Zamansız stil ikonu Jane Birkin’in kült filmlerine yakından bakıyoruz
GÜNCELLEME TARİHİ: 17 Temmuz 2023
Zamansız stil ikonu Jane Birkin’in kült filmlerine yakından bakıyoruz
14 Aralık 1946, Londra doğumlu İngiliz-Fransız aktris, şarkıcı ve aktivist, zamansız stil ikonu Jane Birkin, 16 Temmuz 2023'te 76 yaşında yaşama veda etti. Bir süredir yaşadığı sağlık problemlerinden dolayı konserlerini iptal etmek zorunda kalan Birkin'in ölümünü Fransa Kültür Bakanlığı, ülke "zamansız bir Frankofon ikonunu kaybetti" diyerek ilan etti.
Modern hayatın sosyal platformu Instagram çağında, Jane Birkin'in stilinin, çoğu zaman onun çok yönlü kişiliğinin ışık tuttuğu yeteneklerini gölgede bıraktığını söyleyebiliriz. Hem İngiliz hem de Fransız kimliğine sahip yetenekli oyuncunun, 'Brit-Hip' ve 'French-Chic' stilleri arasında mükemmel bir uyum tutturarak popüler kültürün kültleşmiş ikonlarından biri olmayı başardığı bir gerçek. Soğukkanlı görüntüsünün maskelediği yaratıcı yönünün meyvelerini müzik, moda, edebiyat ve film sektöründe veren Birkin'in ikonik tarzını 10 ünlü filmi üzerinden mercek altına alıyoruz.
Blow-Up (1966)
Henüz 20 yaşında olan Jane Birkin, Michelangelo Antinioni'nin 'Blow-Up' ında hayatının geri kalanında kendisiyle özdeşleşecek 'feathered fringe' modeli uzun ve dağınık kahküllü saçlarıyla sinemaya adımını attı. Birkin, kendisine şöhret kazandıran bu filmde, şöhret olmayı hayal eden genç bir kızı canlandırıyor.
Wonderwall (1968)
Yönetmenliğini Joe Massot'nun üstlendiği ve prömiyeri Cannes'da yapılan Wonderwall, adeta 1960'lı yılların saykodelik (veya psikedelik) kültürüne açılan bir pencere niteliğinde olan bir yapım. Kafası dağınık bir profesör, bir gün evinde öylece otururken yan daireden gelen yüksek sesli müzikten rahatsız olur. Duvardaki çatlaktan, Jane Birkin'in hayat verdiği genç ve güzel Penny'yi görür ve oracıkta onun o hayat dolu 'hippie' enerjisine aşık olur. Ve tabii, olaylar gelişir...
Slogan (1969)
Tüm zamanların birbirine en çok yakıştırılan, ikonik çiftlerinden Serge Gainsbourg & Jane Birkin'in büyük aşkı işte bu filmde alevlendi. Filmin hikayesi ise şöyle: Serge Fabergé (Serge Gainsbourg) isimli yönetmen, hamile eşi Françoise'yı terk ederek Venedik'te bir festivale gider. Orada, Evelyne (Jane Birkin) adında genç ve güzel İngiliz kadın ile tanışır, aşk ateşi kısa sürede bacayı sarar. Ancak Evelyne, aşığını başka bir adam için terk eder. Gainsbourg ve Birkin'in aralarındaki kimyayı, beyaz perdenin dışına taşırarak hissettiren bu film, Birkin'in yaşamında milat niteliğinde olan işlerden biri.
La Piscine (1969)
Fransız sinemasının dünyaya hediyesi, La Piscine (Sen Benimsin), Alain Delon, Romy Schneider, Maurice Ronet ve Jane Birkin'i bir araya getirerek görsel şölen sunuyor. Arkadaşlarının Fransız Rivierası'ndaki evinde tatil yapmaya gelen Marianne (Romy Schneider) ve Jean-Paul (Alain Delon), mutlu ilişki yaşayan bir çifttir. Bu huzurulu ortam Marianne'in eski sevgilisi Harry'nin (Maurice Ronet) tatile dahil olmasıyla bozulur. Üstelik Harry, yanında genç ve güzel kızı Penelope'yi (Jane Birkin) getirmiştir. Rekabet, kıskançlık, şehvet dolu bu kült yapımda Jane Birkin'in üstünde gördüğümüz beyaz bikiniler, geniş çerçeveli gözlükler ve tabii ki sepet çantası ise Birkin tarzını beyaz perdeye taşıyor.
Cannabis (1970)
'Partners in crime' – Serge Gainsbourg ve Jane Birkin'in arasındaki kimya öylesine dikkat çekici bir boyuta ulaşır ki, ikiliyi daha fazla görmek isteyen seyircinin yoğun talebi üzerine 'Slogan'ın çekilmesinin üstünden bir yıl geçtikten sonra 1970 yapımı Cannabis çekilir. Pierre Koralnik'in yönetimindeki suç türündeki Cannabis, aynı zamanda bir şarkı yazarı olan Serge Gainsbourg'ün yapımını üstlendiği soundtrack'e sahip.
Seduction Squad (1972)
1970'li yılların 'Sex And The City' prototipi, "Seduction Squad" (Baştan Çıkarma Ekibi), bir grup hayduta kazara bir silahla yardım eden dört kadın oda arkadaşının – Jane Birkin, Bernadette Lafont, Elizabeth Weiner ve Emma Cohen - hayatlarını ayrıntılarıyla anlatıyor.
Don Juan, or If Don Juan Were a Woman (1973)
Franzsızca ismiyle 'Don Juan ou Si Don Juan était une femme...' 1973 yılı yapımı bu filmde, kült femme fatale ikonu Brigitte Bardot ve Jane Birkin'i bir arada izliyoruz. Jeanne rolündeki Bardot, Don Juan'ın reenkarnasyonu olduğuna inanan femme fatale bir kadındır. Birkin ile birlikte rol aldıkları bu filmde 1970'lerde şahlanan feminist aktivizme atıfta bulunurlar.
Je t’aime moi non plus (1976)
Serge Gainsbourg ve Jane Birkin'in aşkının şiiri niteliğindeki "Je t'aime moi non plus" aslında uzunca bir hikayeye sahip, skandala karışmış, oldukça ses getiren bir şarkı. Zamanında Gainsbourg ve Bardot aşk yaşarken, o dönemde evli olan Brigitte Bardot, Gainsbourg'dan kendisi için yazılmış romantik bir şarkı bestelemesini ister. Ancak daha sonra evli olmasından dolayı suçluluk duygusuna kapılan Bardot, şarkının hiçbir şekilde yayınlanmaması için ısrar eder.
1976 yılında aynı adı taşıyan film gündeme gelir ve filmin soundtrack yapımını üstelenen Gainsbourg, Bardot için bestelediği bu şarkıyı bu sefer biricik aşkı Jane Birkin'e takdim ederek şarkıyı beraber kaydetmeyi teklif eder. Stüdyo kaydındaki müstehcen seslerden dolayı Vatikan tarafından önce İtalya'da, daha sonra da İngiltere ve İspanya'da yasaklanan şarkının filmi de en az şarkının kendisi kadar ses getirir.
Evil Under the Sun (1982)
Agatha Cristie'nin aynı adlı eserinden uyarlanan 1982 yılı İngiltere yapımı filmde, efsanevi aktris Maggie Smith ve Jane Birkin'i bir arada izliyoruz. Christine Redfern isimli zalim bir karakteri canlandıran Birkin, filmde giydiği dev kurdele detaylı şapkaları, kruvaze yaka vatkalı ceketi ve renkli fularlarıyla göz dolduruyor.
La Pirate (1984)
Yönetmenliğini Jacques Doillon'un üstlendiği, 1984 Cannes Film Festivali'nde boy gösteren Fransız yapımı bu dramada Jane Birkin ve erkek kardeşi Andrew Birkin'i bir arada görüyoruz. Jane Birkin'in kariyerinin olgunluk döneminin filmlerinden olan bu yapım, cesur senaryosu ile dikkat çekiyor.