Yaz bitmeden son bir kez; Saklıkent
ÜNLÜ STİLİ

Yaz bitmeden son bir kez; Saklıkent

Yaz bitmeden son bir kez serinlemek isteyenlerdenseniz, üstelik yolunuz Fethiye yakınlarından geçecekse Saklıkent’i es geçmeyin...

GÜNCELLEME TARİHİ: 31 Ağustos 2010

Bir yerlerde Saklıkent'in ismini okumuş, fotoğraflarını görmüşsünüzdür mutlaka. Bu masalsı atmosferin, oluşma biçiminin de fantastik olduğuna inanmak isteyebilirsiniz. Mesela bir hikaye yazmak bana kalsaydı başlardım anlatmaya: "Evvel zaman içinde devlerden bir en dev köyüne testisiyle su taşıyormuş. Karşısına çıkan dağı elinde testiyle aşmak epey zor olacağından bir vuruşuyla dağı ikiye bölmüş. Ama testideki suyun bir kısmının dökülmesine engel olamamış. İşte bu sayede Muğla ili Fethiye ilçesinde, körfezin doğusunda Saklıkent kanyonu oluşmuş. " Bu hikayeye inanmak son derece hoş olurdu. Ama hepimizin bildiği gibi gerçek bu değil.

Kanyon; nehirlerce oluşturulmuş derin vadilere verilen isim. Yani uzun süreli erezyonlar, yaylalar üzerinde kanyonları oluşturabiliyor. Bu sayede kanyonların her iki yanındaki duvarlar, dayanıklı sert kayalara dönüşebiliyor. Saklıkent Kanyonu da bun doğa mucizelerinden biri.

Yaklaşık 15 km uzunluğundaki kanyon, Bey dağlarının kaynak sularını bulunduruyor. Saklıkent Kanyonunun keşfi yakın bir tarihe dayanıyor aslında. Rivayete göre bir çoban, keçisinin buraya kaçması sonucu keçinin peşinden gider ve kanyonu keşfeder. Çobanın eşsiz akıntılı soğuk suyu çevre yerleşimlere anlatması merak uyandırır. Kanyonun bildirilmesinin ardından, Çevre ve Orman bakanlığı burayı milli park ilan eder. Sonrasında özel firmaların da desteği ile Saklıkent bugünkü halini alır.

Bizim saklıkent'i keşfimiz sadece kulaktan dolma bilgilere dayanıyordu. " Neymiş Burası, girelim de görelim " şeklinde başlayan olaylar zinciri, unutulmaz bir gün yaşamamızı sağladı.

Yaklaşık 15 km uzunluğundaki kanyonda yolculuk gayet güvenli başlıyor. Kanyonun üzerine kurulmuş olan asma bir köprüden geçerek başlıyoruz bu doğa harikasına tanık olmaya. Her iki yanımızda yükselen kayalar, her adımda biraz daha dikleşiyor. Ve derken asma köprü bitiyor. Bu noktadan sonra güvenliğinizden endişe duymaya başlayabilirsiniz. En sağlıklısı bir rehber eşliğinde ve hatta güvenlik önlemlerinizi alarak Saklıkent yürüyüşünüzü gerçekleştirmeniz. Hala hayatta olduğum için gönül rahatlığıyla size bunu tavsiye edebilirim. Ama hiç umursamaya da bilirsiniz tabi ki. Seçim sizin.

Asma köprünün bitişinden hemen sonra karşımıza şiddetli bir akıntı çıkıyor. Yola devam edebilmek için aşmamız gereken, son derece güçlü bir akıntı bu. Bu şiddeti fotoğrafların yansıtabilmesini umuyorum.

Akıntıyı atlattıktan sonra, yarı sulara, yarı kuma çamura bulanarak yola devam ediyoruz. Yaşadığımız anın güzelliğini unutmamak için çeşit çeşit pozlar veriyoruz. Fakat kanyonun mesafesi bir yerde pes etmemizi zorunlu kılıyor. Aynı yolu ve aynı akıntıyı büyük bir gayretle tekrar arşınlıyoruz.

Benden bir ufak tavsiye; Yanınızda mutlaka yedek kıyafetleriniz olsun ki kanyondan çıktıktan sonra donarak ölmeyin. Hele ki yola sakın ama sakın ıslak kıyafetleriniz üzerinizdeyken motosikletle devam etmeyin.

Saklıkent kanyonunda iyi serinlemeler…

Güneş Coşkun; http://gunescoskun.com