Fotoğraf değerli arkadaşım amatör fotoğrafçı Çağlayan Aktaş'ın... Tanıdığım çok yönlü insanlardan biri o... Tek nefeste saymayı deniyorum: Jinekolog, psikokolog, seks terapisti, eğitimci, denizci, bahçıvan... Geçen hafta bu fotoğrafını bilgisayarında görünce, kendimi tutamadım, "Çağlayan, bunu yazacağım" dedim ona... Gülümsedi... "Tabii neden olmasın" dedi.i... Fotoğrafı ilk görüşte sevdim... Annemin deyimiyle içim ısındı... Özgürlük hissini çağrıştırdı bana... Zira, oldum olası, sokak köpekleri benim için özgürlüğün ete kemiğe bürünmüş halidir... Şey, biraz argo olacak ama yazımın bundan sonraki bölümünde izninizle kendilerine "it" diye hitap edeceğim. Şımarıklığımı mazur görün, bu, Türkçe'de en sevdiğim kelimelerden biri... Evet, seviyorum onları.. Sokaklarda kimi zaman tek başlarına, kimi zaman çeteleriyle " it it dolaşırlarken" severim ben onları... Bir köşede umarsızca güneşin altında yatarlarken severim... Ajandaları, bir yere yetişme kaygıları yoktur hiç... Sabahın köründe, işe geç kalma telaşıyla arabaya indiğimde bana sakin sakin bakmaları da ondandır... Tüm günü gerinip, kaşınarak aynı noktada geçirebilirler onlar... Üstelik yerine getirmedikleri sorumlulukları için hiçbir suçluluk hissetmeden... Sıkı severler... Bundan değil midir "köpek gibi seviyorum ülen" dememiz. Aşık olduklarında gözleri hiçbir şey görmez, o an istiyorlarsa birlikte olmak uğruna tüm trafiği altüst etmeye bile aldırmazlar... Kimi zaman sizin mahalleye abone olup, civarda takılsalar da, bir de bakarsınız tası tarağı toplayıp gitmişler... 1980'lerdeki Tv dizilerinin hiçbir zaman sevgilisi olmayan yalnız kahramanları gibidirler... Bir tür Red Kit ya da Mc Gyver... Bazıları bilgedir... Sanki düşüncelerinizi okuyormuşçasına gözünüzün içine içine bakarlar... Oturup, şöyle karşılıklı iki tek atıp dertleşesi gelir insanın... Hijyenik Batı kentlerinde rastlayamazsınız onlara... Oralarda sokaklarda yalnızca insanlar ve onlara refakat eden kendilerine benzettikleri ev hayvanları vardır... Evcil kölelerin evcil hayvanları... Sabah akşam günde 2 defa parkta yürüyüş... Vitamin katkılı köpek mamaları...Özel köpek kuaförleri... Biliyorum gidecekler birgün İstanbul'dan, çıkacaklar hayatımızdan... Bizbize kalacağız o zaman... Anılarımızın arasında müstesna yerlerini alacaklar. Nasıl arada hatırlıyorsak erik ağacına çıktığımız günleri, onları da hatırlayacağız... O zaman kafamızı kaldırıp göğe bakacağız... Bir tek göçmen kuşlar, bir tek onlar, anlatacak bize özgürlüğü...