

My Life My Style
Rozalin Eraslan ile Londra'daki yaşam alanında renkli ve maksimalist stiline dair.
Röportaj Bade Çakar
Fotoğraflar Joshua Thelwell
Beş yıldır Londra'dasın. Bu şehirde yaşamaya nasıl karar verdin?
Annem ve babam üniversite yıllarında Londra'ya okumaya geldikleri için küçüklüğümden beri sürekli buraya seyahat ederdik ve her zaman üniversiteyi Londra'da okumak istemiştim. King's College London hukuk foundation'ından kabul aldıktan sonra buraya temelli olarak geldim.
Londra'daki yaşam alanın nasıl bir zevki yansıtıyor?
Minimal İskandinav tarzına bayılıyorum fakat evimde renkli maksimalist aksesuar ve sanat eserlerinin olması da çok hoşuma gidiyor. Bu nedenle mobilyalarımı daha minimal tutup, evimi farklı aksesuarlarla renklendirme kararı aldım. Arkadaşlarım oturduğum evi kişiliğimin net bir dışa vurumu olarak görüyor. Yaşadığım alana kendi ruhumu katmayı çok seviyorum, çizdiğim sanat eserlerini duvarlarda görmek de bana ayrı bir mutluluk veriyor. Ayrıca her seyahatimden evime bir parça getiriyorum; topladığım parçaların hikayesini evime gelen misafirlere anlatmak çok keyifli oluyor. Evdeki her objeyi tek tek topladığım için hepsinin manevi bir değeri ve hikayesi var ama en sevdiğim objeyi sorarsanız, mutfak tezgahımın tavanında asılı olan, Alexander Calder'dan esinlenen kinetik mobil diyebilirim. Bana göre evimdeki en güzel unsur, misafirlerimin yaşam alanımı sıcak ve davetkar bulması. Gelen herkesin kendini evinde hissetmesi benim için çok önemli.

My Life My Style
Londra ve İstanbul'un hangi özelliklerini yaşamayı seviyorsun?
İstanbul en güzel haline yazın bürünüyor, bu nedenle yazları Londra'dan İstanbul'a dönüyorum. Şehrin renkleri ve dokuları bana ilham veriyor fakat İstanbul'dayken de Londra'nın özgür, yenilikçi yaşam tarzını özlüyorum. Londra, sınırsız fırsatların olduğu ve gençlere çok ileri bir vizyon katan bir şehir. Her iki şehrin ruhu çok farklı, ikisini de çok ayrı bir şekilde seviyorum.
Savaş Bilimleri ve Tarih bölümünde okurken, sosyal medyada infuencer'lık yapıyorsun. Modaya olan ilgini sosyal medyaya yansıtmaya nasıl karar verdin?
Lisedeyken MUN adlı Birleşmiş Milletler simülasyonlarına katılıyordum. Bu bende diplomasi ve uluslararası ilişkiler alanlarına derin bir merak oluşturdu. King's College London War Studies departmanı, dünyada kendi alanında eğitim veren en iyi bölümlerden biri. Buradan kabul alınca başka bir bölüm okumayı düşünmedim. Diğer yandan, modaya küçük yaştan beri ilgim var, benim için bir yaşam tarzı diyebilirim. Sosyal medyayı hep aktif kullanıyordum fakat influencer olmak gibi bir planım yoktu. Sadece yurtdışındaki trendleri takip edip, kendime göre uyguluyordum. Sevdiğim ürünleri, yaptığım kombinleri daha çok paylaşmaya ve yavaş yavaş ilgi görmeye başlayınca bu işi daha profesyonel bir biçimde yapma kararı aldım.

My Life My Style
"Minimal İskandinav tarzına bayılıyorum fakat evimde renkli maksimalist aksesuar ve sanat eserlerinin olması da çok hoşuma gidiyor"

My Life My Style
Sosyal medya içerik konusunda uçsuz bucaksız bir alan. Sen nasıl bir duruş sergiliyorsun?
Her zaman kendi tarzımı yansıtan, vücut tipime uygun kıyafetler giyiyorum ve özgün paylaşımlar yapmaya dikkat ediyorum. Özgünlük bir içerik üreticisi için çok önemli, trendleri takip ediyorum fakat sosyal medya trendlerinin beni yönetmesine izin vermiyorum. Günümüzde influencer'larla ilgili en büyük sorun, herkesin hesabının ve içeriklerinin birbirine benzemesi, Reels kullanmaya da bu yüzden çok geç başladım. Gerek Instagram'da gerek TikTok'ta özgün olmamı sağlayan, sosyal medyayı bir portfolyo olarak kullanmam. Paylaştığım kombinler dışında çektiğim fotoğrafların sayfamda nasıl göründüğü de benim için çok önemli. İyi kalitede fotoğraf ve video çekmek estetik anlayışımı besliyor ve beni mutlu ediyor. Bu nedenle sosyal medya hesaplarımın fabrikasyon olduğunu düşünmüyorum. Beğeni ve etkileşimden çok, içeriklerimin ilham vermesi benim için çok daha ödüllendirici.
Kişisel stilini nasıl tanımlarsın?
Renkli, maksimalist, değişken, yaratıcı. Farklı tarzları denemekten çok keyif alıyorum. Değişik tırnak, saç ve makyaj modelleriyle deneyler yapmak hoşuma gidiyor. Klasik parçalarla renkli çılgın parçaları birleştirmeye bayılıyorum. Her sene daha cesur ve yenilikçi seçimler yaptığımı düşünüyorum. Trendlere uyum sağlamak da benim için çok önemli, her trendi takip etmiyorum ama beğendiğim trendleri kendi stilime uyguluyorum. Özellikle Londra'da yaşamak tarzımı çok iyi yönde değiştirdi. Buradaki yaratıcı insanların modaya olan etkileri gündelik tarzımı derinden etkiledi. Londra'daki insanlar kıyafet seçiminde İstanbul'dakilerin aksine daha cesur ve deneysel. Bu özgüvene sahip insanlarla beraber yaşamak doğal olarak bana da aynı özelliği kattı.

My Life My Style
Kış sezonundan favori görünümlerin neler?
Kolej tarzı mikro eteklere, özellikle Miu Miu'nun eteklerine bayıldım. Genel olarak oversize unisex kıyafetlere bayılıyorum, Prenses Diana'nın gündelik maskülen tarzı da tekrar popüler olmaya başladı. Bu tarzları stilime uyarlamaya çalışıyorum.
Gardırobunu açsak karşımıza en çok hangi parçalar çıkar?
Oversize pantolon ve ceketler, dad-trainers, kristalli küçük çantalar, 2000'lerden kalma vintage gözlükler, korse üstler, Amina Muaddi topuklu ayakkabılar.
Alışveriş listende hangi parçalar var?
Jean Paul Gaultier'nin vintage tropikal desenli elbisesi, Chanel loafer ve The Row siyah uzun botlar.
Gardırobunda her daim olacağını düşündüğün tasarımlar ya da tasarımcılar?
Chanel'in mikro çantalarına her zaman dolabımda yer vereceğimi düşünüyorum. Ayrıca Dior ve Louis Vuitton da her daim dolabımda yer alacaktır.

My Life My Style
Aldığın bir tasarımda nelere dikkat edersin?
Giydiğim kıyafet iyi hissettirmiyorsa doğru kıyafeti seçmemişim demektir. Bu nedenle bir ürünü almadan önce her zaman denemeye çalışırım.
Zaman içinde stilin nasıl bir değişim geçirdi?
Eskiden daha çok trendlere yönelirdim, şimdi trendleri kendime uyarlıyorum. Tabii ki tarzım hâlâ değişim içinde ama ben bunun kendi tarzımın değişken yapısıyla alakalı olduğunu düşünüyorum.
Geçmişe dönüp baktığında, "Bunu nasıl giymişim" dediğin bir dönem var mı?
2018'de çıkan Balenciaga çorap ayakkabılar kesinlikle artık benim için büyük bir hayır!

My Life My Style

My Life My Style

My Life My Style
