ÜNLÜ STİLİ
Tam kurtlarımı döktüğüm bir film
Aslı gitti, Safinaz geldi... Gülmeye ve güldürmeye kararlı olan Gülse Birsel'le çekimlerinde dans edip şarkı söyleme fırsatı bulduğu için çok zevk aldığı Yedi Kocalı Hürmüz filmi için konuşurken, Birsel'in yeni projelerinden bahsettik; bu arada Türkiye'ni
GÜNCELLEME TARİHİ: 12 Temmuz 2010
Onu hâlâ yolda çevirip "Avrupa Yakası bitti mi gerçekten?'' diye soranlar hiç üzülmesin ama o Aslı'yı Nişantaşı'nda bırakalı çok oldu. O şimdilerde Safinaz... Fettan mı fettan, aşk peşinde koşan, fingirdek... Gülse Birsel'i kasım ayında Sadık Şendil'in ünlü Yedi Kocalı Hürmüz oyunundan Gürsel Korat'ın sinemaya uyarladığı Safinaz rolünde izleyeceğiz. Ne de olsa gülmeye ve güldürmeye kararlı... Yönetmenliğini Ezel Akay'ın yaptığı film için ilk teklif geldiğinde de çocukluk hayali olan müzikalde rol alacağı için o kadar sevinmiş ki başrol falan umurunda olmamış. ''Önemli olan performanstır, performans kendini büyütür,'' diyen Gülse Birsel'le sohbete dans edip şarkı söyleyebildiği için çok keyif aldığı Yedi Kocalı Hürmüz filmiyle başladık, Kürt açılımına kadar uzandık...
- Müzikal hayallerinize biraz olsun yaklaştırdı mı sizi Yedi Kocalı Hürmüz?
- Kesinlikle, tam kurtlarımı döktüğüm bir film oldu. Şarkı söyledim, dans ettim.
- Yeteneğiniz var mıymış?
- Valla olduğunu söylediler, bu da beni çok memnun etti. Dans etmeyi zaten severim. Bir miktar şarkı söyleyebildiğim de ortaya çıktı. - Dans dersi aldınız mı? - Ders almadık ama zaten Şaman Grubu ile çalıştık. Koreografi onlara aitti. Çok kısa zamanda hazırlanmak zorunda kaldık. Bir dans sahnesini çekmeden üç gün önce koreografi belli oluyordu. Nurgül'le benim dansı çalışacak zamanımız da yoktu. Çünkü filmin başından sonuna kadar her gün setteydik, her sahnede ikimiz de vardık. Onun için yukarıda setimizi bitiriyorduk, gece de aşağıda setin girişinde aynalı bir odada buluşup dans çalışıyorduk. Gündüz Şaman Grubu'nun provaları kaydedilmiş oluyordu, biz onu dizüstü bilgisayarda seyredip kan ter içinde sabah saat 03.00-04.00'e kadar 'Ha orada kolunu şöyle kaldırıyor, yok abi yok, bacağını arkaya atacaksın,' diye çalışıyorduk kendi kendimize. Bir gece halimize bakıp, 'Vay be, Türkiye'nin şu havalı, meşhur kadınlarının haline bak,' diye çok güldük. Saç baş dağılmış, rimeller akmış, şakaklarımızdan ter akıyor, firketelerle saçlar toplanmış, üzerimizde eşofmanlar, yalınayak başı kabak, ayakların altı simsiyah...
Gülse Birsel fotoğrafları için TIKLAYINIZ
- Yorgunluktan perişan düştünüz anlaşılan...
- Aslında benim için yorgunluk değildi. Beni gerildiğim dönemler yoruyor. Eğlendiğim işlerde zaman sınırım yok, 24 saat durmadan çalışabilirim. Vücut kondüsyonum iyi. Sadece kendi oyunumdan sorumlu olduğum ve ekibi sevdiğim için çok stressiz çalıştığım bir filmdi. Çok neşeli bir ekiptik.
- Yönetmen Ezel Akay'dan teklif geldiğinde 'Niye başrol değil?' diye sormadınız mı?
- Hiç aklımın ucundan geçmedi. Ezel Akay beni aradı, 'Merhaba ben Ezel Akay, filmimde oynar mısınız?' dedi. Ben de 'Oynarım,' dedim.' Sonra Yedi Kocalı Hürmüz'ü, Safinaz rolünü anlatmaya başladı.
BİRLİKTE GÜLEBİLDİĞİM İNSANDAN KORKMAM
- Filmdeki partneriniz Nurgül Yeşilçay da çok sıcak bir arkadaşlık kurduğunuzu söyledi. Alışıldık 'yıldız savaşları' yaşanmadı mı hiç aranızda gerçekten?
- Hiç olmadı. Bunun birçok nedeni olabilir. Kimsenin kendi kariyeriyle ilgili derdi olmamasından kaynaklanıyor olabilir. Hakikaten iyi bir iş yapmak için işbirliği gerekiyor. İşbirliği için de iyi iletişim kurmak lazım.
- Sırada ne var? Film, dizi, bir süre dinlenme?
- Senaryosunu yazıp, belki oynayacağım film var. 2010 yazında çekmek istiyorum.
AYTEN GÖKÇER'E ÖZENDİM
- Yedi Kocalı Hürmüz, çocukken izleyip, oyuncu olmanıza neden olan müzikal miydi gerçekten?
- Bizim ailede mizaha çok değer verilir. Güldüren insan çok önemlidir, ona çok saygı duyulur, ondan övgüyle, hayranlıkla bahsedilir. Ben de evin en küçüğü olduğum olduğum için, bırakacak yer bulamazlar, sepet gibi yanlarında oyunlara, müzikallere taşırlardı... İlk gördüğüm oyun Gazanfer Özcan'ın Ahududu oyunuydu. Sonra, kendimi daha bildiğim yaşlarda Gazanfer Özcan'ın bütün oyunlarına gittik ve hepsinde çok gülüp etkilendiğimi hatırlıyorum. Ayten Gökçer'in başrolde oynadığı Yedi Kocalı Hürmüz'ü de yedi sekiz yaşlarında izledim.
FİNGİRDEK, GENÇ KADIN
- Hayran kalmışsınız...
- Hayran kalmak ne demek, Ayten Gökçer olmayı o kadar istedim ki... Sonra TRT'de yayınlandı müzikali. Videoya kaydettik ve belki 100 kere seyrettim. O kadar özendim ki. Hem şarkı söylüyor, hem oynuyor, hem de dünya güzeli bir kadın.
- Ama sonunda Hürmüz değil, Safinaz rolü çıktı şansınıza...
- (Gülerek...) Ben kendimi hiç Safinaz olarak görmemiştim. Ama bu bizimkisi zaten bambaşka bir Safinaz.
- Bazı oyuncular, Ezel Akay'dan hâlâ paralarını alamadıkları için şikâyetçi olmuş. Siz böyle bir sorun yaşadınız mı?
- Her filmde finans sorunu olabilir. Para geliyor ama önce filmin ilerlemesi için hayati konulara harcanıyor. Benim sözleşmem zaten ödemenin daha ileride yapılması şeklindeydi.
UZAY AÇILIMINA HAZIRIM
-Bodrum'da bir gece UFO gördüğünüzden şüphelenerek bir yazı yazdınız. Mars'a yolculuğa da hazır gibisiniz...
- Hazırım. Başka gezegenlerde canlılar olduğuna kesinlikle inanıyorum. Bir sürü güneş sistemi ve bizim gibi milyonlarca gezegen var. Bunlardan biri, birkaçı ya da yüzlercesi dünyanın şartlarına benzer, canlılara uygun koşullara sahiptir herhalde.
- Uzay açılımına hazır olduğunuzu anladık ama 'Kürt açılımı' hakkında niye sessiz kaldınız?
- Özellikle sessiz kalayım gibi bir tavır değildi. Ben mizah yazarıyım, bu konunun da çok gülünecek bir tarafı yok. Sadece ben değil, sessiz kalan çok insan var. Bu konuda fikrini söyleyen az sanatçı var bile diyebiliriz. Aslında kafamız da biraz karışık. Bir gazeteci olarak bu işin sadece iyi niyetle, sevgiyle filan çözülecek bir şey olduğunu düşünmüyorum. 'Hepimiz birbirimizi çok sevelim, bayılalım, herkes özgür olsun ve silahlar dursun.' Bu şekilde halledilecek olsaydı zaten işimiz kolaydı. Mesele çok daha büyük.
- Sonuçta siz hangi taraftasınız?
- 'Özgürlük ve eşitliğe karşıyım,' diyen bir sanatçı herhalde çok radikal ve gündem yaratacak bir şey söylemek uğruna böyle konuşur. Ama iş sadece 'Hele bir birbirimizi dinleyip, empati kurup, sevelim'le çözülseydi, şimdiye kadar çözerdik. Çünkü zaten o bölgenin sıcak alanları dışında kimse kimseye 'Sen Türksün, sen Kürtsün,' diye silah çekmiyor. O tür bir ırkçılık yok çok şükür. Elbette diyalog artsın, birbirimizi anlayalım isteriz. Ayrıca sadece Kürtler değil, ülkede ekonomik veya kültürel zorluk, adaletsizlik çeken her vatandaş için haklar, eşitlik, özgürlük için uğraşalım. Ama Güneydoğu meselesinde ortada dev bir ekonomik çark dönüyor, oradaki her şeyin böyle devam etmesinden bir sürü çıkarı olan o kadar çok taraf var ki.
- Yine de bu çarkın durabileceğine dair ümit var mı sizce?
- 'Ümit yok,' dediğimiz noktada hemen cenaze namazımızı kıldıralım. Ben her zaman, her şeyden ümitliyim. Bunun için de üzerime düşen ne varsa yaparım.
- Müzikal hayallerinize biraz olsun yaklaştırdı mı sizi Yedi Kocalı Hürmüz?
- Kesinlikle, tam kurtlarımı döktüğüm bir film oldu. Şarkı söyledim, dans ettim.
- Yeteneğiniz var mıymış?
- Valla olduğunu söylediler, bu da beni çok memnun etti. Dans etmeyi zaten severim. Bir miktar şarkı söyleyebildiğim de ortaya çıktı. - Dans dersi aldınız mı? - Ders almadık ama zaten Şaman Grubu ile çalıştık. Koreografi onlara aitti. Çok kısa zamanda hazırlanmak zorunda kaldık. Bir dans sahnesini çekmeden üç gün önce koreografi belli oluyordu. Nurgül'le benim dansı çalışacak zamanımız da yoktu. Çünkü filmin başından sonuna kadar her gün setteydik, her sahnede ikimiz de vardık. Onun için yukarıda setimizi bitiriyorduk, gece de aşağıda setin girişinde aynalı bir odada buluşup dans çalışıyorduk. Gündüz Şaman Grubu'nun provaları kaydedilmiş oluyordu, biz onu dizüstü bilgisayarda seyredip kan ter içinde sabah saat 03.00-04.00'e kadar 'Ha orada kolunu şöyle kaldırıyor, yok abi yok, bacağını arkaya atacaksın,' diye çalışıyorduk kendi kendimize. Bir gece halimize bakıp, 'Vay be, Türkiye'nin şu havalı, meşhur kadınlarının haline bak,' diye çok güldük. Saç baş dağılmış, rimeller akmış, şakaklarımızdan ter akıyor, firketelerle saçlar toplanmış, üzerimizde eşofmanlar, yalınayak başı kabak, ayakların altı simsiyah...
Gülse Birsel fotoğrafları için TIKLAYINIZ
- Yorgunluktan perişan düştünüz anlaşılan...
- Aslında benim için yorgunluk değildi. Beni gerildiğim dönemler yoruyor. Eğlendiğim işlerde zaman sınırım yok, 24 saat durmadan çalışabilirim. Vücut kondüsyonum iyi. Sadece kendi oyunumdan sorumlu olduğum ve ekibi sevdiğim için çok stressiz çalıştığım bir filmdi. Çok neşeli bir ekiptik.
- Yönetmen Ezel Akay'dan teklif geldiğinde 'Niye başrol değil?' diye sormadınız mı?
- Hiç aklımın ucundan geçmedi. Ezel Akay beni aradı, 'Merhaba ben Ezel Akay, filmimde oynar mısınız?' dedi. Ben de 'Oynarım,' dedim.' Sonra Yedi Kocalı Hürmüz'ü, Safinaz rolünü anlatmaya başladı.
BİRLİKTE GÜLEBİLDİĞİM İNSANDAN KORKMAM
- Filmdeki partneriniz Nurgül Yeşilçay da çok sıcak bir arkadaşlık kurduğunuzu söyledi. Alışıldık 'yıldız savaşları' yaşanmadı mı hiç aranızda gerçekten?
- Hiç olmadı. Bunun birçok nedeni olabilir. Kimsenin kendi kariyeriyle ilgili derdi olmamasından kaynaklanıyor olabilir. Hakikaten iyi bir iş yapmak için işbirliği gerekiyor. İşbirliği için de iyi iletişim kurmak lazım.
- Sırada ne var? Film, dizi, bir süre dinlenme?
- Senaryosunu yazıp, belki oynayacağım film var. 2010 yazında çekmek istiyorum.
AYTEN GÖKÇER'E ÖZENDİM
- Yedi Kocalı Hürmüz, çocukken izleyip, oyuncu olmanıza neden olan müzikal miydi gerçekten?
- Bizim ailede mizaha çok değer verilir. Güldüren insan çok önemlidir, ona çok saygı duyulur, ondan övgüyle, hayranlıkla bahsedilir. Ben de evin en küçüğü olduğum olduğum için, bırakacak yer bulamazlar, sepet gibi yanlarında oyunlara, müzikallere taşırlardı... İlk gördüğüm oyun Gazanfer Özcan'ın Ahududu oyunuydu. Sonra, kendimi daha bildiğim yaşlarda Gazanfer Özcan'ın bütün oyunlarına gittik ve hepsinde çok gülüp etkilendiğimi hatırlıyorum. Ayten Gökçer'in başrolde oynadığı Yedi Kocalı Hürmüz'ü de yedi sekiz yaşlarında izledim.
FİNGİRDEK, GENÇ KADIN
- Hayran kalmışsınız...
- Hayran kalmak ne demek, Ayten Gökçer olmayı o kadar istedim ki... Sonra TRT'de yayınlandı müzikali. Videoya kaydettik ve belki 100 kere seyrettim. O kadar özendim ki. Hem şarkı söylüyor, hem oynuyor, hem de dünya güzeli bir kadın.
- Ama sonunda Hürmüz değil, Safinaz rolü çıktı şansınıza...
- (Gülerek...) Ben kendimi hiç Safinaz olarak görmemiştim. Ama bu bizimkisi zaten bambaşka bir Safinaz.
- Bazı oyuncular, Ezel Akay'dan hâlâ paralarını alamadıkları için şikâyetçi olmuş. Siz böyle bir sorun yaşadınız mı?
- Her filmde finans sorunu olabilir. Para geliyor ama önce filmin ilerlemesi için hayati konulara harcanıyor. Benim sözleşmem zaten ödemenin daha ileride yapılması şeklindeydi.
UZAY AÇILIMINA HAZIRIM
-Bodrum'da bir gece UFO gördüğünüzden şüphelenerek bir yazı yazdınız. Mars'a yolculuğa da hazır gibisiniz...
- Hazırım. Başka gezegenlerde canlılar olduğuna kesinlikle inanıyorum. Bir sürü güneş sistemi ve bizim gibi milyonlarca gezegen var. Bunlardan biri, birkaçı ya da yüzlercesi dünyanın şartlarına benzer, canlılara uygun koşullara sahiptir herhalde.
- Uzay açılımına hazır olduğunuzu anladık ama 'Kürt açılımı' hakkında niye sessiz kaldınız?
- Özellikle sessiz kalayım gibi bir tavır değildi. Ben mizah yazarıyım, bu konunun da çok gülünecek bir tarafı yok. Sadece ben değil, sessiz kalan çok insan var. Bu konuda fikrini söyleyen az sanatçı var bile diyebiliriz. Aslında kafamız da biraz karışık. Bir gazeteci olarak bu işin sadece iyi niyetle, sevgiyle filan çözülecek bir şey olduğunu düşünmüyorum. 'Hepimiz birbirimizi çok sevelim, bayılalım, herkes özgür olsun ve silahlar dursun.' Bu şekilde halledilecek olsaydı zaten işimiz kolaydı. Mesele çok daha büyük.
- Sonuçta siz hangi taraftasınız?
- 'Özgürlük ve eşitliğe karşıyım,' diyen bir sanatçı herhalde çok radikal ve gündem yaratacak bir şey söylemek uğruna böyle konuşur. Ama iş sadece 'Hele bir birbirimizi dinleyip, empati kurup, sevelim'le çözülseydi, şimdiye kadar çözerdik. Çünkü zaten o bölgenin sıcak alanları dışında kimse kimseye 'Sen Türksün, sen Kürtsün,' diye silah çekmiyor. O tür bir ırkçılık yok çok şükür. Elbette diyalog artsın, birbirimizi anlayalım isteriz. Ayrıca sadece Kürtler değil, ülkede ekonomik veya kültürel zorluk, adaletsizlik çeken her vatandaş için haklar, eşitlik, özgürlük için uğraşalım. Ama Güneydoğu meselesinde ortada dev bir ekonomik çark dönüyor, oradaki her şeyin böyle devam etmesinden bir sürü çıkarı olan o kadar çok taraf var ki.
- Yine de bu çarkın durabileceğine dair ümit var mı sizce?
- 'Ümit yok,' dediğimiz noktada hemen cenaze namazımızı kıldıralım. Ben her zaman, her şeyden ümitliyim. Bunun için de üzerime düşen ne varsa yaparım.