Modanın evrimi: 2000'ler
MODA

Modanın evrimi: 2000'ler

Dönemin trendlerini, global ve lokal moda sektöründe olan biteni Bazaar’ın 2000’li yıllarda moda editörü olan Yaprak Gerçek anlatıyor.

GÜNCELLEME TARİHİ: 22 Aralık 2017

80'ler, 90'lar diye kullanmaya alışmışız 2000'lere ne ad vereceğimizi düşünerek giriyoruz milenyuma. 0'lar? 00'lar? Yeni milenyum? Bir taraftan hem Harper's Bazaar'ın amiral gemisi Amerikan edisyonunda hem de Türk versiyonunda taşların yerinden oynadığı yılları yaşamaktayız. O yıllarda bizim editoryal anlayışımızı da çok etkilediği için Amerikan edisyonundan biraz bahsetmeliyim…

Bazaar'ın küllerinden doğuşunun mimarı efsanevi editör Liz Tilberis 1999 yılında kanserden ölünce yerine Kate Betts geçiyor. Kate Betts, bu transfer öncesinde Amerikan Vogue'da çalışmakta ve kendisine Anna Wintour'un varisi gözüyle bakılıyor. Bazaar'da tarihinin en genç yayın yönetmeni sıfatıyla göreve gelmesiyle dergide modernleşme operasyonu başlıyor.


Bazaar'ın 140. yıl sayısı kapak kızı Jennifer Aniston

Milenyuma, yeni bir kadro ve logoyla giriyor dergi. Sadece logo değil; tüm görsel tasarım yenileniyor, daha minimalist ve tematik moda çekimleri yapılmaya başlanıyor. İnternet, politika, rap kültürü konuları dergi kapağındaki başlıklar arasına giriyor. İşte tam bu noktada biz, Kate Betts'in yeniliklerini hevesle kucaklayacak gencecik bir ekip olarak 2000'ler modasına giriyoruz. Türkiye'de moda dergiciliği henüz çok yeni… Bazaar zaten çıkalı sekiz sene olmuş, bir de dergiyi ilk çıkaran ekip gitmiş yerine bizler gelmişiz; tamamen taze kanız piyasada. Ofisimiz Nişantaşı'nda. Lal Dedeoğlu ve Ender Sanal'ın Buz'u ile aynı binadayız ve elbette favorimiz Bazaar isimli kokteylleri. Genel Yayın Yönetmeni Gülse Birsel, Yazı İşleri Müdürü Aslı Gül, Kreatif Direktör Nevzat Çalışkan, Moda Editörü ben ve editörler Melis Ağazat, Pemra Abasıyanık... Hepimiz adına alçakgönüllülük yapmadan söyleyeceğim; bu isimler sektörde hala önemli isimler, Gülse ise herkesin bildiği üzere dergicilik yıllarından esinlenerek yarattığı Avrupa Yakası'ndan beri Türkiye'nin en önemli komedyenlerinden biri.


Karl Lagerfeld objektifinden Zac Posen ve Karolína Kurková, Ekim 2004

Gülse'nin yayın yönetmenliği dönemini düşününce aklıma ilk başta 'eğlenceli' kelimesi geliyor. Gerçekten de o yıllarda 'eğlenceli bir dergi yapmak' ilk hedefimizdi. Bunu başarmak için moda çekimleri ile konuları iç içe geçirmeye, yazarlar yerine yazı yazan ünlüleri kullanmaya başladık. Örneğin Selin Toktay, Sinem Güven, Ayşe Arman, Serdar Gülgün ve Zafer Civelek gibi tanınmış simaları parti ortamında çekiyor ve bunu magazin değil; moda çekimi olarak kurguluyorduk. Deniz Akkaya, Bazaar için Cem Yılmaz, Kaya Çilingiroğlu gibi ünlü erkeklerle röportaj yapmış, Ayça Şen ve Ebru Çapa yazılarıyla katkıda bulunmuştu.


Emre Ünal ve Melis Ağazat'ın Aralık 2007 sayısında yer alan 'Yeni Lüks' adlı moda çekiminden - Yaprak Gerçek ve Emre Doğru'nun Şubat 2005 sayısında yer alan moda çekiminden

Sadece Amerikan Bazaar'ın popüler kültürü kucaklayan yeni duruşundan değil; o yıllarda yayımlanmaya başlayan bağımsız Wallpaper dergisinin yaşam tarzı, tasarım ve modayı harmanlamasından da etkilendik. Ben moda editörü olarak İtalyan Vogue'daki moda çekimlerinin yüksek fotoğraf kalitesini örnek aldım. Bazaar Amerika çoğunluğa hitap eden 'mainstream' bir dergi olsa da biz Türkiye'de en bağımsız ve deneysel işler gerçekleştiren dergi haline geldik.

Bu sırada Harper's Bazaar Amerika Genel Yayın Yönetmeni Kate Betts'in serifsiz Bazaar logosunun ömrü kısa oldu. Satışların istenilen düzeyi yakalayamaması üzerine görevi, dergiyi bu yıllara kadar taşıyan Glenda Bailey devraldı. Bazaar da klasik logosuna geri döndü ama değişmeye devam etti. Farklı yaşlara uygun moda ve güzellik konuları, biri ticari diğeri sanatsal iki farklı kapak uygulaması, canlı renklerle öne çıkan sayfa tasarımları ve çekimlerdeki seksapel artışı Bailey'nin Bazaar'a getirdiği ve bize de yansıyan yeniliklerdi. Her ne kadar eğlenceli olmaya soyunsak da snob tavrımız, reklam verenlere sevimli gelmediğinden bütçe sıkıntısı çekiyorduk. Aynı sebeple reklam baskısını daha az
hissedip çekimlerimizde istediğimiz oranda yaratıcı olma imkanı buluyorduk. Mesela Selma Ergeç ve Zeliha Çal'ı Boys Don't Cry filminden esinlenerek lezbiyen bir çift olarak çektik.


Alexi Lubomirski'nin Renée Zellweger kapağı, Haziran 2005

Bu yazı için eski dergilerimi karıştırdığımda ilk dikkatimi çeken markaların azlığı oldu. Moda dergisinin can damarı olan kıyafetleri ve ilanları bulabilmek için her ay mucizeler yaratmamız gerekiyordu. Kıyafet açığını bütçeler elverdiğince prodüksiyonu zenginleştirerek kapamaya çalıştık. Çok lüks ya da sıradan ama ilginç mekanlar bulmak, barter yaparak ayarladığımız seyahatler, çekimlerde birden fazla model kullanmak, çeşit çeşit aksesuar ve dekor ilaveleri o dönemde çekimlerin vazgeçilmeziydi. Hatta bir mücevher çekiminde Aslı Gül'ün siyam kedisini model olarak kullanmaya çalışmıştık. Çekim, gün boyu sadece birkaç kare çekebildikten sonra hüsranla sonuçlandı. Başka bir sefer fotoğrafçı Sedef Delen ile küçük bir kız çocuğunu Çırağan Sarayı'nın devasa süitinde mücevherle çektiğimizi hatırlıyorum. Şimdi olsa bir böyle bir çekim yapmam muhtemelen!


Patrick Demarchelier'nin Gwyneth Paltrow kapağı, Kasım 2001

Ürün bulmakta zorluk yaşasam da o dönemde çekmekten keyif aldığım markalar da yok değildi tabii. Beymen ve Vakko'dan mutlaka çekimlik ürün çıkardı. Doğuş Grubu da Gucci ve Emporio Armani'yi getirmişti -ki o zamanlar Gucci'nin Tom Ford ile estiği yıllardı. Hakan Yıldırım, Arzu Kaprol ve Dilek Hanif de Türk modasına soluk aldıran isimlerdi. 2000'lerin ortalarından itibaren de global markalar Türk piyasasına girdi; kullanabilecek malzeme arttıkça moda editörlüğü yapmak daha keyifli hale geldi.

Portfolyosunu geliştirmek isteyen Avrupalı genç yeteneklerin de uğrak yeriydi Bazaar. İtalyan fotoğrafçı Patrizio di Renzo ile Kapadokya'da yaptığımız bilim kurgu çekimimiz, Bazaar'ın sıfır bütçeyle gerçekleştirdiği işlere iyi bir örnektir.


Şubat 2002 sayısında Partick Demercheller'nin Giorgio Armani elbiseyle fotoğrafladığı Gisele Bündchen kapakta

O zamanlar bir de Türk modellerinin dönemi henüz sonlanmamış, bugünlerde olduğu üzere yabancı model kullanmaya başlamamıştık. Tuba Ünsal, Gamze Özçelik, Tuğçe Kazaz, Güzide Duran, Didem Soydan cool Bazaar kızlarından bazılarıydı. Model kızlar kadar 'it girl'leri de kullandık hatta bu kelimeyi Türk okuyucusu ile tanıştıran ilk dergi olduk. Biricik Suden, Hande Ataizi, Berrak Tüzünataç, Cansu Dere, Burcu Esmersoy ilk aklıma gelen isimlerdi. Aynı dönemlerde moda çekimlerinde ağırlıklı olarak dijital kameralar ve photoshop kullanılmaya başlandı. Böylece işleri yapış hızımız da, fotoğrafların tadı da çok değişti. Yeni teknolojilere ısınma dönemiydi; o nedenle ilk dönem rötüşları çok acemidir mesela. İncecik belli modeller ya da balmumu ciltler, fotoğrafçılar photoshop'u çözene kadar yaşadığımız kazalardan bazıları olarak tarihe geçti.


Yaprak Gerçek ve Ayten Alpün'ün Ekim 2004 'Alternatif Akım' çekiminden

2010'lara geldiğimizde sadece Bazaar değil; Türk dergiciliği çok olgunlaşmıştı. Çekimlerde ustalaştık, styling'ler zenginleşti. Gerçi bu kez de fotoğrafçılardan protestolar yükseldi çünkü önceliğimiz fotoğraftaki sanatsal özgürlük değil; kıyafetler olmuştu ama estetikle modayı daha dengeli sunmaya başladık. Bir başka değişim de internet ve sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla oldu. 2000'lerin başında moda, dergilerden takip edilirdi. Oysa 10 yıl içerisinde dergi editörleri blogger'dan Instagram fenomenine, pek çok rakiple tanıştı. Önceleri iki taraf birbirini karaladı sonra iki dünya birbirine karıştı. Tüm bu dinamikler dergi okuyucusuna yaradı ve rekabet kaliteyi getirdi.