MODA HABER
Veda…
Kendi çizdiğimizi sandığımız ilerisi belirsiz bir yolda ilerliyoruz. Kimimiz cesur kimimiz ürkek…
GÜNCELLEME TARİHİ: 21 Mart 2011
TV'ye bakıyorum. Savaş görüntüleri… Pardon, artık savaş denmiyor, onun adı operasyon… Sanki insanlar ölmüyormuş gibi… Sanki füze atılmıyormuş da haşerat ilaçlaması yapılıyormuş gibi… Batılılarla mesafeli bir ilişkisi olan ölüm bazı coğrafyalara ne kadar da yakın…
Canım sıkkın. Anladınız değil mi? Hiç saklayamam ki duygularımı ben… Sizleri de üzmek istemiyorum, yazmayacaktım aslında… Sonra düşündüm de yazmalıyım… Kaçmak nereye kadar? Bu konu da hayatımızın içinde… Her ne kadar sevilmeyen akraba ya da düşman muamelesi yapsak, görmezden gelmeye çalışsak da hepimiz tanışacağız ölümle. Soğuk ellerini dokunduracak bize… Er ya da geç… Evet, geçen hafta gencecik bir arkadaşımızı kaybettik. Henüz birkaç gün önce doğmuş bir bebeği vardı… Onun sıkıntısı geldi göğsümün üstüne bir yerlere oturdu… Kovalamaya çalışsam da bir türlü uzaklaşmıyor.
Belki de tek avuntu, o minicik bebeğin büyüyüp yaşamın güzellikleriyle tanışacak olması… O zaman onu cesurca dünyaya getiren kahraman annesini de minnetle anacak. Çünkü, herşeye rağmen yaşamak çok güzel. Hayatta olmak tarifsiz mutluluk, sürprizlerle dolu bir deneyim… Öyle görkemli şeyler yaşamamız da şart değil ki… Akciğerlerimizi doldurana kadar nefes almak, güneşin altında terlemişken kana kana su içmek, gözümüzden yaş gelinceye kadar gülmek… Yalın, bir o kadar da paha biçilemez anlar bunlar…
Madem ki bu derin sularda yüzüyoruz, size bu yıl En İyi Yabancı Film Oscarı'nı alan Danimarka yapımı "In a better world" den minik bir alıntı… Annesini kanserden kaybeden küçük Christian'a arkadaşının babası Anton'un söyledikleri ne kadar da tanıdık: "Bazen ölümle aranda bir perde var gibi hissedersin. Ama sevdiğin ya da yakının olan birini kaybettiğinde o perde kaybolur ve biran için ölümü net bir şekilde görebilirsin. Sonra perde geri gelir ve yaşamaya devam edersin. Sonra da herşey tekrar yoluna girer."
Evet, evet… Yakınlarını kaybeden tüm kalan sağlar için herşey yoluna girsin lütfen. Biliyoruz kader hep orada, yukarda bir yerlerde, tam gün mesaide alınyazılarımızı dağıtıyor hiç yorulmadan… Bazen aşk, bazen başarı, bazen tatlı bazen de acı tesadüfler serpiştiriyor üzerimize… Kime hangisi gelecek hiç belli değil … Hayatın güzelliği de bundan değil mi sanki? Kendi çizdiğimizi sandığımız ilerisi belirsiz bir yolda ilerliyoruz. Kimimiz cesur kimimiz ürkek…
Ah ah… Sevgili arkadaşım, hoşçakal… Allah gani gani rahmet eylesin… Kimbilir belki oralarda bir yerlerde karşılaşırız bir gün…
Allah'ım, geriye kalan hepimize -ya da bir dakika herkesin farklı talepleri olabilir- düzeltiyorum, Allah'ım, bana büyük usta Cemal Süreya'nın "üstü kalsın" şiirinde anlattığı hissiyatla ölmek kısmet olsun…
Ölüyorum tanrım
Bu da oldu işte.
Her ölüm erken ölümdür
Biliyorum tanrım.
Ama, ayrıca, aldığın şu hayat
Fena değildir..
Üstü kalsın..
Canım sıkkın. Anladınız değil mi? Hiç saklayamam ki duygularımı ben… Sizleri de üzmek istemiyorum, yazmayacaktım aslında… Sonra düşündüm de yazmalıyım… Kaçmak nereye kadar? Bu konu da hayatımızın içinde… Her ne kadar sevilmeyen akraba ya da düşman muamelesi yapsak, görmezden gelmeye çalışsak da hepimiz tanışacağız ölümle. Soğuk ellerini dokunduracak bize… Er ya da geç… Evet, geçen hafta gencecik bir arkadaşımızı kaybettik. Henüz birkaç gün önce doğmuş bir bebeği vardı… Onun sıkıntısı geldi göğsümün üstüne bir yerlere oturdu… Kovalamaya çalışsam da bir türlü uzaklaşmıyor.
Belki de tek avuntu, o minicik bebeğin büyüyüp yaşamın güzellikleriyle tanışacak olması… O zaman onu cesurca dünyaya getiren kahraman annesini de minnetle anacak. Çünkü, herşeye rağmen yaşamak çok güzel. Hayatta olmak tarifsiz mutluluk, sürprizlerle dolu bir deneyim… Öyle görkemli şeyler yaşamamız da şart değil ki… Akciğerlerimizi doldurana kadar nefes almak, güneşin altında terlemişken kana kana su içmek, gözümüzden yaş gelinceye kadar gülmek… Yalın, bir o kadar da paha biçilemez anlar bunlar…
Madem ki bu derin sularda yüzüyoruz, size bu yıl En İyi Yabancı Film Oscarı'nı alan Danimarka yapımı "In a better world" den minik bir alıntı… Annesini kanserden kaybeden küçük Christian'a arkadaşının babası Anton'un söyledikleri ne kadar da tanıdık: "Bazen ölümle aranda bir perde var gibi hissedersin. Ama sevdiğin ya da yakının olan birini kaybettiğinde o perde kaybolur ve biran için ölümü net bir şekilde görebilirsin. Sonra perde geri gelir ve yaşamaya devam edersin. Sonra da herşey tekrar yoluna girer."
Evet, evet… Yakınlarını kaybeden tüm kalan sağlar için herşey yoluna girsin lütfen. Biliyoruz kader hep orada, yukarda bir yerlerde, tam gün mesaide alınyazılarımızı dağıtıyor hiç yorulmadan… Bazen aşk, bazen başarı, bazen tatlı bazen de acı tesadüfler serpiştiriyor üzerimize… Kime hangisi gelecek hiç belli değil … Hayatın güzelliği de bundan değil mi sanki? Kendi çizdiğimizi sandığımız ilerisi belirsiz bir yolda ilerliyoruz. Kimimiz cesur kimimiz ürkek…
Ah ah… Sevgili arkadaşım, hoşçakal… Allah gani gani rahmet eylesin… Kimbilir belki oralarda bir yerlerde karşılaşırız bir gün…
Allah'ım, geriye kalan hepimize -ya da bir dakika herkesin farklı talepleri olabilir- düzeltiyorum, Allah'ım, bana büyük usta Cemal Süreya'nın "üstü kalsın" şiirinde anlattığı hissiyatla ölmek kısmet olsun…
Ölüyorum tanrım
Bu da oldu işte.
Her ölüm erken ölümdür
Biliyorum tanrım.
Ama, ayrıca, aldığın şu hayat
Fena değildir..
Üstü kalsın..