MODA HABER
Yılbaşı
2010’dan 2011’e geçiş ritüelleri ve ille de yemek içmek
GÜNCELLEME TARİHİ: 21 Aralık 2010
Bıkmadan usanmadan, her yıl, yaşlanmış, ak saçlı eski püskü elbiseli amcanın, uzay boşluğuna gönderilip kaderine terkedilmesi ile yerine niyeyse şarışın kıvırcık saçlı, pembe yanaklı bir veledin gelmesi yeni yıla girildiğinin göstergesidir.
Öncelikle gelin her evde, her mekanda, mecburmuş gibi tekrarlananları hatırlayalım.
Takım elbiseli adamlar kafalarına kukuleta takar. Ağızlarına üfleyince açılan tuhaf renkli düdük desem düdük değil şeylerden sokarlar. Gece yarısında herkes, birbirine sarılır, öper. Gece yarısı bir telaş bir telaş kırmızı don giyilir. (Hem kutlama yapıp, hem de nasıl giyilir hiç bilmem. Hediyeye bir sürü para gider, kime ne alacağını bilemezsin. Parayı harcamanız gereken başka bir şey vardır. Bir sürü piyango bileti alınmalıdır. Büyük ikramiyenin çıkması durumunda yapılacaklarla ilgili hayaller şok geçirticidir. Geriye sayan ağzı kulaklarında insanlar vardır. 10…9…8… Yeni yıla umutlu girilir. Bir gün sonra yine aynı geçecektir ama; yine de ümitlenilir işte. Ertesi sabah baş ağrısı, diş ağrısı, mide bulantısı hatta "burası neresi" ile uyanılır. Bir de ben Ocak ayı boyunca tarihi doğru yazamam. Dünyadan enstantaneler televizyonlardadır ve onları izleyen aileler vardır. Aman aman "yılbaşılar eskiden böyle miydi?" şeklinde konuşmalar yapılır. Gece yarısı yılbaşı kutlaması için arama yapan yurdum insanı hatları kilitler.Teflerle masa tepelerinde eğlenilir.(İmla klavuzuna baktım.TEF yazıyor, DEF değil. ) Sokaklara çıkıp, arabayla korna basa basa trafiğe çıkılır. "Ben yılbaşı tanımam" diyerek erkenden yatanlar vardır. hep beraber ufak bir çam ağacı alıp süslenir. Televizyonda, akşama doğru yılbaşının ilk yaşandığı ada gösterilir. Ada Halkı küfreder gibi garip danslar yapar. Siz yine bu duruma her sene ama her sene gülersiniz. Yeni yıl sizi SUPERMEN yapacakmış gibi yeni kararlar alırsınız. (Mesela "bu sene öyle bi zayıflıyacağım ki Hale ile Jale taş olacak!)
Sanki ilk kez yapıyormuşsunuz gibi değişmeyen yılbaşı alışkanlıklarını tekrarlarsınız. Üstüne bir de acayip eğlenirsiniz. Kimisi kendini çılgınca buz gibi sulara atar. Kimisi evinde çekirdeğini çitler, göbeğini kaşır, televizyonda dansöz izler.
Çoğu insan karlı bir yılbaşı geçirmek ister. Yılbaşı karın en fazla yakıştığı gündür. Belki bu yeni bir yıla, beyazın aydınlığıyla girmek, bembeyaz taze bir sayfaya başlama isteğidir. Bazıları yılbaşından korkar. Çünkü kış gelmiştir. Kısa sürede kışı geçirmek için parktaki banktan başka bir yer bulmalıdır. 2011 tam olarak 02 Ocak'ta eskir. Yılbaşı aslında, mutlu olmak ve günü sanki çok özelmiş gibi yaşamak için sadece bir bahanedir .Sokakta dolaşırken sağınızda solunuzda parıldayan, yanıp sönen ışıklar görebilirsiniz. Her yerde "cingıl belz" çalar. Daha bizim ülkemizde duymadım ama; Kırmızı burunlu Rudolph adlı geyikle ilgili şarkıyı söylerken bulursunuz kendinizi.
Aman yarabbi sanki Alice Harikalar Diyarında'sınızdır. Yarın dünya yok olsa umrunuzda olmaz. Bir günlüğüne de olsa her zamanki koşuşturmacadan uzaklaşırsınız.
Ama tüm bu tantananın içerisinde tek unutulmayan şey; yer sofrası da olsa, bir bankın üzerine serilmiş gazete kağıdının üstünde de olsa, muhteşem bir maun masa da olsa, yemek hep baş tacımızdır. Siz birkaç gün bu yazdığım, yüzünüzde gülümsemelere neden olacak yazımı okuyadurun, ben de güzel yılbaşı yemek tariflerimi hazırlayayım.
2011 yılı tencere tencere mutluluk, bol kepçe dolusu aşk, harlı ateşte gülücük, bolca tat versin. Afiyet olsun. Yeni yılınız kutlu olsun.
Öncelikle gelin her evde, her mekanda, mecburmuş gibi tekrarlananları hatırlayalım.
Takım elbiseli adamlar kafalarına kukuleta takar. Ağızlarına üfleyince açılan tuhaf renkli düdük desem düdük değil şeylerden sokarlar. Gece yarısında herkes, birbirine sarılır, öper. Gece yarısı bir telaş bir telaş kırmızı don giyilir. (Hem kutlama yapıp, hem de nasıl giyilir hiç bilmem. Hediyeye bir sürü para gider, kime ne alacağını bilemezsin. Parayı harcamanız gereken başka bir şey vardır. Bir sürü piyango bileti alınmalıdır. Büyük ikramiyenin çıkması durumunda yapılacaklarla ilgili hayaller şok geçirticidir. Geriye sayan ağzı kulaklarında insanlar vardır. 10…9…8… Yeni yıla umutlu girilir. Bir gün sonra yine aynı geçecektir ama; yine de ümitlenilir işte. Ertesi sabah baş ağrısı, diş ağrısı, mide bulantısı hatta "burası neresi" ile uyanılır. Bir de ben Ocak ayı boyunca tarihi doğru yazamam. Dünyadan enstantaneler televizyonlardadır ve onları izleyen aileler vardır. Aman aman "yılbaşılar eskiden böyle miydi?" şeklinde konuşmalar yapılır. Gece yarısı yılbaşı kutlaması için arama yapan yurdum insanı hatları kilitler.Teflerle masa tepelerinde eğlenilir.(İmla klavuzuna baktım.TEF yazıyor, DEF değil. ) Sokaklara çıkıp, arabayla korna basa basa trafiğe çıkılır. "Ben yılbaşı tanımam" diyerek erkenden yatanlar vardır. hep beraber ufak bir çam ağacı alıp süslenir. Televizyonda, akşama doğru yılbaşının ilk yaşandığı ada gösterilir. Ada Halkı küfreder gibi garip danslar yapar. Siz yine bu duruma her sene ama her sene gülersiniz. Yeni yıl sizi SUPERMEN yapacakmış gibi yeni kararlar alırsınız. (Mesela "bu sene öyle bi zayıflıyacağım ki Hale ile Jale taş olacak!)
Sanki ilk kez yapıyormuşsunuz gibi değişmeyen yılbaşı alışkanlıklarını tekrarlarsınız. Üstüne bir de acayip eğlenirsiniz. Kimisi kendini çılgınca buz gibi sulara atar. Kimisi evinde çekirdeğini çitler, göbeğini kaşır, televizyonda dansöz izler.
Çoğu insan karlı bir yılbaşı geçirmek ister. Yılbaşı karın en fazla yakıştığı gündür. Belki bu yeni bir yıla, beyazın aydınlığıyla girmek, bembeyaz taze bir sayfaya başlama isteğidir. Bazıları yılbaşından korkar. Çünkü kış gelmiştir. Kısa sürede kışı geçirmek için parktaki banktan başka bir yer bulmalıdır. 2011 tam olarak 02 Ocak'ta eskir. Yılbaşı aslında, mutlu olmak ve günü sanki çok özelmiş gibi yaşamak için sadece bir bahanedir .Sokakta dolaşırken sağınızda solunuzda parıldayan, yanıp sönen ışıklar görebilirsiniz. Her yerde "cingıl belz" çalar. Daha bizim ülkemizde duymadım ama; Kırmızı burunlu Rudolph adlı geyikle ilgili şarkıyı söylerken bulursunuz kendinizi.
Aman yarabbi sanki Alice Harikalar Diyarında'sınızdır. Yarın dünya yok olsa umrunuzda olmaz. Bir günlüğüne de olsa her zamanki koşuşturmacadan uzaklaşırsınız.
Ama tüm bu tantananın içerisinde tek unutulmayan şey; yer sofrası da olsa, bir bankın üzerine serilmiş gazete kağıdının üstünde de olsa, muhteşem bir maun masa da olsa, yemek hep baş tacımızdır. Siz birkaç gün bu yazdığım, yüzünüzde gülümsemelere neden olacak yazımı okuyadurun, ben de güzel yılbaşı yemek tariflerimi hazırlayayım.
2011 yılı tencere tencere mutluluk, bol kepçe dolusu aşk, harlı ateşte gülücük, bolca tat versin. Afiyet olsun. Yeni yılınız kutlu olsun.