LIFESTYLE
Yakışıklı oyuncuyla eğlenceli yemek!
İşte Mert Yavuzcan'la geçirilen birbirinden eğlenceli dakikalar...
GÜNCELLEME TARİHİ: 15 Temmuz 2010
Geçtiğimiz hafta ilkini gerçekleştirdiğimiz "Bir ünlüyle yemek yap" yarışmasının sonunda şanslı okurumuz Aslı Kazan, Yemek Uzmanımız Fevziye Sürmeli'nin Nişantaşı Le Chic'deki mutfağında ünlü oyuncu Mert Yavuzcan'la yemek yapma şansını yakaladı.
Haberlerimiz arasında belirlemiş olduğumuz fotoğrafı surf yaparak bulan 100. okurumuz Aslı Kazan şanslı okur ünvanını kazanırken, Mert Yavuzcan'ı yemek yaptığı sırada Le Chic'te asiste etti. Kazan, aynı zamanda Yavuzcan'ı yakından tanıma fırsatını yakaladı.
Mutfağa büyük bir ustalıkla hakim olduğunu göz önüne seren Mert Yavuzcan'ın yapmış olduğu yemek hem görsel hem de lezzet açısından şaşkınlıkla karşılandı.
Hep birlikte geçirmiş olduğumuz eğlenceli saatler, samimi sohbetler yemeğin lezzetine lezzet katarken aynı sırada siz okuyucularımız için mini bir ropörtaj yapıp, fotoğraf ve video çekimi gerçekleştirdik.
►Şanslı okurumuz Aslı Kazan'ın Fevziye Sürmeli ve Mert Yavuzcan'la Le Chic' de yemek yapma macerasından kareler için TIKLAYINIZ
►Video için TIKLAYINIZ
Ö.Y.: Sizi biraz yakıdan tanımak istiyoruz. Kendinizden bahseder misiniz?
M.Y.: 1979 yılında Almanya'nın Bonn şehrinde doğdum. 1,5 yaşıma kadar Bonn'da yaşadım ve sonrasında babamın mesleği gereği birçok şehir dolaştık. 18 yaşımda ise Türkiye'ye döndük.
Ö.Y.: Peki eğitim?
M.Y.: Lise'yi yarım dönem Ankara Atatürk Anadolu Lisesi'nde okudum. 2001 yılında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Tiyatro Bölümü'nden mezun oldum. Sonrasında Kraliyet Akademisi'ne akseptans kazandım. Maalesef o dönemde devalüasyondan dolayı gidemedim. Ve İstanbul'a geldim. Güzellikler evi; Darülbedayi... Şehir Tiyatrosu oyuncusuyum aynı zamanda. 2001 yılından bu yana da Şehir Tiyatroları'nda devam ediyorum.
Ö.Y.: Dizilerle daha çok tanındınız. Aslında oynamış olduğunuz filmler de var. Hangi filmlerde oynadınız?
M.Y.: İlk filmim "Dar Alanda Kısa Paslaşmalar" oldu. Burada küçük ama etkili bir rolüm vardı, Erkan Can'ın yedeği olarak başlamıştım ve "Mercimek Ali" isimli karakteri oynadım. Hemen arkasından "Emret Komutanım Şah Mat" geldi. Burada da başka bir deliyi canlandırdım. Sonrasında Amerikan ve Türk ortak yapımı olan uluslararası bir filmde oynadım. "Jack Hunter and the Lost Treasure of Ugarit" isimli filmde ana karakterlerden birisini canlandırdım. Hemen arkasından da "Romantik Komedi" geldi.
Ö.Y.: En çok "Unutulmaz" dizisiyle tanınıyorsunuz. Başka dizi filmlerde oynadınız mı?
M.Y: Mesleğe 18 yaşımda, okulla birlikte başladım. İlk olarak "Çiçeği Büyütmek"le başladım. Hemen arkasından uzun metrajlı film, televizyon filmleri ve İstanbul serüvenim başladı. "Mühürlü Güller" en uzun soluklu dizilerimden biri oldu, sonra Kanlı Düğün, Kısa Devre ve Aman Annem Görmesin... Maalesef çok uzun soluklu olmamıştı. Yine televizyon filmi ve "Unutulmaz".
Ö.Y: Unutulmaz'da uzun soluklu sinsi planlar içinde kötü karakteri canlandırıyorsunuz. Nasıl tepkiler alıyorsunuz dışarda? Çok merak ediyorum insanlar sizi çevirip ya da rahatsız edici bakışlarla "işte bu kötü adam" tepkisi veriyorlar mı? :)
M.Y.: Veriyorlar evet. :) "Merhaba kötü adam" diyenler oluyor, kötü bakışlarla karşılaşabiliyorum. :) Oyunculuğumu çok takdir edenler de oluyor ancak karakterin etkisinde kalanlar bazen oyunu göremeyebiliyor.
Ö.Y.: Dizide kötü adam neler yapacak peki? Bize biraz sır verir misiniz?
M.Y.: Ne olacağını tam olarak ben de bilmiyorum ama tahminlerim var. Aileyle artık yüzleşecektir. Artık Batu, Feyyaz Arslanlı'yla oturup konuşmayacaktır; ben artık büyük bir kavga bekliyorum. Tabii ne olacağını hepbirlikte göreceğiz.
Ö.Y.: Tiyatro mu, film mi, dizi oyunculuğu mu sizi daha çok tatmin ediyor?
M.Y.: Bunun cevabı yok aslında. Oyunculuk, geniş bir skala ve ben her türünü seviyorum. Herbirinin ayrı, değişik durumları var ve herbirini ayrı ayrı seviyorum. Ama tabii ki benim asal mesleğim tiyatro; tiyatronun ister daha ağır basan bir yanı var. Bu yıl 1 Ekim itibariyle Harbiye Mühsin Ertuğrul sahnesinde "Marasad" oyunumuzla Şehir Tiyatroları'nda perdeyi açacağız.
Ö.Y: En çok oynamaktan zevk aldığınız tiyatro, film ya da dizi hangisi oldu?
M.Y.: En son olarak çok küçük olmasına rağmen, çok hoşuma giden bir rol olmuştu Romantik Komedi'deki rolüm. Çünkü ben genellikle oyunlarımı ve karakterlerimi seçerken temkinli davranıyorum. Ve mümkün oldukça zıt karakterleri seçmek için çaba gösteriyorum. İster istemez belli bir fizyolojiye sahibim ve yapımcı ya da yönetmenler "Mert şöyle bir rolü tercih eder, şöyle bir rölü etmeyecektir" şeklinde düşündükleri için, ben mümkün oldukça tam tersi zıt karakterleri tercih ediyorum. Tabii bu benim için bir deneyim oluyor, kendimle hesaplaşma oluyor ve tabii o deneyimi yaşamak gerçekten harika bir duydu.
Haberlerimiz arasında belirlemiş olduğumuz fotoğrafı surf yaparak bulan 100. okurumuz Aslı Kazan şanslı okur ünvanını kazanırken, Mert Yavuzcan'ı yemek yaptığı sırada Le Chic'te asiste etti. Kazan, aynı zamanda Yavuzcan'ı yakından tanıma fırsatını yakaladı.
Mutfağa büyük bir ustalıkla hakim olduğunu göz önüne seren Mert Yavuzcan'ın yapmış olduğu yemek hem görsel hem de lezzet açısından şaşkınlıkla karşılandı.
Hep birlikte geçirmiş olduğumuz eğlenceli saatler, samimi sohbetler yemeğin lezzetine lezzet katarken aynı sırada siz okuyucularımız için mini bir ropörtaj yapıp, fotoğraf ve video çekimi gerçekleştirdik.
►Şanslı okurumuz Aslı Kazan'ın Fevziye Sürmeli ve Mert Yavuzcan'la Le Chic' de yemek yapma macerasından kareler için TIKLAYINIZ
►Video için TIKLAYINIZ
Ö.Y.: Sizi biraz yakıdan tanımak istiyoruz. Kendinizden bahseder misiniz?
M.Y.: 1979 yılında Almanya'nın Bonn şehrinde doğdum. 1,5 yaşıma kadar Bonn'da yaşadım ve sonrasında babamın mesleği gereği birçok şehir dolaştık. 18 yaşımda ise Türkiye'ye döndük.
Ö.Y.: Peki eğitim?
M.Y.: Lise'yi yarım dönem Ankara Atatürk Anadolu Lisesi'nde okudum. 2001 yılında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Tiyatro Bölümü'nden mezun oldum. Sonrasında Kraliyet Akademisi'ne akseptans kazandım. Maalesef o dönemde devalüasyondan dolayı gidemedim. Ve İstanbul'a geldim. Güzellikler evi; Darülbedayi... Şehir Tiyatrosu oyuncusuyum aynı zamanda. 2001 yılından bu yana da Şehir Tiyatroları'nda devam ediyorum.
Ö.Y.: Dizilerle daha çok tanındınız. Aslında oynamış olduğunuz filmler de var. Hangi filmlerde oynadınız?
M.Y.: İlk filmim "Dar Alanda Kısa Paslaşmalar" oldu. Burada küçük ama etkili bir rolüm vardı, Erkan Can'ın yedeği olarak başlamıştım ve "Mercimek Ali" isimli karakteri oynadım. Hemen arkasından "Emret Komutanım Şah Mat" geldi. Burada da başka bir deliyi canlandırdım. Sonrasında Amerikan ve Türk ortak yapımı olan uluslararası bir filmde oynadım. "Jack Hunter and the Lost Treasure of Ugarit" isimli filmde ana karakterlerden birisini canlandırdım. Hemen arkasından da "Romantik Komedi" geldi.
Ö.Y.: En çok "Unutulmaz" dizisiyle tanınıyorsunuz. Başka dizi filmlerde oynadınız mı?
M.Y: Mesleğe 18 yaşımda, okulla birlikte başladım. İlk olarak "Çiçeği Büyütmek"le başladım. Hemen arkasından uzun metrajlı film, televizyon filmleri ve İstanbul serüvenim başladı. "Mühürlü Güller" en uzun soluklu dizilerimden biri oldu, sonra Kanlı Düğün, Kısa Devre ve Aman Annem Görmesin... Maalesef çok uzun soluklu olmamıştı. Yine televizyon filmi ve "Unutulmaz".
Ö.Y: Unutulmaz'da uzun soluklu sinsi planlar içinde kötü karakteri canlandırıyorsunuz. Nasıl tepkiler alıyorsunuz dışarda? Çok merak ediyorum insanlar sizi çevirip ya da rahatsız edici bakışlarla "işte bu kötü adam" tepkisi veriyorlar mı? :)
M.Y.: Veriyorlar evet. :) "Merhaba kötü adam" diyenler oluyor, kötü bakışlarla karşılaşabiliyorum. :) Oyunculuğumu çok takdir edenler de oluyor ancak karakterin etkisinde kalanlar bazen oyunu göremeyebiliyor.
Ö.Y.: Dizide kötü adam neler yapacak peki? Bize biraz sır verir misiniz?
M.Y.: Ne olacağını tam olarak ben de bilmiyorum ama tahminlerim var. Aileyle artık yüzleşecektir. Artık Batu, Feyyaz Arslanlı'yla oturup konuşmayacaktır; ben artık büyük bir kavga bekliyorum. Tabii ne olacağını hepbirlikte göreceğiz.
Ö.Y.: Tiyatro mu, film mi, dizi oyunculuğu mu sizi daha çok tatmin ediyor?
M.Y.: Bunun cevabı yok aslında. Oyunculuk, geniş bir skala ve ben her türünü seviyorum. Herbirinin ayrı, değişik durumları var ve herbirini ayrı ayrı seviyorum. Ama tabii ki benim asal mesleğim tiyatro; tiyatronun ister daha ağır basan bir yanı var. Bu yıl 1 Ekim itibariyle Harbiye Mühsin Ertuğrul sahnesinde "Marasad" oyunumuzla Şehir Tiyatroları'nda perdeyi açacağız.
Ö.Y: En çok oynamaktan zevk aldığınız tiyatro, film ya da dizi hangisi oldu?
M.Y.: En son olarak çok küçük olmasına rağmen, çok hoşuma giden bir rol olmuştu Romantik Komedi'deki rolüm. Çünkü ben genellikle oyunlarımı ve karakterlerimi seçerken temkinli davranıyorum. Ve mümkün oldukça zıt karakterleri seçmek için çaba gösteriyorum. İster istemez belli bir fizyolojiye sahibim ve yapımcı ya da yönetmenler "Mert şöyle bir rolü tercih eder, şöyle bir rölü etmeyecektir" şeklinde düşündükleri için, ben mümkün oldukça tam tersi zıt karakterleri tercih ediyorum. Tabii bu benim için bir deneyim oluyor, kendimle hesaplaşma oluyor ve tabii o deneyimi yaşamak gerçekten harika bir duydu.