Modada realizm çağı
MODA

Modada realizm çağı

Helmut Lang ve model yaptığı New York’lu taksi şoförleri, Balenciaga ve Yeezy’nin paparazzi tadında yeni sezon fotoğrafları, Vetements’ın Zürih sokaklarında turistlerle moda çekimi...

GÜNCELLEME TARİHİ: 19 Nisan 2018

Yoksa moda kendi yörüngesinden çıktı mı? Kusursuz modellerin ve ihtişamlı moda haftalarının çevresinde dönmüyor mu artık? Normal insanların kahraman olduğu realizm çağına mı giriyor?

Çağla Bingöl

2010 yılında Instagram'ın hayatımıza girmesiyle artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını anlamalıydık. Çünkü aynı dönem yepyeni bir süpermodel akımına da öncülük ediyordu. 80'lerin Cindy Crawford, Linda Evangelista, Carla Bruni gibi isimleri sadece kıyafetleri kusursuz taşıyabildikleri için el üstünde tutulmuyorlardı kuşkusuz.

Aynı zamanda harika kişilikleri ve mükemmele yakın hayatları vardı. Fakat Cara Delevingne'in öncüsü olduğu yeni süpermodeller, Instagram'da en özel anlarını paylaşabilen, en komik yüz ifadeleri ile poz verebilen ve kusurlarını göstermekten çekinmeyen insanlar. Tüm dünyayı sarmakta olan 'yeni bireyselleşme çağı' işte böyle başladı...

Artık kendimize karşı daha şefkatli, kusurlarımıza karşı daha toleranslı, hayata karşı daha realistiz. Şimdi sıra moda markalarında. Zira kusurlarından sakınmayan yeni nesil modellerde gözümüze batan bir şey vardı: Üzerlerindeki mükemmel kıyafetler ve sosyal medyada paylaştıklarına benzemeyen rötuşlu moda çekimleri. Bu nedenle, ilgimizi markaların bize sağladığı kampanya karelerinden Instagram'da kendi ünlü ettiğimiz isimlere doğru kaydırdık. Artık resmi sosyal medya hesaplarından çok, onlar etkileşim sağlıyordu. Tabii, modaevleri yeni bir karar vermekte gecikmediler: Onlar da artık daha gerçek olacaklardı.

VETEMENTS KENDİNİ SOKAĞA VURDU, BALENCİAGA PAPARAZZİLİĞE SOYUNDU

Markalar, doğallık arayışımızı paketleyip bize yeniden satmaya karar verdiklerinde farklı yönlere yelken açtılar. Vetements, daha önce kendine belirlediği, rave partilerden hoşlanan clubber'lardan oluşmuş kapalı grubun dışına çıktı. Alman turistten Milanolu stil sahibi leydiye, güvenlik görevlisinden ofisteki IT sorumlusuna, çok geniş bir kitleye hitap etmeye karar verdi. Birkaç zekice detay katarak, sıradan insanların günlük kıyafetlerini bize tekrar sundu. Sezon çekimini ise 'normallikten' ilhamla, tasarım ofisini de taşıdığı Zürih sokaklarında turistlerle gerçekleştirdi.


Vetements'ın Zürih'teki İlkbahar/Yaz 2018 koleksiyon sunumundan

Markanın daimi stilisti Lotta Volkova ile gerçekleşen çekimlerde turistler; hep akıllarına kazınan eli belinde, şuh bakışlı, karnı içine göçmüş dergi modellerini taklit ettiler. Sonuç oldukça ilgi çekti. Çünkü bu insanlar; herkesin rastladığı, belki tatilde yanında gezdiği için utandığı bel çantalı amcası ya da her gün iş takımı altına spor ayakkabı giyen kendisiydi. Bu arada marka radikal bir harekette daha bulunarak Paris Moda Haftası'ndan çekildi. Onun yerine erkek moda haftasında bir gün, defile yerine etkinlik yapacağını açıkladı. Moda haftalarından çekilme ve farklı etkinliklerle sezon tanıtma trendi, modaya realist bakışın bir parçası olarak aynı dönemde yayılmaktaydı. Thom Browne, Proenza Schouler, Rodarte, Altuzarra ve geçtiğimiz Şubat ayında New York'taki son defilesine imza atan Alexander Wang de ya tamamen defilelerden vazgeçen, ya kendini daha iyi bir gelecek hülyası ile Paris'e atan ya da defile yerine parti, sergi, performans yolunu seçen isimler arasında.


Vetements'ın Zürih'teki İlkbahar/Yaz 2018 koleksiyon sunumundan

Helmut Lang ise bu doğallaşma akımının ışığında eski bir kampanyasını tekrarlamanın tam zamanı olduğunu düşündü. 1998'de New York taksilerinin taşıdığı reklam panolarını kullanan ilk lüks marka olan Helmut Lang, bu kez taksilerle beraber şoförlerini de giydirdi. 300 Dolar civarında fiyat etiketine sahip Helmut Lang sweatshirt'lü taksiciler aracılığıyla tasarımcı, her bireyin değerli olduğunu söylemek istiyordu belki de. Böylece birçok insanın gereğinden fazla değer gördüğü düşüncesine de bizimle beraber hak vermiş oluyordu.


Helmut Lang kapsül koleksiyonu için poz veren taksiciler

Vetements'la aynı yaratıcı ismi, Demna Gvasalia'yı paylaşan Balenciaga ise psikolojinin iyice derinliklerine inerek, gözetleme tutkumuzdan ilhamla paparazzi temasına el attı. 60'larda Fransız Rivierası'nda ortaya çıktıklarından beri, en iyi kalplimizin bile gözünün kaydığı paparazzi kareleri bugünkü sokak modasının da atası gibi. Ve reklam kampanyaları için ilk defa kullanılmıyorlar. Jimmy Choo 2005'te, Dior (Mila Kunis ile) 2012'de ve Michael Kors 2017 yılında aynı temaya başvuran markalar arasındaydı. "Peki, neden Baleciaga'yı konuşuyoruz?" derseniz, cevabı kampanyasının
daha gerçekçi ve olağan görünmesi.


Balenciaga İlkbahar/Yaz 2018 reklam kampanyası

Aynı tema, bu sezon bir de pazarlama dahisi Kanye West tarafından başarıyla kullanıldı. Stil sahibi kıyafetleriyle kendini, "Ben bildiğiniz rapçilWerWden değilim" mesajı ile pazarlayan West, şimdi koton eşofman takımlardan oluşan Yeezy koleksiyonlarını da aynı şekilde sunuyor: "Bildiğiniz eşofmanlardan değil. Çünkü Kim Kardashian giyiyor ve çok seksi duruyor." Önceki sezonlarda yaptığı sansasyonel defilelerden vazgeçen West, bu sezon en önemli değerini, yani Kim Kardashian'ı kullandı. Kardashian, Yeezy'nin 6. sezon kıyafetlerini giyerek paparazzi esintili kareler için poz verdi. Hem de McDonalds'a giderken, benzin alırken, kargoları bırakırken gibi günlük hayatından (!) anlarla. Tabii bu, işin sadece bir kısmıydı. Sonrasında Kardashian'a klonu kadar benzeyen modeller birebir aynı pozları vererek kampanyanın ikinci adımına imza attılar. Hatta bu kızlar arasında Paris Hilton da vardı. Yani dünya tersine döndü. Kardashian benzerlerinin pozları, çok istersek ve azmedersek hayranı olduğumuz ünlülere benzeyebileceğimiz, hatta onların kampanyalarında yer alabileceğimiz umudunu verdiği için de sevildi. Bu arada, son derece ham izlenimi veren çekimin stilistliğini Carine Roitfeld gerçekleştirdi.


Yeezy'nin 6. sezon kampanyasında Kim Kardashian 'klonu' Paris Hilton

MODA HAFTALARI TENHALAŞIYOR
Bugün modaevlerinin çekimlerine baktığımızda, çoğunlukla doğal bir ışık kullanımı, herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği çok renkli, ırklı, uluslu bir cast seçimi ve sağlıklı bir vücut imajı ile karşılaşıyoruz. Moda haftalarının ulaşılmaz podyum rüyası ve tanrıça gibi modeller popülerliğini yitiriyor. Çünkü selfie çağında hiçbir imizin mükemmel olmadığını anladık ve artık kusursuzlaştırılmış kareler gözümüzü yoruyor. Aynı insani havayı modaevlerinde de görmeyi bekliyoruz. Bu bekleyişimiz de kendini markalara verdiğimiz like'lar olarak gösteriyor. Sosyal medya devrinde başarı 'like' sayısına endekslenince, modaevleri defilelere ayırdıkları bütçe ile elde ettikleri PR dönüşünü karşılaştırmaya başladılar. Chanel, Fendi, Louis Vuitton gibi büyük markaların lisanslı ürün gruplarının başarısı için görsel şölen niteliğinde defilelerin devamı şart. Çünkü onlar kendilerini ne kadar ihtişamlı gösterirlerse, sattıkları ulaşılabilir ürün grupları, yani güneş gözlükleri, parfümler, saatler o kadar başarılı oluyor. Bugün, markaların en büyük gelir kapıları da bu ürünler aslında. Sonuçta, tıpkı kampanyalarını büyüttükleri gibi show'larını da büyütmeyi sürdürecekler.

Defilelere devam edecek bir diğer tasarımcı topluluğu da LVMH ve Kering gibi moda gruplarında yer bulmak isteyen gençler olacak. Tıpkı son dönemde böyle yatırımlar alan Proenza Schouler ve Christopher Kane'in, kapağı devler ligi Paris Moda Haftası'na atması gibi.

Fakat kalan markalar için eğri oturup doğru konuşmak gerekirse; moda haftaları çok da eşitlikçi bir atmosfer sunmuyor. Eskaza yanlış bir güne denk gelirseniz (mesela editörlerin sevgilisi, prestijli bir markanın dünyanın öbür ucunda şov yaptığı bir güne) defile için ayırdığınız parayı sokağa atmış olabilirsiniz. Ya da defilenize Instagram ünlülerini katmadığınız için sosyal medyada hiç yer bulamayabilirsiniz. Hatta bazen koleksiyonunuz, medyada yeterince yer bulmadığı için büyük bir marka tarafından 'esinlenme' malzemesine dönüştürülebilir. Son dönemde Diet Prada isimli Instagram hesabından takip ettiğimiz birçok örnekte olduğu gibi.

Peki, moda yeni realizm döneminde bir daha dönmemek üzere yörüngeden çıkacak mı? Moda haftaları literatürden kalkacak mı? İnternette eş zamanlı yayınlanan defileler mi çözüm olacak? See now, buy now koleksiyonlar başarı yakalayacak mı? Son olarak; gözümüzü kamaştıran moda çekimlerinin devri kapandı mı? Sorunun cevabı aslında içinde saklı: Moda döngü ile nefes alan, geri dönüşümden beslenen bir endüstri. Yani büyük ihtimalle çok seslilik yerini tek bir kalıba, Instagram'ın karakterli modelleri askı modellerine, gerçekçilik akımı da kusursuz ihtişama bırakacaktır tekrar.