden saat 7'ye kadar akşam yemeğinizi yemiş olun. Bu saydığım kurallardan bana göre en önemlisi "Hareket etmek". Bunun için her akşam havasız bir spor salonunda ter dökmeye gerek yok. İstanbul'un engebeli yollarını da bir spor salonu gibi kullanabilirsiniz :)
Şimdi izninizle spor ayakkabılarımı ayağıma geçirip Metro'ya kadar yürüyeceğim.
İyi haftalar
M*
m@caferuj.com.tr
Bu fotoğraf Paris Metrosunda çekilmişti. Fransız kadınlar ince topuklarının üzerinde metro hatları boyunca yürüyüp duruyorlar. Bu kadar zayıf ve narin olmalarına şaşmamalı :)
Tam 12'de karnım zil çalıyor.
Ofiste bütün gün abur cubur yiyorum!
İşten 7'de çıkıyorum. Spor yapmaya vakit mi var?
Yukarıdaki diyaloglar tanıdık mı geliyor? O zaman siz de çalışma hayatının kilosuna etkisinden dert yanan ofis oburlarındansınız. Endişelenmeyin yalnız değilsiniz. Pek çok kadın yoğun iş hayatının kalçalarına 5 kilo olarak dönmesinden şikayetçi.
Evlilik kilo aldırır diyen şehir efsanelerinin yanına bir de çalışmak kilo aldırır aforizmasını ekleyebiliriz. Zira çalışma hayatına 6 ay önce atılmış bir çömez olarak, ofis hayatının vücuduma olan etkisini kendi gözlerimle gördüm. Önce sabahları kahvaltımı simit, poğaça çay şeklinde geçiştirmeye başladım daha sonra saat 12'yi gösterir göstermez acıkmaya… Aralarda bisküvi, çikolata, fındık, fıstık atıştırmalarım da cabası. Midem bu beslenme düzenini kabullenmeye çalışırken vücudum da bütün gün bilgisayar başında oturmanın sinyallerini vermeye başladı. Her sabah vücudumun farklı bir yerinde sinir bozucu ağrılarla uyanmaya, enerjimi yüksek tutmak için saat başı kahve içmeye başladım. Eve geldiğimde sürekli yorgun ve mutsuz hissediyordum çünkü günde yaklaşık 3 buçuk saati eve ulaşmaya çalışarak trafikte geçiriyordum.
Şimdi, "herkes böyle çalışıyor M, amma da naziksin!" diye bana söylenmeyin. İstanbul'da koca koca plazalarda çalışmak, iş kadını, pardon Sex And The City kadını olmak önceleri çok havalı geliyor. Ama Carrie yazdığı yazıyı bitirip soluğu spor salonunda alırken siz nefes nefese beşinci toplantınıza giriyor oluyorsunuz. Sonra da yorgunluktan ölmüş bir halde elinizde koca dilim bir pizzayla Sex And The City izleyip vay be ne hayatlar var diye iç çekiyorsunuz :)
Peki ne yapacağız?
Önce elinizden o pizzayı yavaşça bırakın ve beni dinleyin :)
Sex And The City'nin Carrie'si kadar havalı olmasam da benimde kendime göre bir karizmam var değil mi ama?
Ofis hayatının bize bahşettiği kilolardan kurtulmak aslında çok basit. Bunun için 5 altın kuralımız var.
Arabayı hayatınızdan çıkarın
Araba kullanıyorsanız ekmek almaya bile arabayla gidersiniz. Hazır benzin fiyatlarına da zam yapılmışken arabanızı garajda bırakarak hem cüzdanınıza hem de vücudunuza büyük bir iyilik yapın!
Asansörü unutun!
Muhteşem bacaklara sahip olmak hiç zor değil. Hayır, Tv'de satılan bilmemneShaper aletini almanıza gerek yok. Tek yapmanız gereken iş yerinizin merdivenlerini kullanmak. Günde birkaç kez merdiven çıkmak bacaklarınızı sıkılaştıracak ayrıca sabahları ağrılarla uyanmanızı da engelleyecektir.
Hamur işlerine son!
Sabahları kepek ekmeği, beyaz peynir, domates ve salatalıktan oluşan kahvaltınızdan vazgeçmeyin. Simit, poğaça ve türevlerine sararsanız vücudunuzu anlamsız hamur işleriyle dolduracağınız gibi poponuz da aynı poğaçaya benzer. Sağlıklı bir kahvaltı yapmayı ihmal etmeyin.
Abur Cubur!
5 çayı denen aktivite diyet yapan kadınların can düşmanıdır. Bu saatlerde çay dışında her türlü abur cubur tüketilir. Bol yağlı kek ve poğaçalar, şekerli kurabiyeler her an aklımızı çelebilir. Bu yüzden çekmecenizde atıştırmak için kepekli bisküviler bulundurun. Ben bazen çikolatalı diyet bisküvilerden yiyorum. Diyet yapıyoruz diye tadı saman gibi olan bisküvilere hapsolmaya gerek yok :)
Saat 7'de gün biter!
İşte benim uygulamakta en çok zorlandığım kural. Çoğu zaman işten çıkmam 8'i buluyor. Hala yemek yememiş olan vücudum o saatte sadece İskender yemek istese de meyve salatası veya salatayla geçiştiriyorum. Metabolizmanız akşam 7'den sonra çok yavaş çalışır bu yüzden saat 7'ye kadar akşam yemeğinizi yemiş olun. Bu saydığım kurallardan bana göre en önemlisi "Hareket etmek". Bunun için her akşam havasız bir spor salonunda ter dökmeye gerek yok. İstanbul'un engebeli yollarını da bir spor salonu gibi kullanabilirsiniz :)
Şimdi izninizle spor ayakkabılarımı ayağıma geçirip Metro'ya kadar yürüyeceğim.
İyi haftalar
M*
m@caferuj.com.tr
Bu fotoğraf Paris Metrosunda çekilmişti. Fransız kadınlar ince topuklarının üzerinde metro hatları boyunca yürüyüp duruyorlar. Bu kadar zayıf ve narin olmalarına şaşmamalı :)