MODA HABER
Moda, erkekler ve metropol gerçeği…
Bir erkeğin bir kadını seksi bulması için siyah bir kalem etek, üzerine üç düğmesi açık bırakılmış beyaz gömlek ve bir çift en topuklusundan stiletto yeterlidir.
GÜNCELLEME TARİHİ: 19 Temmuz 2010
Oldum olası modayı sevmişimdir. Kahvemi alıp moda dergilerinin içinde kaybolmak, sezon trendlerini takip etmek, Oscar törenlerini kim ne giymiş diye izlemek, bir şey almayacak olsam bile saatlerce vitrinlere bakmak en sevdiğim aktivitelerdendir. Böyle dedim diye her trendi ölesiye takip ediyorum sanmayın. Ben "Moda insanın kendisine yakışanı giymesidir" geyikçilerindenim.
Yani beni sokakta üzerimde "Burberry" defilesinin en çılgın elbisesiyle göremezsiniz. Yinede o çılgın elbise güzeldir. Ona bakmanın, hatta şanslıysanız dokunmanın hazzı tarifsizdir. Gel gelelim erkekler bu konuda bizimle aynı fikirde değil. Bu yazın modası turkuaz ojeler ya da 80'lerden gelen vatkalar erkeklerin korkulu rüyası. Bazıları banane modadan diyerek görmezden geliyor bazıları ise "Yüzünü göremiyorum, çıkar şu kocaman gözlükleri" diyerek elle tacize geçiyor canımızdan çok sevdiğimiz oversized gözlüklerimize.
Aslında hepimizin bildiği şu gerçeği tekrarlayalım "Biz kadınlar erkekler için değil kendi hemcinslerimiz için giyiniyoruz." Ara sıra eşimizi, sevgilimizi mutlu etmek için onun sevdiği şeyleri giysekte şu gerçekle yüzleşelim "Erkeklerin beğenilerini takip etseydik hayat çok sıkıcı olurdu". Bir erkeğin bir kadını seksi bulması için siyah bir kalem etek üzerinde üç düğmesi açık bırakılmış beyaz gömlek ve bir çift en topuklusundan stiletto yeterlidir. Bunu okuyan erkek okuyucular "Hah ne güzel dedin bak her gün böyle giyinin işte canımıza minnet" diyorlar duyuyorum. Eee peki hayat boyu böyle mi giyineceğiz? Moda endüstrisi her sezon yaratıcılığın sınırını zorlarken Prada bize en güzel çantaları sunup, Alexander Mcqueen diğer taraftan hala tasarımlarını giyiyor muyuz diye bizi kontrol ederken biz kalem etek ve topuklu ayakkabı ikilsiyle mi devam ettireceğiz hayatımızı?
Evet erkeklerin hayatımızdaki yeri büyük; severiz, sayarız falan ama ben mavi ojelerim ve dümdüz tob's ayakkabılarım olmadan nereye kadar yaşayabilirim. Yaşasam da o hayat benim için bitkisel hayattan farksız olmaz mı?
İstanbul'da moda yollardan sorulur!
Hadi erkekleri çok takmadık diyelim. Giydik en yüksek topuklu Louboutin'lerimizi çıktık yola. Eee İstanbul'da trafik çok, bizde Fransız kadınlar gibi seke seke metroya ineriz olmaz mı?
Olmaz!!!
Çünkü o topuklarla Karaköy'den Taksim'e çıkamazsın. Fransızları unutup New Yorker 'lar gibi çantana bir çift babet atıp metroya koşmaya başlarsın ama üzerine çevrilen tuhaf bakışlardan rahatsız olursun çünkü üzerinde hafifçe sütyenini gösteren dantel gömleğin vardır.
Eee tasarımcılar "Show us some skin!" dememişler miydi?
Onlar der ama bunları İstanbul'da uygulayamazsın. Antep'ten, Rize'den, Kastamonu'dan İstanbul sokak modasını blog sayfalarından takip edenler sanıyorlar ki; İstanbul modanın başkenti.
Televizyonlarda reklamlar bas bas bağırıyor "Burası İstanbul kızım istediğini giyersin" diye.
Palavra!!!
Bu yazıyı okuyan bazı moda severler "Niye canım ben istediğimi giyiyorum atıyorum kendimi istinye Park'a modayı baştan yaratıyorum şekerim" diyebilirler...
Eee hani moda sokaklardaydı...
Kendimizi kandırmayalım...
Burası İstanbul!
Yani beni sokakta üzerimde "Burberry" defilesinin en çılgın elbisesiyle göremezsiniz. Yinede o çılgın elbise güzeldir. Ona bakmanın, hatta şanslıysanız dokunmanın hazzı tarifsizdir. Gel gelelim erkekler bu konuda bizimle aynı fikirde değil. Bu yazın modası turkuaz ojeler ya da 80'lerden gelen vatkalar erkeklerin korkulu rüyası. Bazıları banane modadan diyerek görmezden geliyor bazıları ise "Yüzünü göremiyorum, çıkar şu kocaman gözlükleri" diyerek elle tacize geçiyor canımızdan çok sevdiğimiz oversized gözlüklerimize.
Aslında hepimizin bildiği şu gerçeği tekrarlayalım "Biz kadınlar erkekler için değil kendi hemcinslerimiz için giyiniyoruz." Ara sıra eşimizi, sevgilimizi mutlu etmek için onun sevdiği şeyleri giysekte şu gerçekle yüzleşelim "Erkeklerin beğenilerini takip etseydik hayat çok sıkıcı olurdu". Bir erkeğin bir kadını seksi bulması için siyah bir kalem etek üzerinde üç düğmesi açık bırakılmış beyaz gömlek ve bir çift en topuklusundan stiletto yeterlidir. Bunu okuyan erkek okuyucular "Hah ne güzel dedin bak her gün böyle giyinin işte canımıza minnet" diyorlar duyuyorum. Eee peki hayat boyu böyle mi giyineceğiz? Moda endüstrisi her sezon yaratıcılığın sınırını zorlarken Prada bize en güzel çantaları sunup, Alexander Mcqueen diğer taraftan hala tasarımlarını giyiyor muyuz diye bizi kontrol ederken biz kalem etek ve topuklu ayakkabı ikilsiyle mi devam ettireceğiz hayatımızı?
Evet erkeklerin hayatımızdaki yeri büyük; severiz, sayarız falan ama ben mavi ojelerim ve dümdüz tob's ayakkabılarım olmadan nereye kadar yaşayabilirim. Yaşasam da o hayat benim için bitkisel hayattan farksız olmaz mı?
İstanbul'da moda yollardan sorulur!
Hadi erkekleri çok takmadık diyelim. Giydik en yüksek topuklu Louboutin'lerimizi çıktık yola. Eee İstanbul'da trafik çok, bizde Fransız kadınlar gibi seke seke metroya ineriz olmaz mı?
Olmaz!!!
Çünkü o topuklarla Karaköy'den Taksim'e çıkamazsın. Fransızları unutup New Yorker 'lar gibi çantana bir çift babet atıp metroya koşmaya başlarsın ama üzerine çevrilen tuhaf bakışlardan rahatsız olursun çünkü üzerinde hafifçe sütyenini gösteren dantel gömleğin vardır.
Eee tasarımcılar "Show us some skin!" dememişler miydi?
Onlar der ama bunları İstanbul'da uygulayamazsın. Antep'ten, Rize'den, Kastamonu'dan İstanbul sokak modasını blog sayfalarından takip edenler sanıyorlar ki; İstanbul modanın başkenti.
Televizyonlarda reklamlar bas bas bağırıyor "Burası İstanbul kızım istediğini giyersin" diye.
Palavra!!!
Bu yazıyı okuyan bazı moda severler "Niye canım ben istediğimi giyiyorum atıyorum kendimi istinye Park'a modayı baştan yaratıyorum şekerim" diyebilirler...
Eee hani moda sokaklardaydı...
Kendimizi kandırmayalım...
Burası İstanbul!