Pozitif yaz
MODA

Pozitif yaz

Beymen Club’ın tasarımcısı Andrea Pompilio ile markanın 2010 İlkbahar-Yaz Koleksiyonu’nu ve yaz aylarının moda trendlerini konuştuk...

GÜNCELLEME TARİHİ: 31 Mart 2010

►Bir Koleksiyon Tasarlarken En Önem Verdiğiniz Şey Nedir?
1980'lerde önemli olan şey şiirsellikti. 1990'lar ve 2000'ler ise tamamen tasarım ve bir rüyayı satmakla ilgili. Bunları yaparken para kazanmak da çok önemli. Şimdilerde sezonun orijinalliği ön planda. Tasarımcı olarak insanların ne istediğini önceden bilmek zorundasınız. Tüm piyasayı kontrol altına almalısınız.

►Koleksiyon tasarlarken en çok neye önem verirsiniz?

Çok uzun zamandır tutkuyla bu işi yapıyorum. Beymen Club'ın kıyafetlerini tasarlamak, bana Avrupa'nın çeşitli şehirleri ile İstanbul arasında sıkça seyahat etme imkanı sundu. Kültürünüz hakkında her gün farklı bir şey öğrendim. Bu da bana ve tasarım ruhuma çok şey kattı. Beymen Club'da yapmak istediğim şey, tasarımlara daha modern ve Avrupai bir hava katmaktı. Güçlü bir koleksiyon tasarlayarak markayı bir Avrupa markası haline getirmeye çalıştım. Herkes için bir seri yaratmak istedim; materyal lüks ama fazla pahalı değil, herkesin bütçesine uygun. Lüks bir marka için tasarım yaparken az sayıda insana hitap edersiniz, o nedenle kolaydır. Herkesin satın alabileceği bir marka ise zor.

Yeni sezon Beymen Club Koleksiyonu'nu nasıl tanımlarsınız?
Geçmiş sezon tasarımları romantik bir hava taşıyordu. Bu romantik duyguyu tutup renk ve kombinasyona daha fazla önem verdim. Ekonomik kriz gibi negatif şeyler insanları mutsuz ediyor. Artık televizyon bile açamaz hale geldik. Ben de insanları mutlu etmek için hayatımdaki en mutlu koleksiyonu yarattım.

Bugüne kadar hangi markalar için tasarım yaptınız?
Açıkçası çok şanslı bir iş hayatı geçirdim. Marangoni'den mezun olduktan sonra Alessandro Dell'Ac-qua ile çalışmaya başladım. Ardından dokuz ay boyunca Neil Barrett ile Prada'nın erkek koleksiyonunu tasarladım. Calvin Klein'ın kadın koleksiyonu ve Paris'te Yves Saint Laurent için çalıştıktan sonra şimdi Beymen Club'dayım.

Kendi tarzınızı çalıştığınız markaya nasıl adapte ediyorsunuz?

İşimizin en zor kısmı bu. Maalesef herkes bu konuda başarılı olamıyor. Bugüne kadar pek çok markayla çalıştığım için değişime çok açık bir hale geldim. Öncelikle en önemli şey tasarım yaptığınız markanın DNA'sını anlamaktır. Ardından sanki bir film sahnesine dalarmış gibi bu tasarımların bir parçası haline gelmelisiniz. Asla kişisel tarzınızın ortaya çıkmasına izin vermemelisiniz. Aksi takdirde her şeyi berbat edebilirsiniz.

Bu sezon kadınların favorisi ne olacak? Hangi renkler ön planda?
Pudramsı pastel tonlar ve belli belirsiz metalik renkler abartılı olmayan bir tarz yaratacak. Makyajda da pembe ve neon sarısı gibi alternatif renkler bulabilirsiniz.

Geçmiş sezonlardan neleri gardıroplarımızda tutmalıyız?
Beyaz ve ten rengi olan her şeyi. Düz sandaletler, ufak çantalar, erkeksi ceketler ve ince kemerler de yeni sezonun vazgeçilmezleri arasında yer alacak. Bermuda şortlar ve kalem etekler de mutlaka edinilmesi gereken parçalar.

En büyük moda hatası nedir?
Zorlama kıyafetlere tahammülüm yok. Genelde moda şovlarındaki kıyafetlere bayılıyorum. Ama bazen aynı elbiseyi mağazada görünce gülmemek için kendimi zor tutuyorum. Bana kalırsa tasarımcının yapması gereken şey, tasarladığı tüm koleksiyonun giyilebilirliğini sağlamaktır.


Kaynak : Cosmopolitan
Abone olmak için:
Tıklayın